"...Ve hepimiz az ya da çok rüyacı değil miyiz!" -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Tekel işçilerinin Türkiye’nin başkentinde, siyasal çözümlerin merkezinde, ülkeyi ve halkını ilgilendiren bütün sorunların çözümü için oluşturulan örgütlülüğün olduğu yerde, yani Ankara’nın orta yerinde sürdürdükleri hak alma direnişi için söylenecek çok şey olabilir.. Bunların büyük bir bölümü çözümlerden sorumlu başbakanın söylediği “tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirtmem..” “işsizliğin olduğu bir yerde onlar verileni beğenmiyor” gibi akıl nizan ölçülerini zorlayan benzer sözlerden oluşabilir.. Ama hiçbir tutarsız ya da tutarlı lakırdı ya da söz Tekel işçilerinin işçi oldukları ve her şeyden önce anayasada garanti altına alınmış olan çalışma şartlarını ve yaşam koşullarını düzeltme haklarını kullandıkları gerçeğini değiştirmez. Hükümetlerin ve işverenlerin işçi haklarını gasp edici uygulamalarına karşı, işçinin elindeki tek etkili tepki tavrı sendikal mücadelenin olmazsa olmazlarından olan grev ya da genel grevdir.. İşçinin sürdürdüğü hak alma ve hak koruma mücadelesinde grev ya da direniş hakkını kullanması, gücünü halkın örgütlülüğünden alan demokrasilerde bir tek muhataplarını rahatsız eder.. Bizim gibi uygun tanımı bir türlü bulunamayan liderler, hükümetler ve işverenler demokrasisindeyse, hükümet üyelerinin koro şefliğini yaptıkları, yandaş sendikalar ile tarikat yalanlarıyla afyonlanmış kuru kalabalıklarında gür bir sesle katıldıkları taciz korosu saldırıya geçerek suçlama kampanyalarına girişirler. Türkiye’de ülkenin ve halkın çıkarlarını koruma sözleriyle gelen hükümetlerin aslında ne olduklarını, yani giderleri karşılayan halk yerine kimlere hizmet ettiklerini uygulamalarıyla anlattıkları.. Bunu da yığınları boş inanç afyonuyla zehirleyerek yaptıklarını gösteren örnek çokluğunda ülkenin duyarlı kesimleri körü sağırı dilsizi oynarken, Tekel işçisinin pes etmez direnişi hükümet harici bütün kesimlerden sövgüyü değil övgüyü, sadece övgüyü hak ediyor. İç ve dış barışı sağlayarak hızla özgürleşen bir dünyanın ortasında yapay gerilimler ve hayali düşmanlıklar ortaya koyarak, öfke salvolarıyla ve kaba güce dayalı güç gösterileriyle sorunlarını çözen insan alışkanlıklarına model oluşturan lider portreleri ile.. Tarım ve hayvancılığın kendine yeten ülkesinden, bu üretim alanlarının kaynaklık ettiği ürünlerde yokluklar ülkesi yaratan bir hükümet anlayışının, ülke insanının hiçbir zaman kaderi ve ülkenin tek seçeneği olamayacağını gösteren Tekel işçilerinin onurlu direnişidir. (Nazmi Metin’e mailleriniz için:nazmimetin@hotmail.com)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nazmi Metin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |