Herkes aynı notayı söylediğinde uyum elde edilmiş olunmuyor. -Doug Floyd |
|
||||||||||
|
Hapishane Bahçesi Bu şehir daim yüzüme tükürüyor sevgili Bir gece sokaklarımın kesileceği belliydi Gülmüştüm beni tokatlayan adi birisine Ağlamam için polislerini takmıştı peşime O gece tüm yıldızlar omuzlarda apoletti Tüm omuzlar omzuma çarpmıştı o gece Bileğime kan içinde kelepçe vurulmuştu Bütün sokaklarım ele geçirilmişti sonra Serbest bırakılmıştı tüm yıldızlar o gece Ben karanlığa mahkum olmuştum sonra Çiçekler açmıştı hapishane bahçesinde Ben seni ve ilkbaharı bırakmıştım geride Ayaklar kan içinde cennete yürünmezdi Demedim mi sana gelme peşimden diye Beni götürürler tutukevine gül getirme Başka çiçek açar hapishane bahçesinde Mahkumlar yürürler hapishane bahçesinde. Kuşatılmış bir gecedir yıldızlar altında yürümek. Resimler ceplerde rehindir, mahkumlarsa hapishanelerde. Bir çiçek büyür avluda polis görmemiş ve ordu görmemiş bir çiçek. Özgür topraklarda umutla yeşeren yıldız çiçekleri gibi gür ve sapasağlam. Bir çiçek büyür hapishane avlusunda, özgür düşüncelerin topraklarında kök salarak. Kader mahkumlarının kimliklerinde bir keklik öter ama başka kimlikleri ve kişilikleri tuzağa çekmez. Eli silah tutanlara yardım etmez, kendi soyuna ihanet etmez. Suç beyinlerde öyle bir şeydir ki, kendisine alay olsun diye verilen salatalığı ikiye böler. Sonra onun yarısını kötülük düşünenlerin topraklarına diker. Sana yapılanın yarısını başkasına yaptığında, seni devriyeler bekler. Tek suç herkesin senin omzuna çarptığı bir şehirde, sadece birine omuz atmaktır. Seni öldürmek isteyenler, onların sineğini öldürdün diye seni katil ilan eder. Sonra o şehir seni linç eder, mahkum eder. Hapishane akşamlarında ekmek ve su olsun yeter. Düşünce sefaletinden daha iyidir, bunca meze. Gece ise yıldızlar serilir ayak diplerine. Mahkumlar yürür hapishane bahçesinde. Yıldızlar altında bir başkasının ışıklarının yakamozlarlıyla oynamayıp da içi karanlık bir göle değil de, kendi yatağından taşıp duran bir nehre benzer kader mahkumları surata tükürülen bu şehirde. Suratına tükürülen şehirde, sen insanların yüzüne gülsen niçin aptal aptal gülüyorsun derler. İşte o insanlar seni asla dinlemezler. Kendilerini hep üstün görürler.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © osman demircan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |