Dünya hiçbir padişaha kalmadı, sana da kalmayacaktır. -Nizamî |
|
||||||||||
|
Bazan durup durup kendime kızdığımı ve yaptıklarımın mantıklı bir tarafını bulmaya çalışıyorum –ki nafile bir uğraş içinde olduğumu anlıyor içimden derin bir hüsran yaşayarak değişik maskeler eşliğinde hayatıma kaldığım yerden devam ediyorum. Hayat denilen çarkın içinde ne gibi bir rolüm olduğunu bulmaya çalışıyor tüm yenilgilerim ve yanılgılarım hakkında inanılmaz tövbekar bir ruh haline bürünüyorum. Bir şarkı sözü gibi kulağıma fısıldanan sözlerin anlamını çözmeye çalışırken verdiğim acıların çektiğim acıların yanında çok küçük bir detay olduğunu anlamak ve anladıklarımın sonucunda hayatı idrak etmek tuhaf. Kulaklarım duymaz, gözlerim görmez ve dilim söylemez olsaydı keşke; tüm gidişlerin ve ayrılıkların ardında hayatı yaşanılır zanneden bedene bir ders niteliğinde. Yaralarım kabuk bağlarken her defasında aynı renkte gözlerime hüzün çökerken nedensiz acılara sessiz bekleyişler içinde cevapsız kalırken bilmek gerek yaşanılacak herşeyin arka yüzünü ve nefessiz sevişmelerin ertesi gününü. İçimde kimselere söyleyemediğim seslerin acısını hissederken yokluk denilen durumların can yakıcı zamanlarının beni her anımda alev alev tutuşturması tuhaf. Aşk denilen kuyunun en dibinde olmak ürkütücü ve muhteşem bir serüven niteliğinde yeniyetme sevdalara örnek. Bazan bir fidan bazan bir çınar ağacı oluyor ruhum ve yaşadıklarıma anlam bulmakla geçiyor hayatım. Gelen giden tüm’lerim gibi gülümsemeyi yeni öğrenen bir bebek gibi yüzüme yakışmıyor eskisi kadar hiçbirşey. Bazan onarılmaz yaralar açtığımı açılan yaralardan anlıyorum ve kendimden nefret etmek gibi çoçukça hallere bürünüyor çoğu zaman uzun uzun kendime dargın yaşıyorum. Konuşmuyor susuyor ve kendime çektirdiğim acılardan kefareti çıkarmış sayıp nefes almak için sebepler arıyorum çocukça bir heyecanla. Bazan sen geliyorsun aklıma, gözlerin ve saçların ve dokunuşların ve bakışların ve teninin ateşi ve gülümsemen ve kentimle beraber yangınlarda yanışın ve yağmurlarda ıslanışın ve kar taneleri içinde eriyişin ve hayallerimi tekrar tekrar yaşayışım ve kahve kokusuna karışan saçların ve farklı açılardan boynunun kıvrımları ve kendimle çelişkilerim ve yalnızlığım ve leman sam şarkıları ve nazım’ın dizeleri ve ayrılığa dair aşk kahramanlıkları ve hayata dair yenilgiler ve sana dair hissiyatlar silsilesi ve zaman kavramının hayatımı allakbullak etmesi ve günahlarımın üstüne yangınları çağıran teninin sıcaklığı ve ağlama seanslarında beyazperde düşleri ve ütopik sevda düşleri ve sevda sokağında aşk naraları ve sen, ah bir bilsen bazan neler düşündürtüyor zaman. Bazan bir fincan kahvede içerken seni, yanında içtiğim suya benziyor sahip olduğum diğer herşey.. 09/01/09 saraç..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © seyfettin araç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |