Dünyada insandan çok aptal var. -Heinrich Heine |
|
||||||||||
|
Sevginin kıymetini hakiki aşıklar sevenler bilir. Hem sana hem de kendime sitemler etmekten yoruldum artık. Sitemsiz şikayetsiz bir ömür yaşamak için çırpınıp duruyorum. Artık seni değil huzuru arıyorum. İçinde senin olmadığın bir yerde bitmek bilmeyen bir huzuru arıyorum. Hem sana hem kendime hem de tüm kainata küs bir gönülle dolanıp duruyorum uçsuz bucaksız bir mahpushane de. Yordu beni bu sevda. Upuzun bir zaman geçti. Yatağına alışmış sular gibi ağır ağır akmalıyım. Etrafını yıkan zarar veren birileri olmamalıyım. Şu dünyada boşu boşuna yaşayan kaç varlık vardır ki? Hiçbir şey boşa yaşamıyor, hiç bir şey boşa yaşanmıyor. İnsan boşa yaşadım zannetse de boşuna yaşamıyor aslında. Zincirlerle bağlı sanki her varlık birbirine. Anı bir nevi geçmiş zamanı biriktirmek değil mi? Acısıyla tatlısıyla biriktirmek. Adı hayat, adı anı oluyor işte bu yaşamın. Hem dünü var hem bugünü hem de yarını olan bir varlık. Acımda mutluluğumda olacak elbette. Ama bir şeyler var içime doğan. Bir gün bitecek bu acılarım ve sen yine eskisi gibi en çok sevilen olarak gönlüme döneceksin. Ama sen asla olmadan sen bilmeden o gönülde ben yine seni sessizce seveceğim. Hiçbir güzel söz duyamayacaksın. Hep acı veren o güzel insanı hep mutlu olarak seveceğim. Sitem etmeden yeni baştan seveceğim seni. Bugün ilk kez gözlerim derinden derine gülümsedi. İlk kez gözlerimden acı yaş yerine huzur aktı. Seni düşünmenin o tatlı heyecanı yeniden sardı beni. Artık gönlüm duruldu. Aklım gönlüm bedenime azap etmiyor artık. Çıkmaz sokaklara götürmüyor düşüncelerim beni. Neydi bir zamanlar ki o küskün kırgın halim. Neydi beni yerden yere vuran o düşünceler. Sendin elbette. Sevginin yokluğuydu. İlk kez dünyanın döndüğünü görüyorum. Her varlığın kendi vazifesini yapmak için çırpındığını görüyorum. Ağaçlar yeşil olmak için duruyor ayakta. Kuşlar ağaçlara bir başka güzellik katıyor. Hele güller yok mu ah şu güller. Seven ile sevilen arasında köprü olmak için büyüyor. Serpile serpile güzelleşerek büyüyor. Kaç zaman geçmişti karanlık bir dünyada hapsolduğum, kapalı kaldığım. Hayat yine eski bildik tanıdık hayat oldu. Kimileri sevgi tohumu kimileri nefret tohumu ekiyor. Birileri yapıyor birileri yıkıyor. Hayat iyi ve kötü çocuklarını ayırt etmeden üzerinde barındırıyor. Her şey çift yaratılmış. Yaradanın dışında her şey çift yaratılmış işte. Her şeyin bir karşılığı var. Bunca acının da bir karşılığı olmalıydı elbette. Ne güzel şey yaşamayı hissetmek. Ne güzel şey huzuru duymak. Hayatı anlamak, olduğu gibi kabul etmek. İnsan eşittir hayatmış meğer. Her şey insan için yaratılmış. Peki ya insan niçin yaratılmıştı. Acılar çekmek için mi. Neydi insanın yaratılışında ki sır. İnsanı tanımak hayatı tanımakmış. Kendini tanımak Rabbini bilmekmiş… Aşkın bana en büyük armağanı, bir ömür boyu saklanacak, hiç değişmeyecek büyük ibretleri olan hayat klavuzum kaldı bende. Ya peki mutluluk, mutluluk neydi niçin mutluluğa muhtaçtı her varlık. Neydi nasıl bulunurdu. Sadece adını bildiğimiz ama hangi yolla varacağımızı bilmediğimiz o büyük nimet. Mutluluk kafadan atan bilim adamlarının dediği gibi değilmiş. Önce kendini seveceksin lafından geçmiyor. Mutluluk önce karşındakini mutlu etmekten geçiyor. Mutlu ettiğinden daha fazla mutlu oluyorsun. Mutlu eden mutluluk buluyor. Mutluluk beklemeden severek vermek, verince mutlu olmak, karşılıksız vermekmiş. Kimi mutlu edersen et. İster sev ister sevmeden mutlu et. Yeter ki mutlu et varlıkları. Göreceksin ki başkasını mutlu ettiğinde sen ondan daha fazla mutlu oluyorsun. Aslında insan sadece karşısındakini değil aynı zamanda kendini mutlu ediyor. Belki farkında olmayacaksın ama ilahi bir kanun bu. Kıyamete kadar beklide kıyametten dahi sonra değişmeyecek kanun. Ve yavaş yavaş anlıyorum aşk denilen güzelliğin sırrını. Faydasız kalın kitapları okumakla öğrenilmiyor insan ve hayat. Bilmek başka şey, ermek başka şey. Önce insan deyip gönül dünyasını bilmek, gönül insanı olmak lazım. Ve kainattaki çok varlıktan üstün beklide en üstün yaratılan mucize varlık insan. İşte onu bilmek lazım. Her insan apayrı bir evren. Düşüncesiyle sevabıyla günahıyla her insan apayrı bir donanıma sahip. Ne mükemmel bir varlık olarak dizayn edip yaratmış bizi her şeyin tek ve yegane sahibi. İlim dedikleri nimet insanın kainat kadar büyük olduğu, kainatın insan için yaratıldığı, insanın sevgi muhabbet için var edildiğini bir bilse. Bir bilsen insanın sevgiyle yaşadığını, kainatın sevgi ile döndüğünü, sevgisiz yaşanmadığını, sevgi olmadan dünyanın dönmediğini gün gelir sende anlarsın sevdiğim.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Öztürk, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |