"Gülün dikene katlanması onu güzel kokulu yaptı." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Gıymatlı ve bek muhterem gardaşım Üsüyün, Bu grizde tasarruf etmenin gırh altın yöntemi başlıhlı yazını okudum. Doorusunu demem gerekirse ilk önceleri bek ciddiye alıp derinnemesine ohuyamadım. Çünkü; her gafadan bi ses çıhıyo, kimi var, kimi yoh diyo, kimi bu griz sadece mali piyasada, real sekdörü etgilemez, hatda bu bi fırsat bile olabilir diyodu. Amma ne zamanki başbahan RTE Amerigaya getdi geldi, griz var demiye başladı, haaa dedim demekgi iş ciddi boyutlara varmış... İşde o zaman ben de bu gırh altın oneriyi yeniden diggatlice, ciddiyetinen bi daha ohudum ve sana bi mekdup yazıyım, halımı, durumumu arzuhal ediyim dedim. Başbahan RTE en böyük paturonlara bile horuzlanıp! güya milletin moralı bozulmasın diyi griz - miriz yoh diyodu emme, millet grizi zaten çarşı - bazarda çekiyo, bu da yetmiyomuş gibi, bi de RTEnin milleti avanah yerine goymasının grizini çekiyodu. Gayrı hepimiz hergün grizinen yatar - galhar olduk, çökdük televizyonun başına. Bu seferde televizyonda, gazatelerde bu haberleri dinnedikce bi iyice griz derinneşmiye ve biz de eyice uyuzlanmıya başladık. Şindi gara gara düşünüyoh, yav bu griz de nireden çıhdı ve bundan sona noreciik. ‘’Noorek heri yapacak bek bişeyimiz yoh’’ deme devri geçdi, gayrı herkeşin paçası dutuşdu, hepimiz diyok ki; yapabilecaam bi şeyler varmı acep... Vardır, vardır amma bizim elimizde ne var, ne yapabilirik derken senin önerileriyin bazıları belki derdimize bi çare olur, yardım edebilir diyi yeniden ohuduk... Senin yazında değindiiğin gonulara geçmeden evvela, geçengün bi dosdumunan bu gonuyu gonuşurken bana annaddığı guzel bi hikaye var, musadeninen onu annadıyım. ‘’Bi gun bi ayı bi ormanda yürüyomuş, yoharı bi bahmış, bi dene lalek bi uçuyo, bi uçuyo, ganatlarını öyle çırpıyo ki, niredeyse ganatları hem altdan, hemi üstden birbirine dağiyo. Bu telaşı goren ayı, laleğe derki; A- Hayrola lalek gardaş bu telaşın ney böyle, neriye böyle aceleynen... L- Senin habarın yoh mu, ormana maliyeciler geldi, A- Eyi, geldiyse gelsin, sen niye gaçıyon, bundan sana ne lan... L- Sana ne olurmu ayı gardaş; benim yazlıh var, garımın yazlığı var, çocuhların yazlığı var, benim gışlığım var, garımın gışlığı var, çocuhların gışlığı var, yazın şu ülküye gidiyok, gışın başga ülküye gidiyok, biz gaçmıyah da kim gaçsın... Demiye galmaz bu sefer ayı tabanları yağlar... Yolda maymununan garşılaşır, ayının bu telaşlı halını goren maymun; M- Hayrola ayı gardaş, nedir bu talaşın, neriye gaçıyon böyle... A- Senin habarın yoh mu, ormana maliyeciler gelmiş, M- Eyi, geldiyse gelsin, sen niye gaçıyon, bundan sana ne ayı, demiş... A- Sana ne olurmu maymun gardaş, benim kurküm var, garımın kurkü var, çocuhların kurkü var, hepimizin yazlığı var, gığlışı var, sepet sepet armıdımız, külek külek balımız var... Demiye galmaz maymun tabanları yağlar, amma ne yağlama, bi gaçıyo, bi gaçıyo peşinden aslanı yolla dutamaz. Gan ter içinde galır, ayahlarının dermanı kesilir, nefesi tukenir, dil bi garış dışarıda... Zınk diye durur yerinde ve gendi gendine; ulan lalek gaçıyo yazlığı var, gışlığı var, ayı gaçıyo kürkü var, armıdı var, balı var, ulan sen ne diye gaçıyon. Senin götün cıplak, garının gotü cıplak, çocukların götü cıplak... Ulan maliyeciler bohunu mu alacak... der, durur ve ferahlar. Bunu annadı da bi eyice gulüşdük. Biz böyleyik işde, aalıyacak halımıza gulerik. Sona dedim ki gendi gendime oolum sen manyahmısınnesin, ne gulüyon, bah, başbahan RTE bile ciddiye aldığına gore sen de ciddiye al ve bi çaresi varmı onu araşdır. İşde o zaman senin yazdıhlarını bi daha ohudum. Sadece senin yazdıhlarınla yetinirmiyim, gazete aldım, dergi aldım, kitap aldım, ohumuya başladım ve gunün neredeyse yirmidört saati televizyonun başına kilitlendim...bi ganalından otekine, bi tartışmadan ötekine geçiyom, hatta tartışan, gonuşanlara cevap bile veriyom amma beni duyan yoh. Gusura bahma bu yapdığım iş senin tavsiyene bek uymuyo, gapalıyken bile iki watt alekdirik harcıyan televizyon şindi daha çoh yiyodur amma olsun, neler oğrendim neler. Nasıl guzel annadıyollar ekonomiden; makro değer, arız -talep ilişgisi ( bu arız-talep ilişgisini bi ballandırarah annatıyollar ki, ekonomikden acicik annamasam, sanacaam ki gece yarısı arız-talep ilişgisi..) piyasalarda darlaşma, spekülatürde bollaşma, tahvil, hisse senedi, rant, repo, gasalarda depo, kureselleşme, fayiz vesaire... hani fayiz haramıdı... Dinneyince diyom ki, lan ya biz kör cahilik bi şey bilmiyok, ya da bunnar çok şey biliyo. Bi boh annıyosam harab oluyum, ne lan bunnar, biz hangi dünya da yaşıyok... Bah ne diyollar; ‘’...piyasalarda nakit sıkıntısı ... (Lan deyyus, piyasalardaki nakiti ben mi çekip cebime goydum). ’’... finans sektörü darboğaza girinci..(hee, finans dar bi çevrenin boğazına giriyo, bizim de...). ‘’... sermaye piyasası sıkıntılı dönemde...’’, ‘’...finans sektörü griz esnasında’’ (malı gotürüyo), ‘’... uzantısı olarak reel sekdör’’, ( de çalışanlar bohu yiyiyo). Reel sekdör... töbe töbe amma, diyesim geliyo ki; hadi si...dir-in- lan. Ulan şuna üretim ekonomisi desenizde biz de annasak nolur sanki! Hemi madem hepisinden siz annıyodunuz, bu gadar gonuşup, her bohu biliyodunuz da bu griz nirden peydahlandı... Hani gelmiyecaadi griz, hani İMeeFeye stand bey demiyecaadin, nooldu (Mee..sela yani) gasımpaşalı, bu iş yakınlarının gasasına para akıtmıya benzemiyo daalmi... sayın Unahıtan bey. Grizi fırsata çevirecaadiniz ya, valla bi tek o dooru çıhdı; fırsat bu fırsat diyip epey gasa doldurdunuz, haralde sanırsam... Şindide gozlerini yatak odamıza çevirdiler, yatahda işi gücü bırahdık... yastık altındaki paralarımızı sayıyok ya, (ya düğün, nişan ya da kefen için ayırdığımız), şindi onuda çıkarttırak da, bi an evvel rahat ve huzura ebeddiyen gavuşsun vatandaşımız diyollar ve çare arıyollar... Bıravo, aferim size, gasalarınız eyice şişdi daalmi, ha bi de İMeeFenin önünde diz çokerken dizleriniz şişmişdir ya, olsun, gobekleriniz de şişdi... Şindi siz de milletin dizini şişirin ödeşirsiniz... Bu gidişinen biz eyice diz çokeciik gibi geliyo. Biz çalışannarın, saabit geliri olmıyannarın dizi zaten titiriyodu, şindi bu giriz bizi eyice perişan edecek, diz çokdürecek gibi gorünüyo. Çünkü, kureselleşdik ya, bu griz de global olduuna gore, hatda uzmanlara gore Bin dohuzyüz yirmi dohuz grizinden daha derin ve gapsamlıyımış , o zaman hapı eyice yuttuh demekdir. Bah gör, yeni Hitler bozuntuları çıharsınlarda piyasıya, griz bi de ısıcak savaş piyasasına girsin, sen halımızı o zaman gör, vah, vaaah... Biliyom ki boyle durumlarda bi girince bi daha çıhmaz.. Savaş... Onun içinde önnemlerimizi daha ciddi almamız lazım, devlet işine bek garışılmaz amma, ev ekonomimizi yeniden bi gozden geçirmemiz lazım. Ya biz onu gozden geçireciik, ya da o bize... kotü gunler geçirtecek. Hoş, bana gore yapılacak pek bi iş yoh, bu işlerden hemi bek annamam, hemi benim alanımın dışında, bu işleri ikide bir dosyalarını çantasına goyup, sanki İMeFenin garşısına çıkar gibi çıkan benim garı, şey hanım ekonomi bakanım yapıyo. Yemin ederim bankacının garşısında duruşu başga, benim garşımda başga... İşde o zaman diyom ki ulan şu Gasımpaşalıynan, Unahıdan’ın işi bayağı zorumuş... Her banga dönüşü evdekiler bi güzelce silkeleniyor, harçlıklarda azalma, buzdolabının içinde ise genişleme... Amma şunu söyleyim ve haksızlı etmeyim gadına, çocuhların garşısındayken kesinti herkesden var ve eşit gibi gozüküyoda, amma bana örtülü ödenekden herzaman bi pay ayırımı var... Verirkende aman gozüyün yağını yeyim, diggat et diyo... Diggat etmem mi, o gadar kormüyüm ben, bah, tereyağı yerken, şindi gözyağına galdıh. İşin kotüsü gış, havalar soğudu deyi sineklerde çekip gitdi, yosa dutup onnarın yağını bile çıkardırdık... Gozünü sevdiğim Üsüyün, ozel durumumunan seni meşgul etmeyim, esas ben senin yazdıın yazıya acicik gatgı yapmah için mekdup yazıyom. Gırh dene madde önnem yazmışsın, bek eyi, bek guzel yazmışsın amma ve lakin bunnarın hem bazılarına gatılmıyom, hemi de eksik yazmışsın. Hatta bence en önemlisi gırkbirincisini maddesini ya dalgınlığına gelmiş, ya da şindi zamanı daal deyi mi ne, yazmamışsın. Ben de onu tamamlayım, bu millete belki bi yardımım olur, bi faydam dohunur, bi yol gosderirim diyi senin yuksek affına sığınarak yazmıya çalışıyım. Tabi şunuda ayrıca belirtiyim. Bu gimi grizlerde herkeşe yönelik ortak reçete olmaz. Çünkü grizi çekenler var, nemalananlar, yağlananlar var, hatta fırsat bilenler. Sen önnemler paketinde ‘’piyasaları darlaşdırın, spekülasyonları younlaşdırın, her televizyon ganalını ağlama duvarına çevirin, bu yıl iki milyar kar (bu gökden yağan kar daal) hesaplarken, ilk dokuz ayda hedefe yaklaşmışken, tam dutmadı diyerek hemi hükümeti sıkışdırıp bişeyler goparmah, hem fırsat bilerek işci memur çıharanı, ya da bilmem gaç yüz bin liriya araba alanları, havada dolar saçan, amma vergiden gaçan ve gayıt dışındakileri gastetmiyon... Hoş, sanki gayıtlılar gaçırmıyo, ossuruk gibi kohmuya başlayıncı hoop bi vergi affı... Biliyom ki sen grizi çekennere yönelik yazdın, onu bildiğim içün ben de o çerçevede galacaam. Amma bu grizi çekenneride bazı guruplandırmalara ayırmak lazım diyom. Çünkü, bazı şeylerde hiçbir danişiklik, düzelme, bozulma yoh. Meselaa; çalışmıyan işsizler, bi sabit ücrete tabi olmıyanlar var, bunnar daha önceden de grizdeydi, sanki heç refah gordü mü ki, onnar için ‘’ha kel Hasan, ha Hasan kel’’... deyip geçek. Hatta bu griz onnara bi fırsat, bah, piyasa daralıyo ya, gampanyalar alabildiğine arttı, gışın başlaması gereken ‘’şok’’ gış indirimleri sonbaharda başladı... Başbahan RTE demek ki bunu gasederek demiş, griz bi fırsattır diye. Biliyom ki sen asgari ücretlileride gastetmiyon, onarın durumuda ortadaydı. Devletin gendi diyoki dört gişilikbi aylenin aylık asgari geçim goşulu için şu gadar.... ytl lazım, gomisyonda ne belirliyo... ytl. Bu devletin işine ahıl ermez valla. Zannımca senin paket bu kesimide bek gapsamıyo gibime geliyo. Emekliler , fak-fuk fonlular, şalvarlı donlular, kimsesiz ve yetimler, gaziler dersen onnar da banga sırasında kerizleniyodu, pardon grizleniyodu.... O zaman senin gırh maddelik altın tavsiyeler geriye galanları ilgilendiriyo. Onnarın diggat etmesi lazım. Hani bu kesime ne deniyo... Hadi biz diyek ki gendi yağıynan gavrulanlar... Acicik ücretleri dolgun, gıyıda koşede üç beş guruşu olan, işde bi arabası, bi dairesi, falan filan... Yannış annamışmıyım... Bak ben ne dedim, ekonomi-mekonomi den bek annamam ama bi sokak vatandaşı olarak bazı önnemler bana ters geliyo. Sadece bana daal ekonomiye ters, gozünü sevdiğim gardaşım. Bah, isdersen içinden bazılarını şeçip birlikde bi goz atalım, Madde 30- Varsa sigara ve alkol kullanım miktarını azaltın. Eğer bırakamıyorsanız fiyatı daha ucuz sigaraları tercih edin. En azından kriz dönemi atlatılana kadar kullanacağınız daha ucuz sigaralar bütçenize önemli katkı sağlayacaktır. Hah burda duralım şindi. Eee, Üsüyün gardaşım sen toplum biliminden annıyan birisin, bilmiyon mu ,bu tür dönemlerde insanlar daha çok sigara ve içgi tüketir. Bu dönemde bu insanlar bunnarı bırakırsa, içini, hırsını, kinini, derdini neriye boşaltacak. Hadi diyek ki bırakdı, o zaman mazallah evdeki avradın, çoluğun -çocuğun halını bi düşünsene! Gel bu maddeden vazgeçek, galsın otuzdohuz... Tamam, tümden bırahamıyosan diyon, ucuzunu için, eyide canım guzel gardaşım ucuz malın sağlığa zararını sen benden daha eyi bilirsin, sonra şurdan kısak derken öte yandan küt küt öksürük, milleti ırahatsız et...Hadi milleti bırah da, bi de avrat grizi çıhmazmı; ’’ geberecaan sıracalı, az içsen...’’ Ha, en azından griz geçene gadar bırakın diyon amma, kimse bilmiyoki ne zamana gadar sürecek... Bilsem ki gısa sürecek inan cuvara yerine gurudulmuş eşşek bohu, rakı yerine isbirto bile içerim, namıssızım. Sanki koydeyken içmedik mi... Madde 26- Tüm harcamalardan vazgeçin ama aracınızın kaskosu ve sağlık sigortanızdan vazgeçmeyin. Bak yirmialtıncı madden doğru bi tespit ve bende yurekden gatılıyom. Bu grizde bu gadar tasarruf etmek için tüm harcamalardan vazgeçersek, ha işde o zaman tümden takattan düşer, güçsüzleşirik, direksiyon hakimiyetimizi gaybeder, bi yere, ya da birine toslayıp çarparsak, o durumda arabamızın gasgosu yoğusa ve bizimde hasdalık sigortamız yoğusa, bohu yedik demekdir... sürün artık acil servislerde. Onun için gasgo ve sigorta önemli. Hadi diyelim ki acil servisden gurtulduk, ya arabanın hasarı, ya garşı taraf... zaten griz... Bu madden galsın. Oteki maddeleri herkeş okusun, işine gelen işine geleni alsın, işine gelmiyen almasın, ona ben garışmam. Bah benim canım gardaşım sakın demiyesin ki bu gendini bilmez adam her maddeme garşı çıhıyo, etiraz ediyo, cevap yetişdiriyo dersin amma, benim derdim annamıya çalışmak. Mesela mı, gıstık gıstık, hadi olduğu gadar gısdık, soona. Bu ekonomi denen meret hani yavuz bi iti zincirinen bağlan ya, aynı öyle bişey, sen zincirledikce o daha azgınlaşır, daha saldırganlaşır, daha yavuz bi it olur. Bunu bilmez daalsin, koyden bilirik... Eyleyse biz herşeyden kesdik diyek, meselağ manava az gidince koylü az üretir, haydi şu ayakgabıynan idare edek derik, atölye gapanır, az araba sürüp az benzin yahak derik, devletin en önemli vergi gaynağı azalır, haydi sinema, tiyatro neyise, Hülya hanıma televizyondan bakarık da, televizyon vb gibi aletleri az alınca kanallar gapanır, hadi diyek ki gapansın, zaten çoğu işi gücü bırakmış izdivaç vs diyerek avrat pazarlıyo, hani sokak diliynen desek pezevenklik yapıyo, hadi ondan vazgeçdik amma şu handy denilen cep telefonlarından az gonuşun, gısıntılı gonuşun kısıntısından da da vazgeç. O zaman derdimizi, sıkıntımızı kime ve nasıl annatırık. Bunnarı çoğaltmak mümkün, bu gadarı bile bana şunu gosderiyo ki çok gısıntı grizi atlatmak yerine tam tersine derinleşdirir, piyasayı daraltır. Bazarın arz – talep dengesini bozar... gısacası griz derinleşir. Neden? Çünkü tıpkı bir zincir gibi herşey birbirine bağlı. Bi yerden gısıntı nı otekini gısarsın, o zaman ekonomi gısır bi döngüye girer ve gendi etrafında dönen akrebin gendini zehirlemesi gibi... buhrana girer ve başgasına bile sohmadan (iğnesini) gendine sohar, ölür ve çoh öldürücü olur. Sevgili gardaş bana gızıp şöyle diyon, lan noorek o zaman, elimizde var da harcamıyokmu... sen de haklısın gardaş, yok ki harcanmıyor demektir, olsa canım gurban elbetde. Benim demem o daal, harcıyalım harcamıyalım daal, keşke olsa da... diyok . Benim demem işde tam o ki; niye yok? Niye birilerine var da bize yok. La grizden bi gün önce o gadar para varıdı, hatda basıncı o gadar sıkışmış dı ki haydi şöyle bi dolaşıyım diye çıhmış, memleket memleket dolaşıyo, gettiği yerlerde hemi havayı, hemi piyasaları ısıtıyo, borsanın derecesini yükseltiyo, birilerinin ceplerini, gasalarını şişiriyodu. Bi haber geldi, paranın anayurdu denilen yerde, gasalardan birinde bi çatlama oldu para ahmıya başladı ve griz patladı. La bu paralar neriye ahdı, yoksa küresel ısınmadan dolayı yandı kül mü oldu, nooldu... La, bi çocuk fırından ekmek çalıncı altı ay hapis yatıyo da, bu gadar parayı cukka edenler nooldu... Efendim menecerler, ceo lar, spekülatörler hata yapmış, suçluymuş diyollar, la o zaman gaç denesi kodeste... Vaah vah bazılarının işine son verilmiş, işsiz galmışlarımış, ulan dürzüler,peki o zaman bu kenelere niye milyonlarca dolar tazminat ödüyonuz. Hepimiz aynı kayıkdaymışsık, lan öyleyse kayığın küreklerini niye ben çekiyom. İşde, senin eksik yazdığını söylediğim gırhbirinci madde bu. Biz işçiler, emekciler, koylüler bu maddenin gereklerini yerine getirip sormazsak, daha çoook grizler görürük, hatta heç çıkamah... Bak gulahlarıma bazı sesler geliyo, homurdanmalar artık sokağa, alanlara çıkmıya başladı. Bah Gızılay’daki, Garaköy’deki, Berlin Alexander Platz’daki sesi duyuyon mu. Homurdanıyollar la valla, grizin sebebi ve sorumlusu biz daalik diye. Bah gine biber gazı sıkdılar daalmi, sıhsınlar, sıhsınlar, bi gün o gazlar... Dalgınlığından ya da unutganlığından olacah, yazmadığın gırkbirinci maddeyi de ben ekleyim; İsdersen ginede gırhıncı madde diyek, hani senin maddelerden birini çıkartdıydık ya, onun yerine goyup ginede gırhıncı madde diyek, ama bu maddeyi hiç unutmuyak ve gözden uzak dutmuyak. Madde 40- Krizin Sorumlusu Kapitalizmdir. Yükünüde onlara çekmeli. Bu da ancak örgütlenerek ve mücadele ederek kazanılır. Haydi, şimdilik hoşcagal benim Üsüyün gardaşım, bu satırları ohurken grizsiz dakikalar dileğiynen, tüm ev horantasına benden selam söyle, senin de yanahlarından gardaşca, dostca operim...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Doğan ÜNAL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |