..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Mutlu köle çoktur. -Darwin
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yazarlar ve Şairler > İbrahim Kilik




19 Ağustos 2002
Yazarlar Şairler ve Şehirleri  
Vazgeçilemeyen Mekânlar

İbrahim Kilik


Evler kişilerin yaşadığı küçük mekânlar, kentlerse büyük mekânlardır. Edip Cansever, "İnsan yaşadığı yere benzer" derken; kişilerin karekterlerinin oluşumunda coğrafyanın ve mekânın önemini vurgulamak istemiştir her hâlde...


:EHCB:
Merhum şair Edip Cansever, “İnsan yaşadığı yere benzer.”der. Ünlü Divan şairimiz Nedim, İstanbul’un bir taşına bütün Acem ülkesini feda eder. Necip Fazıl, “Güleni şöyle dursun ağlayanı bahtiyar.”övgüsünde bulunur İstanbul için. Ya, yine ancak Yahya Kemal tarafından dile getirilebilen, Yahya Kemal’in İstanbul sevdasını nasıl analatabiliriz?

Bu işin erbabı şehirleri erkek ve dişi diye iki sınıfa ayırmışlar ve İstanbul’u da dişiler hanesine kaydetmişlerdir. Ama biz İstanbul’un çarkına tükürmüşüz o ayrı konu. Tevfik Fikret, Sis şiirinde her ne kadar siyasî mülahazalarla ;
“Ey köhne Bizans, ey koca fertût-ı musahhir,
Ey bin kocadan artakalan bîve-yi bâkir.”diye (en hafif deyimiyle) İstanbul’a serzenişte bulunsa da genel anlamda tüm şairler İstanbul’a methiyeler düzmüştür.

İstanbul’da yaşayan birinin başka şehirlere alışması imkânsız derler. Yahya Kemal’in milletvekilliği döneminde, Ankara’ya gelip gitme mecburiyeti; İstanbul sevgisini daha da ziyadeleştirmiş olmalı ki
“Ankara’nın nesi güzel?”diye sorulduğunda: “İstanbul’a dönüşü güzel.”cevabını vermiştir.

Biz, millet olarak konar göçer bir topluluk olduğumuzdan, şehir hayatına intibak ve şehir kurma konusunda; devlet kurma kadar başarılı değiliz. Devlet yıkıp kurma işinde üstümüze yok. Ama, şehircilikte yaya kalmışız. Köklü bir şehir olarak elimizde sadece İstanbul var. Onun da kuruluşu bizden çok eskilere dayanır. Bizim kültürümüzden izler taşıyan Anadolu’daki Türk şehirlerinin tarihi ise Selçuklulardan ileri geçmez. Tabii bu şehirlerin uluslar arası şehir ölçütlerine uyup uymaması ayrı bir konu. Tanpınar’ın, “Beş Şehir’de”ele aldığı şehirlerden biri olan Ankara Cumhuriyetin ilk yıllarında bir bozkır kasabası hüviyetindedir ve Hacı Bayramı Veli’yle özdeşleşmiştir. Erzurum bugün olduğu gibi yayla şehirdir. Konya ve Bursa’nın da ele alındığı kitapta şehir hüviyeti taşıyan sadece İstanbul’dur. Onu da şehir olarak feth edip kendi mührümüzü vurmuşuzdur. Zaten Tanpınar’ın kitabı şehir ve şehircilik kaygısıyla değil, Türk kültürünün izlerini taşıyan mekanların kalıcılığını sağlamak kaygısıyla kaleme alınmıştır.

Cumhuriyet tarihinde Ankara kadar Sivas da önemlidir. Hem Selçuklulardan izler taşıyan hem de Sivas Kongresi’ne ev sahipliği yapan bu şehri Ahmet Turan Alkan, özgün ve nezih üslûbuyla bir hemşehri olarak ele almıştır, “Altıncı Şehir”adlı eserinde ve iyi de etmiştir kalemine sağlık. Sivaslı olmayan biri Sivas’ı bu kadar güzel anlatabilir miydi bilmiyorum.

Tanpınar’ın ele alamadığı bir de Amasya şehri vardır ki şehzadeler otağıdır. Yeşil ırmağın kıyısına kondurulmuş bir otağ. Ziya Paşa’nın valiliği döneminde mamur hâle getirdiği bir kent ki onu da Amasyalı olmayan bir kalem erbabı, Amasyalılardan daha güzel anlatmıştır “Yedinci Şehir” adlı kitabıyla. (Özkan Yalçın, Yedinci Şehir, Ötüken Neşriyat)

Bir de bir şehirle yetinmeyecek kadar muhteris yazarlar vardır. Birden çok şehre tutkun olan bu zevk ehlini, “şehir çapkınları”olarak adlandırsak abes mi olur bilmiyorum.

Bu arada, Cengiz Çandar’ın “Benim Şehirlerim”, Tarık Dursun K’nın “Kokulu Kentler”, Enis Batur’un “ŞehrEn'is” adlı eserlerini şehir ve insan konusunda kayda değer kitaplar arasına not düşmeliyiz.

Ayrıca, Mehmet Ali Kılıçbay’ın dünya şehirlerini ve şehrin ne olduğunu ele aldığı “Şehirler ve Kentler" adlı eserini de zikretmeden geçmememiz gerekir. Ve Mehmet Ali Kılıçbay’ın Ankara’yı da İstanbulluların kurduğu (Cumhuriyetle birlikte) -Ankara Palas, Eski Meclis Binası, Tren Garı üçgeni- ve Ankara Palasta konaklayıp Mecliste ülkeyi yönetip trenle de İstanbul’a döndükleri düşüncesine katılmamak ne mümkün.

Gönlüm istiyor ki her Anadolu şehri bir civanmert kalem erbabı tarafından ele alınsın ve bizler o şehirlerin gizemli yanlarına, sırlarına o kalem erbabının lütfuyla mazhar olalım. Ve ülkemize sevgimiz ziyadeleşsin. Çünkü sevgi bilmekten doğar.

Evet her yazarın bir şehri olduğu doğrudur ama o eseri okuyan her okuyucu da eser sahibiyle hemşehri olmaktadır.

Şehirlerin tarihî ve kültürel dokusunu korumak ancak böyle mümkün olacaktır. Behçet Necatigil’in İzmir’i daha bir başkadır. O İzmir ki “Kızı deniz, denizi kız kokarmış”bir zamanlar. Şimdi körfez foseptik kokuyor.
Necatigil’in de kemikleri sızlıyor.

Dilerim ki bir taşına yekpâre Acem mülkünün feda olduğu şehirlerde yaşamak her faniye nasip olsun. Bu anlamda güzellikler eksilmesin ziyadeleşsin.
Ankara,18.08.2002



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Türkçe Sevdası
Yazmak Yahut Yazmamak
Argo ve Siyaset
Son Mülteci
Argodan Esintiler
Meçhule Yazılmış Mektuplar - 18
"Yok Bu Şehr İçre Senin Vasfettiğin Dilber"
Meçhule Yazılmış Mektuplar - 16
Ayrılığın On Yedinci Günü
Erbil Kalesi'ni Gezerken

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hüznümüz Kahverengi [Şiir]
Arzu 1 [Şiir]
Cin Biberi [Şiir]
Erguvanlar Lâleler [Şiir]
Zaman Dar [Şiir]
Düş Gülü [Şiir]
Mülteci [Şiir]
Dem Masalı [Şiir]
Çççççççççççççççççççç [Şiir]
Pişmanlık Bestesi [Şiir]


İbrahim Kilik kimdir?

Demlik Güzeli (Namı Diğer Çay) Dilberin gamzeleri. Demliğin dem demleri. Bardakta keklik kanı. Tebessüm huzmeleri. Dostun dosta ikramı. Alır yürekten gamı. Fincanda türkü söyler. İnce bellide mani. Zamanın gül kurusu Gülde gülşen dokusu. Rehavetten kurtarır. Pek de şirin doğrusu. Bardaktır mihmandarı. Herkesin çeker canı. Yalnız bu kadar değil. Sohbetlerin mimarı. İnce bir gülüş gibi. İçe süzülüş gibi. Ülfete kapı açar. Kaldırır hep uzleti. Ankara,03. 09. 2007 İbrahim KİLİK

Etkilendiği Yazarlar:
Demlik Güzeli (Namı Diğer Çay)


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © İbrahim Kilik, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.