"Hayranlýðý o dereceye vardý ki; yere düþtü ve kendinden geçti." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
En zoru baþaranlar diyorum ben onlara. Materyal hayallerini yaþamak uðruna duyguya ait ne varsa unutan, unutmak zorunda býrakýlan; hisleri yüzlerinden daha gergin olan kadýnlar.. Sürekli sorular soran, ama cevaplarý aslýnda gerçek anlamda merak etmeyip dinlemeyen ve durup kendini bile bir an olsun dinlemeyen kadýnlar.. Mutlu olup olmadýklarýný aslýnda kendilerine hiç sormayan, gereksiz meþguliyetlerinden dolayý bunu sormaya bile fýrsat bulamayan, belki de o cevaptan kaçan kadýnlar.. Kalpte yalan ama toplumda doðru diye adlandýrýlan bir birlikteliðin peþinden sürüklenen, cepte mutlu ama ruhta fakir iliþkilerin koynunda ýslanýp üþüyen.. Bir an olupta kendilerine gerçekten istediðim hayat bu mu diye sormayanlar.. Yer çekimi kadar gerçek cinselliklerini dizginleyip, kendini karanlýklara hapseden kadýnlar.. Elleri baþlarý baðlanan ama aslýnda beyinlerinde hiç dizginlenemeyen kadýnlar.. Kadýncýklar.. Kalpler... Küçükken kafalarda idealize edilip üzerine hayaller kurulan, itinayla kundaklanan bir dünyalarý vardýr kadýnlarýn. Ýnce ince dokunmuþ danteller misali, özenle iþledikleri teðelsiz hayalleri.. Açmaya korktuklarý bir çeyiz sandýklarý vardýr onlarýn. Ki korktuklarý içindeki tabak çanak teðil, kullanýlýrsa kolayca yokolabilir diye düþündükleri duygularýdýr aslýnda.. Bir erkeðin açýpta özensizce tutabileceði kalplerdir kadýnlarýnki. Kýrýlmaya öyle müsait.. Mümkün mertebe gerçek dünya düzenini inkar edebilecek kadar geniþ düþ güçleri geliþtirmiþlerdir kendilerine. Öyle ki biri bozmaya çalýþsa da o an, baþarýsýz olur, inatçýlýklarýnda güçsüz düþebilir.. Bembeyaz hayallerdir bunlar; bir gelin çiceðini yakalamak kadar çocuksu ve hayalperest, ama ayný zamanda bir o kadar da gerçekçi. Uzun uzun düþlenir gelecek. Palmiye aðaçlarýyla süslü yarýnlara ait herþey pürüzsüz olmalýdýr. Evler, özene bözene seçilen eþyalar, huzursuz koltuk kýlýflarý ve çalýþmaktan yorulmuþ televizyonlar.. Misyonunu tamamlayamadan yalnýz kalan çarþaflara teslim olmadan önce çok þey biriktirir kadýnlar içerilerinde. Çok fazla hayat birikir kafalarda, kafalar olan bitenden memnun kalmaz bir de hiç.. Bazen uykusuz bir gece, bazen de sýcak bir yaz günü buhraný tetikler içlerindeki heyecaný, eðer heyecansýz kaldýysa kadýn ruhu.. Çelinmeye çok müsait zamanlarý vardýr ne de olsa ruhlarýnýn, aç kalýr, ilgisiz býrakýlýrsa eðer.. O yüzden bu kadýnlar hep kucak kucak taþýnmayý, yumuþacýk kollarda uyutulmayý beklerler; týpký küçükken düþledikleri gibi.. Kadýnlarýn mutlu ve bilinçli anneleri varsa eðer, onlardan öðrendikleri gibi özgüvenli, gerçek ve minnetsiz yaþamayý seçerler.. Küçük mutsuzluklarý usulca biriktirir, kanayan yerlerini iyice gözden geçirir ve tamiri yoksa artýk kýrýlmýþlýklarýnýn, sakince çekip giderler. Asaletlerini hiç bozmadan. Arkalarýna bir kez bile bakmadan. Gülümseyerek giderler.. Ama eðer bir de mutsuzsa o anneleri, en fena darbeyi ilk önce onlardan alýr bu küçük kadýnlar. Çünkü mutsuz anneler de kendi bildikleri ve yaþadýklarý gibi aktarýrlar hayatý ve erkekleri eðer cesaretsizlerse.. Eðer kendileri baþarýsýz olmuþsa iliþkilerinde, ve bundan hiç bir ders çýkaramamýþlarsa, küçük kýzlarýný da kendileri gibi hep sorgusuzca sevmeye, vermeye ve susup oturmaya proglamlarlar.. Of nasýl da diken diken oldu tüylerim þimdi. Bir annenin kýzýna yapabilceði en büyük kötülüktür bu çünkü. Bile bile itmektir onu elleriyle karanlýða.. Kendi acýsýný yoksayarak ve içindeki tüm sesleri susturarak, aklýnca düzeneðin dýþýna çýkmamak ve böylece misyonunu tamamlamaktýr çünkü o sýrada biricik annenin o biricik misyonu.. Aklýnca etrafa karþý "rezil" olmamak uðruna kendi kýzýnýn hayatýný rezil etmektir. Ama aslýnda onlarda bilirler için için, gerçeðin bu olmadýðýný.. Çünkü hiç unutmamýþlardýr o yaþayamadýklarý aþklarýný, hayallerini ve çekip gidemeyiþlerinin içlerinde yokettiði o kadýný.. Bir yaz günü, deniz kenarýnda tamamlayamadýklarý o öpücük çýkmaz hiç akýllarýndan o annelerin de halbuki. Bir avuç kurala kurban giden aþklarýnýn yarattýðý o kalýcý yara izleri ve piþmanlýk hiç gitmez. Bir zorunlu seks ardýndan ruhlarýnda kalan izler hiç unutulmaz. Unutulamaz.. Ve zaman geçer, yollar ve kalabalýklar geçer, mevsimler susar bir gün, renkler susar.. Gün gelir herþey artýk içeriye doðru akmaya baþlar, için için susmaya doðru.. Japon kültüründeki Samuraylarýn benimsedikleri gibi, gereksiz cümleler sarfetmek yerine susmayý tercih eder olur incinmiþ kadýnlar. Çünkü bilirler ki susmak, boþa gidecek kelimlerden daha anlamlýdýr. Sadece gerektiði yerde öz ve net konuþarakta dertlerini anlatabilirler aslýnda. Boþ yere harcanacak ve yerine ulaþamayacak cümleler kurmak yerine dinginliði, sadece açýklayýcý sözcükleri ve sukuneti tercih ederler.. Böylece ruhlarý özgürleþebilir, korkularý yok olur ve acýlarý dinebilir belki de ancak.. Aksi halde boðulur ve diri diri ölür kadýnlar. Kendilerini bile bile katlederek.. Bugün kadýnlara “lütfedilen” bir evlilik olgusu vardýr artýk. Sadece hak edenine. Yeteri kadar dayandýysan eðer karþýndakine ve yeteri kadar bekleyip, sabredip, besleyip büyüttüysen eðer o erkeðin kalbini, sana sunulan bir ödül gibi sanki.. Sana sorulmaya layýk görülen bir sorudan ibarettir herþey. Hala içinde aþk kýrýntýlarý kaldýysa tabi.. Çünkü kadýn bekler ve için için hýrs yapar o günü.. Bazen de sýrf o tek taþ yüzüðü alabilmek için yýllara meydan okurken farkýnda olmadan yitip gider yollarda.. Bembeyaz düþlerle bekleði beyaz atlý prensini, bembeyaz deterjan kokularý arasýnda kaybeder farkýnda olmadan. Keþke kadýnlar kendi lambalarýný bu þekilde söndürmese. Gerçekten sadece sevdikleri, hissettikleri ve birlikte mutlu olabildikleri için evlenebilse.. Keþke kadýnlar kalplerine bu kadar hükmetmese. Özgür býraksalar hislerini, bedenlerini.. Sözüm tüm kalplerden içeri, tüm saf birlikteliklerden dýþarý.. Sözüm tüm kadýnlardan içeri, tüm kadýn olmaya dair hissedilenleri göremeyecek kadar kör olanlardan dýþarý.. Sözüm tüm kadýn ve erkek kalplerinden çokça içeri..
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © melis balcýlar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |