..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Umutlar, tersine çevrilmiş anılardır. -Anonim
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Tarihe Yön Verenler > Serdar YILDIRIM




21 Nisan 2009
Bir Hayalim Var! - Martin Luther Kıng  
Serdar YILDIRIM
“Bir insanın, uğrunda öleceği bir şeyi yoksa yaşamaya da hakkı yoktur!”


:FJEE:
BİR HAYALİM VAR



“Bir insanın, uğrunda öleceği bir şeyi yoksa yaşamaya da hakkı yoktur!”

Martin Luther King’in yaptıklarının ve davası uğruna neleri göze aldığının en büyük göstergesi, belki de bu sözüdür. Asıl adı Michael olan Martin Luther, 1929 yılında ABD’nin Georgia eyaletinin Atlanta kentinde doğmuştur. Sosyoloji eğitimi almış, Sistematik Teoloji üzerine yüksek lisans ve felsefe üzerine de doktora yapmıştır. 24 yaşındayken de Alabama’da Dexter Avenue Baptist Kilisesi’nde papaz olmuştur.

Adının ölümsüzleşmesini sağlayan süreç, 1955 yılında başlamıştır. Kanunlar gereği toplu taşıma araçlarında siyahların beyazlara yer vermesi gerekirken bu kurala uymayıp otobüste bir beyaza yer vermeyen Rosa Parks’ın tutuklanması, fitili ateşleyen olay olmuştur. Doğal bir önder olarak ön plana çıkan Martin Luther King, bu duruma karşı bir boykot organize etmiştir. Bir yıldan fazla süren bu boykot, Martin Luther’in tutuklanıp evinin bombalanmasına rağmen başarıyla sonuçlanmış ve ulaşım araçlarındaki bu ırk ayrımı kanun dışı ilan edilmiştir.

Bu boykot ve başarıdan sonra daha bir ön plana çıkan Martin Luther, siyahların haklarını aramak ve siyahi kiliselerin bir arada kalmasını sağlamak amacıyla Güney Hıristiyan Liderlik Konferansı’nı kurmuş ve çalışmalarına bu yoldan devam etmiştir.

Martin Luther, Mahatma Gandhi’nin yolunu takip etmiş ve şiddet içermeyen itaatsizlik yolu ile hak arama felsefesini uygulamıştır. Bu felsefe başta biraz garip gelse de Gandhi değil miydi hiç kan dökmeden ve mermi yakmadan koskoca İngiltere’yi pes ettirip halkını ve ülkesini bağımsızlığa kavuşturan? İşte bu felsefe ile organize ettiği eylemler, zamanla ülkede çok büyük ses getirmiş ve Yurttaş Hakları Hareketi, ABD’nin gündemine oturmuştur. Bu eylemler sonucunda Çalışma Kanunu ve Oy Hakkı Kanunu’nda düzenlemeler yapılmış ve siyahların mağduriyetleri kısmen de olsa giderilmiştir. Tabi özgürlük ve demokrasinin beşiği olarak kabul edilen ABD’nin, 20. yüzyılın ortasında, kendi vatandaşları arasında ırk ayrımı yapmış olması ve bu ayrımın büyük bir bölümünün isyanlarla giderilmiş olması ne kadar büyük bir başarıdır tartışılır. Ki günümüzde de milyonlarca zencinin oyunun bu ülkede hala -bir şekilde- geçersiz sayılması, afetlerde beyazlara öncelik verilmesi gibi örnekler, bu hakların hâlâ tam anlamıyla kazanılamamış olduğunu gösterir.

Martin Luther King’i ve Yurttaş Hakları Hareketi’ni şahlandıran olay ise 63 yılında düzenlenen “Washington’a Yürüyüş” ve yürüyüş sonunda yapılan konuşmadır. Çeşitli etnik gruplardan yaklaşık 250 bin kişinin katıldığı yürüyüş, başkent tarihinin en kalabalık eylemi olmuştur. Martin Luther’in yapmış olduğu “I Have A Dream – Bir Hayalim Var” adlı konuşma, ülke ve dünya tarihinin en iyi konuşmalarından biri olarak tarihte yer edinmiştir.

Siyahlarla beyazlar arasındaki maddi açığın kapatılmasını isteyen Martin Luther’in bir bakıma pozitif bir ayrımcılıktan yana olması belki de bir çelişkidir. Ancak, yapılacak bu destek ile birlikte siyahların bir düzene gireceği ve siyahi bölgelerde eğitim oranının artıp suç oranının azalacağı tezinin gerçeklik ve geçerlilik payı da oldukça yüksektir.

Güneyde elde ettiği başarılardan sonra, bu hak arayışını ABD’nin kuzey bölgelerine de yaymak isteyen Martin Luther, bu bölgelerde daha büyük tepkilerle karşılaşmış olsa da fakirlere destek amacı güderek Chicago’nun varoşlarına taşınacak kadar gönül vermiştir bu davaya. Belki de onu asıl önemli kılan da davasına olan inancı ve bağlılığıdır.

Kuzeyde umduğunu bulamayarak tekrar güneye dönen King’in siyasi görüşleri, Vietnam Savaşı ve ABD’nin bu savaştaki tavrının da etkisiyle zamanla evrim geçirmiştir. Kapitalizmi baştan reddetmiştir. Komünizmi, dini reddetmesi ve siyasi baskıcılığı gibi nedenlerle benimsememiş olmasına rağmen, özel sohbetlerinde demokratik sosyalizme olan desteğini belirtmiştir. Tabi bunu yaparken de komünist etiketi yiyerek hareketi olumsuz etkilememeye özen göstermiştir.

1968 yılı, tüm dünyada olduğu gibi ABD’de de hareketli geçmiştir. Devrim, hürriyet, özgürlük gibi fikirlerle sarsılan dünya, bir başka olayla da uzun süre çalkalanmıştır. Martin Luther, artık simgesi haline geldiği Yurttaş Hakları eylemlerinden bir yenisi için Memphis’e davet edilmişti. Buradaki siyahi sağlık çalışanları, kötü hava koşulları nedeniyle evlerine gönderildiklerinde ücret alamıyorlardı. Oysa aynı durumdaki beyazlar ücretlerini almaktaydılar. Bu ve bunun gibi nedenlerle haklarını arayıp greve giden zenciler, destek olması ve bu grevi ülkeye duyurması için Martin Luther’i davet etmişleri. İlk eylem 24 Mart’ta düzenlenmiş ve King, 6 bin kişinin önünde yürümüştü. Sakin başlayan yürüyüş birden hareketlenmiş ve kalabalık ile güvenlik güçleri çatışmaya başlamıştı. Olaylar sonucunda 300 tutuklu, 60 yaralı ve bir ölünün olması Martin Luther’e göre -olayları önlemeye çalışmış olmasına rağmen- bir başarısızlıktı ve tekrarlanmamalıydı. Kenti terk etmeye hazırlanırken son anda vazgeçirilmişti. Hemen yeni ve daha düzenli bir yürüyüş organize edilmesine karar verildi. Bunun için sürekli toplantılar yapılıyordu. 3 Nisan günü yapılan kalabalık bir toplantıda yaptığı “Mountaintop ‘a Gittim” adlı konuşmada “Bu saatten sonra bana ne olacağı önemli değil. Bazıları, bazı hasta beyaz kardeşlerimiz tarafından bana karşı yapılabilecekler hakkında konuşmaya başladı. Herkes gibi bende uzun bir hayat yaşamak istiyorum. Uzun yaşamak önemli, fakat şu an bununla ilgilenmiyorum. Sadece Tanrı'nın isteğini yerine getirmek istiyorum. Çevreme baktım, vaat edilmiş toprakları gördüm. Oraya sizinle beraber gidemeyebilirim. Fakat bu gece bilmenizi istiyorum ki biz halk olarak o vaat edilmiş topraklara ulaşacağız. Bu nedenle bu akşam mutluyum. Hiçbir şeyden endişelenmiyorum. Kimseden korkmuyorum. Gözlerim Tanrı’nın gelişinin zaferini gördü!” diyerek sanki başına gelecekleri önceden hissetmişti.

Ertesi gün, yani 4 Nisan 1968 günü, otel odasının balkonundan çevreyi seyretmekteydi. Bu balkonun tam karşısında bulunan otele ise öğlen saatlerinde James Earl Ray adlı bir beyaz gelip oda kiralamıştı. Akşam saatlerinde camını aralaması, tüfeğini ayarlayıp tetiğe basması ile kötüler, hanelerine bir çentik daha atmayı başarmışlardı. Tüfekten çıkan kurşun, King’in çenesini ve ensesini parçalamıştı. Acil müdahale yapılıp hemen hastaneye kaldırılmasına rağmen kurtarılamayan Martin Luther’in, suikastının arkasındaki güç ya da güçler hâlâ gizemini korumaktadır. Siyahların yükselmesini istemeyen beyazlar ile devlet mi tertipledi, yoksa barış yerine şiddet isteyen siyahlar mı tertipledi bu suikastı hala gün yüzüne çıkartılamamıştır. Ölümünün ardından, şiddetten yana olan siyahi lider Stokely Cormichael şöyle haykırıyordu: "Evlerinize gidin ve silahlarınızı alın! Beyaz adam geldiğinde amacı sizleri öldürmek olacaktır. Sokaklarda artık hiç bir siyahın kanını görmek istemiyorum. Onun için diyorum ki evinize gidip silahlanın!” Hayatı boyunca şiddete karşı olan ve bu düşünceyi aşılamaya çalışan King’in ölümünün şiddeti doğurması da kaderin küçük sürprizlerinden biri olsa gerek.

Suikasttan 5 gün sonra ülkede yas ilan edilmiş ve cenaze, yaklaşık 300 bin kişi tarafından kaldırılmıştır. Bir süre sonra da tetikçi Ray yakalanmış ve 99 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır.

Otopsi raporlarına göre King, öldüğünde 39 yaşında olmasına rağmen 60 yaşında bir kalbe sahipti. Bunun nedeni, 13 yıllık eylemcilik dönemindeki yoğun stresti. Ömrünün son 13 yılında kalbi 2,5 kat yaşlanıp 34 yıllık işlemişti.

2500’e yakın seminer vermiş, 10 yıl içerisinde yaklaşık 10 milyon kilometre yol kat etmiş olan Martin Luther King, ardında 5 adet kitap ile sayısız makale bırakmıştır. Şiddet içermeyen mücadele yöntemi ve verdiği özgürlük mücadelesi ile 1964 yılında -henüz 35 yaşında iken-Nobel Barış Ödülü’nü almıştır. Verilen para ödülünü de kabul etmeyip insan hakları örgütlerine bağışlamıştır.

Tek amacı barış, kardeşlik, huzur ve eşitlik olan bir adamın 25 defa tutuklanıp 4 defa da suikasta uğraması ve sonuncusuna kurban gitmesi, hayata ve fikre tahammülsüzlükten ortaya çıkan sansürden başka bir şey değildir. Barıştan nemalanamayan insanları tek silahı olan mozaikleme, bazen bir fikre uygulanabileceği gibi bazen de koca bir halka ve bu halkın temsilcilerine de uygulanabilmektedir. Ancak es geçilen nokta ise bu suikast ile birlikte Martin Luther King’in efsaneleşip ölümsüzleştiği gerçeğidir. Madden susturulmuş olabilir, ama manevi olarak o her zaman ezilenlerin yanında olmaya devam edecektir. Lakin uğruna canını verdiği siyahların -ki özellikle de ABD’dekilerin- bugünkü yoz durumu, belki de Martin Luther’in -deyim yerindeyse- kemiklerini sızlatmaktadır.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın tarihe yön verenler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Özgürlük Savaşçısının Silahı Var! - Yaser Arafat

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Küçük Kara Balık - Samed Behrengi
Küçük Kara Balık - Samed Behrengi
Dergâhtaki Ayyaş
Şakayla Karışık Sadri Alışık


Serdar YILDIRIM kimdir?

---

Etkilendiği Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Serdar YILDIRIM, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.