Tarih, hiçbir zaman orada bulunmamış kişiler tarafından anlatılan hiçbir zaman olmamış olaylarla dolu bir yalan. -Santayana |
|
||||||||||
|
- Le piyer ? doğru mu söyledim acaba bu defa ? - yine yanlış telaffuz ettin ama senin bu neşeli haline acıyarak bunu affedecektir, - affettim bile , ben sanki mutlıluk kokusu alıyorum umutçuğum, selimin koltuk altlarından geliyor sanırım, - evet dahi yazarımız ilham perisini dün akşam kucağına oturtmuş, - ilham perisinin hatun olduğunu ne biliyorsun belki selim onun kucağına oturmuştur … - mitler öyle diyor ! Selim , umut ve piyer demlenirlerken , İstanbul günü geceyle kapatmayı başarmış, çöp tenekeleri fotğrafların ana teması olmaktadır.. -beyler şöyle söyliyim madem bu kadar dillendirildi mutluluk; "hayatım artık muhteşemleşecek" - pek de fena değildi be selim , kıskanmadım yanlış anlama , - yoo dalga geçme , gerçekten birkaç ay içinde sanırım her şey değişecek, - hımm merak ettik bak, neymiş değişecek olan ? - tekrar kozaya mı gireceksin , gülüşürler, - bunu size anlatamam affedin , ama kozaya girmiycem , bunun tekrar mümkün olmadığını sizde iyi biliyorsunuz Umut : - ben bilmiyorum, - sadece şunu söyleyebilirim, iyi bir anlaşma yaptım, ve bugün bu anlaşmanın diğer tarafıyla ilk kez yüzyüze geldim , Piyer: - huuh gizemli yazar tripleri ha , sanki şeytanla takıldı pezevenk, - çok konuşup az içmek senin gibi bir ağza yakışmıyor piyer, - insanın bütün varlığı ağızdır zaten, öğütür , tüketir, kötü kokular salar, ama biz arkadaşız ayıp oluyor … - yeni tanışmamıza rağmen, evet iyi adamsın, - hey ben de burdayım, nasıl ama liseli kızlar gibi yaptım, ayy çok geyiksiniz, … … Neyse , böylece konuşurlar insanlar , bunlar hep olur, keyif alırlar yaşarlar, fakat bazen : süpermarkette hesabı ödiyip kredi kartına borçlandıktan sonra, oradan çıkmak istemediğin olur, çünkü kasiyer müdür , çirkin temizlikçi, hatta bazı ilgili müşteriler senin neden hala orada öylece dikilip durduğunu , turşu kavanozlarıyla , sosların ne kadar birbirlerine sıkıştırılsa da arasında bir boşluk kalmasına engel olunamamış yaratılışsal nefes alabilme haline doğru bakmanı garipsemişlerdir. O boşluğa doğru yaklaşıp kadim bir ahbabın gibi : -Artık karşıdan geçerken sağa sola bakmıyorum , yanlış anlama ölümüme susadığım için değil, sağa sola bakmıyorum insanlara bakıyorum, onlar durunca duruyor , geçerlerken geçiyorum, rahat geldiği için değil , böyle alıştım, hani üç kişi oturup sohbet eder ya ; neden bahsettiklerini bilirler sanki birbirlerini tanırlar ,onun gibi bir şey topluluğun yaptığı genelde doğru ve neden bahsettiklerini biliyorum … Ve sonunda boşluk dayanamaz : - peki hiç düşündün mü , neden bu temizlikçi çirkin ? - bilmiyorum gerçekten . - ben de bilmiyorum , sanırım kasiyer ondan daha güzel , değil mi? - hatta en güzelleri müdür, - hiyeyarşik ! - genelde de böyle değil mi , bunun tersi olan bir yer var mı ? - cennetten bahsediyorsun … -Beyefendi Beyefendi iyi misiniZ ? bir kadın tarafından kolun sarsılır ve … *Selim , piyer ve umutla buluşmadan 4 saat önce . halk kütüphanesinde bir randevusu vardır : Kütüphanenin raflarından çekip çıkartılıp sinana doğru fırlatılan Faust ; onda bir iç çamaşırının yırtılması hissi uyandırdı , yine de bu heyecan zaten olması kaçınılmaz ama olmaması için dua ettiği tek taraflı beyin fırtınasının korku hissine engel olamadı . ve hamle yapmak istedi. : -Evet sefiliz hepimiz,korkaklık cesarete en azından diyalektik olarak bir gayretle yapışır …. ( Ha ha ha bur da ben gülmek istiyorum ) -Senden bir diyalektik ummuyordum, hatta istemiyorum da . Öyle Sade nin olumsuzu tanrıya iliştirirken , tanrıyı sadece bulaşılacak bir olgu olduğunu unutmasının ne anlama geldiğini sen yaşayıp da bilemeyecek kadar açgözlüsün … sen yine de bahsettiğim durumların içinde yer alan ağdayı seversin … Çünkü kıllar vücudumuzun hiçbir organına benzemez , Tam tepedeyse yüceltilir, altlardaysa kendimize acı vermeyi göze alarak ağlaya ağlaya ağdalanır. Ağda acılıdır ama kesin çözümdür çünkü altlarda ki kılları bir daha görmek istemeyiz , ben de seni tekrar görmek istemiyorum, çünkü sen altlarda ki bir kılsın … Şaka yapıyorum o kadar rezil değilsin ama en azından kasıklardaki kıllara benzeyen isteklerin var, ben de bu arada güzelleştirilip yüceltilen fakat yine de şekle sokulmuş oluyorum değil mi ? Sana bu güne kadar çok arzuladığın durumları sunacağım fakat -karşılık olarak görmemeni umduğum- iki şey isteyeceğim, birincisi biliyorsun benle tekrar görüşmemen , soru yok , ikincisi ise bir intikam, Bunu karşılık olarak görmemek mümkün mü ? -peki , … selim oradan ayrılırken gerçekten de onun istediği intikamı bile bir karşılık olarak görmedi. karşı tarafın vaadi çok büyüktü , çok büyük … bizler istekleri olabildiğince yerine getirmeye çalışırız , sevdiklerimiz ise mevzu bahis ; yapmamız gereken şeyler yük olmaktan öte kendi içinde heves taşır. Fakat diğerlerinin istekleri onların vaat ettiği şeylerin karşılığı gibi geldiğinde rahatsız oluruz , Selim rahatsızlık duymadı , vaadedilen büyüktü … Biz insanlık kim bilir kaç kere … karşılık olduğunu bile bile gecemizi kararttık o muhteşem anlaşma yüzünden, anlaşma çok büyüktü ve işlevseldi ...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kuzey darıcı ..., 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |