..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hala çevrende bulabileceğin güzellikleri bir düşün ve mutlu ol. -Anne Frank
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Yazarlar ve Yapıtlar > melis balcılar




3 Ocak 2009
Bir Çağan Irmak Gerçeği  
melis balcılar
Tesadüfen gördüğüm bir kalpti onunkisi. Daha ilk saniyelerde farkedilen bir iç ürpertisi, bir kendinle yüzleşme, bir uzaklara bakma, hatırlama ve gözyaşıydı gerisi. Tokat gibi patladı yüzümde.. Sarsıcı, çokça yalnız, tedirgin edici, çokça yıkıcı gerçeklerdi. Bir çağan ırmak betimlemesiydi bu yaşananlar..


:BJJB:
Tesadüfen gördüğüm bir kalpti onunkisi. Daha ilk saniyelerde farkedilen bir iç ürpertisi, bir kendinle yüzleşme, bir uzaklara bakma, hatırlama ve gözyaşıydı gerisi. Tokat gibi patladı yüzümde.. Sarsıcı, çokça yalnız, tedirgin edici, çokça yıkıcı gerçeklerdi. Bir çağan ırmak betimlemesiydi bu yaşananlar. Nasılda karşılaşamamıştım bunca zamandır onunla ve yaptıklarıyla. Her ne kadar yeni girmiş sayılsa da o başkalarının hayatlarına, benimki keşke çok daha erken olsaydı dediklerimdendi. İnsana insan olduğunu hatırlatan, yazdıklarıyla ruhları okşayan ve unuttuğu gerçekleri hatırlatan nadir kalplerdendi o. Bu bir çağan ırmak gerçeğiydi.. Sessizliğin dili, yaşanmışlığın yıpratıcılığı, geçen zamanın hüznü ve o farkında bile olmadan unuttuğun-belki de unutturulduğun- siyah beyaz eskinin mutluluğunu hatırlamanın sevinci..

“Çemberimde Gül Oya” ile ile başlayan bir serüvendi benimkisi. Zamanında izleyemediğim bir dönem dizisiydi kendisi. Zamanı unuttuğum, kendi gerçeklerimle çok fazla uğraştığım, televizyon dizileriyle gözbebeklerimizi sıvazlayan popüler kültürü çok fazla eleştirdiğim bir dönemime denk gelmişti. Dizi izlemeyi vakit kaybı olarak görüyorken nereden bilebilirdim “onun” bir diziden çok daha fazla olduğunu.. Beni benden alacağını, beni hiç tanık olamayacağım bir dönemle öylesine gerçekçi bir yaklaşımla yüzleştirip; içimdeki devrimciyi, içimdeki sevgiliyi, aşkı, asiyi, mazlumu, idealisti, hayalperesti ve nostaljiyi uyandırıp, içinde bulduklarımla kalbimi paramparça edeceğini.. Nereden bilebilirdim. Ama keşke bilseydim! 3 sene önce yakalardım bu eşsiz duyguları. Ama olsun, geç te olsa 20. yüzyılın en iyi senarist, yönetmen, hikaye anlatıcısı ve şairini-çünkü her diyaloğu bir şiir tadındadır bence Çağan Irmak’ın- tanıdım çok geç olmadan. Ellerini koydu kalbimin üzerine, ki uzun zamandır koyan olmamıştı böylesine sessiz, derinden ve kendi dilince.. Anne-babalarımızın yaşadığı, bizim ise daha dünyaya gözlerini yeni yeni açtığı bir dönemde olup biten türkiye ve dünya gerçeklerini gözümüze ve kalbimize sakince ve sertçe soktu o “Çemberimde Gül Oya” ile. Dediğim gibi, dizi izlemeyi şiddetle reddeden beni, her bölüm sonu oluk oluk ağlattı, kanattı, çok acıttı ve çok düşündürdü Çağan Irmak. Unuttuğum çok şeyi hatırlattı çocukluğuma, yaşayamadığım ama yaşamayı çok fazla istediğim yıllara ve masumiyete dair..
Hatırlamaya en çok ihtiyaç duyduğumuz şeylerdir bunlar kanımca. Çünkü bir insan geçmişini hatırlamaz ve unutursa hiç yaşamamış sayılır. Çünkü geçmiştir insanı büyüten; varolma savaşında ona doğruyu yanlışı, iyiyi kötüyü, sevgiyi ve sevgisizliği öğreten. İnsanı silkeleyen, gözlerini kırpıştıran gerçekleri barındırır geçmiş. Hadi zorlayalım biraz hafızalarımızı! İlk sevgilimiz değil miydi bize o unutulmaz öpücüğü veren ve o yüzü hiç unutulmayan? İlk yenilgimiz değil miydi o ilkokul sıralarında maruz kaldığımız arkadaş dalga geçmeleri? Soğuktan donma pahasına deniz kenarlarında o aşık olduğumuz sevdiceği heyecanla bekleyişlerimiz, terleyen ellerimiz ve ardından terkedilişlerimiz? Karnede pekiyileri görünce yüzümüzde oluşan o mutluluk dolu masum gülümseyişler? İlk yediğimiz dayağın ardından içimize dışımıza akan gözyaşları? Radyoda yaptığımız istek parça anonsunun yanında geçen adımız ve hoşlandığımız kişinin üzerimizdeki grup t-shirtünü ilk görüşünde hissettiklerimiz?
Bir teyp kasedinin içine sığdırılan konuşmalar, müzikler ve kulağa gelen ilk anne-baba kavgalarının orta kulakta bıraktığı kalıcı darbeler.. Darbeler ve dağınık yüzler..
Gerisini siz hatırlayın şimdi.. Ama hatırlayın ne olur. Çağan’ın da anlatmaya çalıştığı gibi, hatırlayın ve hiç unutmayın ki ileride başkalarına da anlatabilin. Böylece herkez kendine bir yer bulsun o anılarda. Kendi içinde bir hesaplaşma ve çıkarım yapsın, kendine birşeyler katsın ki sonsuza uzansın ellerimiz.. Yaşadıklarıyla büyür insan ruhu. Sığlıklarından, bencil, kindar ve haset duygularından arınır ve böylece gelişir, değişir ve dönüşür olumlu yönde kanımca..

İşte bu anlamda çok şey vaadediyor Çağan Irmak insan ruhuna.. Ve çektiği birçok sinema filmiyle: “Çilekli Pasta”, “Bana Şans Dile”, “Mustafa Hakkında Herşey”, “Babam ve Oğlum”, “Ulak”.. Anlatacağı çok şey var daha belli derken “Issız Adam” çıktı en son karşıma. Kendi halinde bir aşk hikayesini, yine kendi dilinde öyle güçlü ve derinlikli bir anlatımla işlemiş ki Çağan; dilinizin altında buruk, keskin ama kalıcı bir tat bırakıyor.. Başka biri çekseydi bu filmi kesinlikle aynı duyguyu bırakmaz ve unutulup giderdi diye düşünüyorum. Ama onun parmak izlerini o kadar belirgin görüyorsunuz ki filmi izlerken, aklınızın bir odasına yerleşiveriyor hemen hissettikleriniz..
Sakin ve meraklı duygularla girip, tir tir titreyerek sarsılmış, ürkütülmüş ve içine kaçmış bir şekilde çıktım ben filmden, hatta çıkmak istemedim uzun süre.. Hissettirdi, düşündürdü, anımsattı, yıprattı, acıttı ve ağlattı.. Çok gerçek, çok hatıra, çok gülümseme ve gözyaşı gösterdi kadın-erkek bütün gözlere. En çokta, görselliğinin yanına kattığı, o unutulmaya yüz tutmuş eski ve eşsiz müziklerle kalp ağrısı yarattı kangren olmaya çok müsait yüreklere.. İnsanoğlu gözünün gördüğü ve kalpten hissettiği şeylere daha çok bağlanıyormuş bunu kanıtladı bir de. Çünkü o filmle bütünleşmeseydi belki de “Anlamazdın” isimli mücevher kıvamındaki Ayla Dikmen şarkısı, bu kadar da fazla dinlenmeyecekti şimdilerde.. Herkez geçmişi özlemeye, orda yaşanan ve sek içilen aşklara özlemle bakmaya başladı şimdilerde. Herkez aç, susuz, dilsiz belki de bu anlamda(bu da ayrı bir konu başlığı tabi). O yüzden kana kana içti ve konuştu bu filmi ve müziklerini.. Hala da devam ediyor etkileri birçoklarımızda..

Biliyorum ki bundan sonra da yapacağı her işte ruhunun, ruhumuzun o ince ve derin çiziklerini hissettirmeye; anlatmaya ve gözümüzün içine yumuşakça sokmaya devam edecek...
Bu bir Çağan Irmak gerçeğidir. Keşke ben de bir gün müziklerimle bu büyük gerçeğe küçük bir katkıda bulunabilsem diye geçiriyorum şimdi aklımdan..
İyi ki varsın sevgili Çağan ve iyi ki sen sensin..



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Müzisyenin Anatomisi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Okul Gönlüğü [Şiir]
Kendi Cinayetime Şahit Tutuldum [Şiir]
Oda - Yalnızlık - [Şiir]
Kumar [Şiir]
Sessiz [Şiir]
Şimdi Ben... [Şiir]
Yüzün [Şiir]
Sormayın [Şiir]
Bugün Kaçacağız Seninle [Şiir]
Ben X [Şiir]


melis balcılar kimdir?

müzik, harfler, edebiyat, sinema, şarap, deniz, hayvanlar. .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © melis balcılar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.