..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kitaplarla dolu bir oda, ruhlu bir beden gibidir. -Cicero
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Din > osman demircan




27 Temmuz 2009
Tanrı  
osman demircan
Bu dünyayı biz yaratmadıysak nasıl özgür olabiliriz ki.Bir filozof: " Ben Tanrı'sız bir yerde yaşamak istiyorum” der.Tanrı olmadığında mutlu olabilecek miyiz? Hayat bize hep mağlubiyeti öğrettiyse ve haksızlıkları önleyememeyi öğrettiyse bu dünyada kötülük yapanların yaptıkları yanlarında kar mı kalacak.


:BJJA:
Bu dünyayı biz yaratmadıysak nasıl özgür olabiliriz ki.Bir filozof: " Ben Tanrı'sız bir yerde yaşamak istiyorum” der. Tanrı olmadığında mutlu olabilecek miyiz? Hayat bize hep mağlubiyeti öğrettiyse ve haksızlıkları önleyememeyi öğrettiyse bu dünyada kötülük yapanların yaptıkları yanlarında kar mı kalacak. Aslında Tanrı'nın yerini alabilecek yegane olgu devlettir. Peki devlet adam öldürebiliyorsa kime sığınacağız ve kimden yardım isteyeceğiz. Görülüyor ki insan Tanrı'ya muhtaçtır. Ayrıca Tanrı'yı yok saymak Tanrı'nın olmadığı anlamına gelmez. İnsan hayat fabrikasının yaptığı suç makinesidir. Bu makine akılla çalışır. Öyleyse insan aklı olduğu için suç işlemektedir. Ve aklım var fikrim var deyip mantığına sığınanlar katliamlara, savaşlara, kıyımlara keskin zekalarıyla kılıf bulmaktadırlar. Bir insanın mutluluğu zincirlerini kabul etmesine, esaretine bir mana bulmasına bağlıdır. Yoksa başıboş, zincirlerini kırmış olarak yaşayan, her istediğinin olacağını düşünen hiçbir insan mutlu olmaz. Zaten mutluluk da mutsuzluk da aynı tencerede pişen yemektir. Çünkü malzemeleri aynıdır. Seni mutlu eden şey mutsuz da edebilir. Bu yüzden sen ne kadar iyi ahçı olursan ol bir gün mutluluk yemeğinin ekşilediğini ya da bayatladığını görürsün de gözlerine inanamazsın.
Aslında kandırılıyoruz. Dışarı çık bak sokakta, yolda, orda burda ne çok algı bombardımanına tutuluruz. Hayat bizimle böyle savaşır. Biz de bu algı bombardımanı altında bir seçim yaparız. Oysa yaptığımız seçim önümüze konulan mayın tarlasındaki bir güldür. O gül ki bizi kan içinde bırakır da biz farkına varamayız. Hayat ne güzel deriz de ağlanacak halimize gülmeyiz. Hayat bizi sevgililerle, eşle, dostla, çocukla, makamla mevkiyle kandırır. Yaşamak içi boş bir kavanozsa anca içini Tanrı ile doldurabiliriz. Çünkü o kavanoz kırılıp elimizi kanattığında yüreğimizden yükselen tek ses Allah olacaktır. Nice elleri kolları kan içinde olanlar vardır da sarılacak kimseyi bulamazlar. Sadece gidip içki şişelerine sarılırlar. Babil kulesinden ok atıp Tanrı'yı öldürmek isteyenlere oklar geri gelmiştir. Kahrolan, mahvolan hep kendileri olmuştur.
Bahçede büyüyen bir karanfilin adı özgürlükse o tarlada biten salatalığın adı niye hıyar olmaktadır. Çünkü her şey insanla anlam bulmaktadır. Çünkü Tanrı'nın mana kitabı insandır. O yüzden insanı iyi okumak ve anlamak lazımdır. “Yavuz hırsız ev sahibini kovar.” sözünde olduğu gibi bu dünyada yeyip içtikten sonra hesabı vermeden mal sahibini kovup gideceğimizi düşünüyorsak yanılıyoruz. O ki hesabı en doğru olandır o ki Tanrı’dır. Bir çiçeğe bakıp da Allah’ım bu ne güzel ve zarif şey kim bilir sen ne kadar güzelsin demeyen at gözlüğü takmaya devam etsin. Ve bir ceylana bakıp şimdi yanımızda olsa da onu yesek diyen bir insan hiç konuşmasın. Tanrı gönül gözüyle görülebilir ancak. Ve hayatta hiç sevmemiş, hiç aşık olmamış bir insan şefkatten, merhametten ve Tanrı’dan mahrum olur. Çünkü sevgi en iyi ilaçtır ve Tanrı’ya ulaştıran dolu dizgin bir attır. Ve atlar her zaman Tanrı’ya koşarlar. Ağlamaktan korkan gözlerine perde çeksin. Ellerinin ihanetinden korkan uçuruma tırmanmasın. Bir meyvanın tadına bakan bütün meyveleri aynı sanmasın. Tanrı'dan zoru olan kendine yeni Tanrı'lar arasın. Gitsin ineğe tapsın. Yaşamak karanlıkta parlayan yıldızlara benzer. Her şey iç içedir. Karanlık ve aydınlık aynı yol üzerindedir de sadece Tanrı'nın ışığını gözlerinde hissedenler doğru yolu görebilirler ve Tanrı'ya ulaşabilirler.
Bir rüzgarın hışmına uğrayıp şapkasını düşürüp keli görünenler kimsede kusur bulmasınlar ve Tanrı'ya düşman olup kıllık yapmasınlar.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Merhaba
Gönderen: Özgür Yenigün / , Türkiye
14 Eylül 2009
Merhaba, Yazınız etkileyici. Bazı katkılar yapmak istiyorum izninizle. 1.Özgürlük sınırsızlığı anlatan bir kavram değildir aslında. Tam tersine kişinin kendi sınırlarını bilmesidir. Başkasının yaşayışına karışmadan, onu rahatsız etmeden istediğin gibi yaşa. Özü bu. 2. "her şey insanla anlam bulmaktadır." İşte çok doğru bir söz. Kim söyleyebilir ki namaz kılarken Hanefilerin ellerini üstlerinde bağlamasının mı yoksa şafilerin ellerini dirseklerinde bağlamalarının mı doğru olduğunu? Kim söyleyebilir ki eğer iki çift bir imama dini nikahlarını kıydırıp birlikte oldularsa bu doğru mudur değil midir? Ya da sadece resmi nikah yapıp dini nikahı es geçmelerinin doğru mu yanlış mı olduğunu? Belki Allah onu da nikah olarak kabul edecek. Önemli olan şahitler altında "Kabul ettim" denilmesi. Kendi inanışlarımızı kuruyoruz ve toplumu da öyle olmaya zorluyoruz. Bırakın efendim isteyen camiye çorapsız gelsin yav. Cin olmadan adam çarpmaya ne hacet. Saygılar efendim.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ekmek Parası
İslami Sosyalizm
Ermeni Türkleri
Teoman ve Elif Şafak
Şiir Nasıl Olmalı
Hiç Şüphesiz ki Gazeteciden Terörist Olmaz; Ama Ajan Olur
Evrim Vardır; Teorisi Yanlıştır
Seni Saraya Götürsem Ağıl Nerede Dersin
Ama Sen Bir Çocuğun Topusun Hala Dünya
Sokrates

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
En Ateşli Anımda Gel Yanıma [Şiir]
Öperek Beni Öldür [Şiir]
Cayır Cayır [Şiir]
Kar Yangınları [Şiir]
Söyle Neden Konuşmuyorsun [Şiir]
Kefenden Çiçekli Elbise [Şiir]
Gözlerim Kan Davalıdır Her Geceye [Şiir]
Martı Beyazı [Şiir]
Gül Şarabı [Şiir]
Varlığın Sevda Yokluğun Fırtına [Şiir]


osman demircan kimdir?

Yüreğimin ve beynimin tavanında buluyorum, tozlu mısraları. Aklım bir çatı katı. Gözlerim yıldızlarla dolduğunda, bakışlarımın ışıltısı vurur satırlara. İşte o zaman, şiirler bir Samanyolu olur. Mehtaplı gecelerimi vururum gözyaşlarımla biriktirdiğim göllere. Her mısra bir dal gibi düşer, şiir denizlerine. Kızıl bir duyguya boğulurum o an. Akarım ellerinize.

Etkilendiği Yazarlar:
Herkes


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © osman demircan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.