Kitaplarla dolu bir oda, ruhlu bir beden gibidir. -Cicero |
|
||||||||||
|
Aslında kandırılıyoruz. Dışarı çık bak sokakta, yolda, orda burda ne çok algı bombardımanına tutuluruz. Hayat bizimle böyle savaşır. Biz de bu algı bombardımanı altında bir seçim yaparız. Oysa yaptığımız seçim önümüze konulan mayın tarlasındaki bir güldür. O gül ki bizi kan içinde bırakır da biz farkına varamayız. Hayat ne güzel deriz de ağlanacak halimize gülmeyiz. Hayat bizi sevgililerle, eşle, dostla, çocukla, makamla mevkiyle kandırır. Yaşamak içi boş bir kavanozsa anca içini Tanrı ile doldurabiliriz. Çünkü o kavanoz kırılıp elimizi kanattığında yüreğimizden yükselen tek ses Allah olacaktır. Nice elleri kolları kan içinde olanlar vardır da sarılacak kimseyi bulamazlar. Sadece gidip içki şişelerine sarılırlar. Babil kulesinden ok atıp Tanrı'yı öldürmek isteyenlere oklar geri gelmiştir. Kahrolan, mahvolan hep kendileri olmuştur. Bahçede büyüyen bir karanfilin adı özgürlükse o tarlada biten salatalığın adı niye hıyar olmaktadır. Çünkü her şey insanla anlam bulmaktadır. Çünkü Tanrı'nın mana kitabı insandır. O yüzden insanı iyi okumak ve anlamak lazımdır. “Yavuz hırsız ev sahibini kovar.” sözünde olduğu gibi bu dünyada yeyip içtikten sonra hesabı vermeden mal sahibini kovup gideceğimizi düşünüyorsak yanılıyoruz. O ki hesabı en doğru olandır o ki Tanrı’dır. Bir çiçeğe bakıp da Allah’ım bu ne güzel ve zarif şey kim bilir sen ne kadar güzelsin demeyen at gözlüğü takmaya devam etsin. Ve bir ceylana bakıp şimdi yanımızda olsa da onu yesek diyen bir insan hiç konuşmasın. Tanrı gönül gözüyle görülebilir ancak. Ve hayatta hiç sevmemiş, hiç aşık olmamış bir insan şefkatten, merhametten ve Tanrı’dan mahrum olur. Çünkü sevgi en iyi ilaçtır ve Tanrı’ya ulaştıran dolu dizgin bir attır. Ve atlar her zaman Tanrı’ya koşarlar. Ağlamaktan korkan gözlerine perde çeksin. Ellerinin ihanetinden korkan uçuruma tırmanmasın. Bir meyvanın tadına bakan bütün meyveleri aynı sanmasın. Tanrı'dan zoru olan kendine yeni Tanrı'lar arasın. Gitsin ineğe tapsın. Yaşamak karanlıkta parlayan yıldızlara benzer. Her şey iç içedir. Karanlık ve aydınlık aynı yol üzerindedir de sadece Tanrı'nın ışığını gözlerinde hissedenler doğru yolu görebilirler ve Tanrı'ya ulaşabilirler. Bir rüzgarın hışmına uğrayıp şapkasını düşürüp keli görünenler kimsede kusur bulmasınlar ve Tanrı'ya düşman olup kıllık yapmasınlar.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © osman demircan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |