..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Denemeler"de gördüğüm şeyi Montaigne'de değil, kendimde buluyorum. -Pascal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İstanbul > İbrahim Kilik




19 Nisan 2010
  
Ankara'da Yazılmış Bir İstanbul Yazısı

İbrahim Kilik


Bizim payımıza düşense, flu ,siyah beyaz bir hayat. O da bazen bir siyah bayaz fotoğrafta, bazen bir Yeşilçam filminde, hüzün harmanı olur. Merhum Erol Taş’ta gaddarlaşır, Sadri Alışık’ta Turist Ömer’dir. Hulus Kentmen’de Babadır vs. Bu fasıl kolay kolay bitmez uzar gider. Ve bana sorarsanız İstanbul, siyah beyaz fotoğraflarda daha masumdur, daha nahiftir, daha güzeldir…


:AFHA:

Bazılarının “ kardeşim Ankara’dan İstanbul hakkında ahkam kesmek de neyin nesi… “dediğini duyar gibiyim. Bu işte herhangi bir kast-ı mahsusam olmadığının nasıl anlatacağım. En iyisi işin vebalinin Orhan Velin’in yazıya başlık yaptığım dizelerine yükleyip sıyrılayım. Başka türlü işin içinden çıkamayacağım.




Herkesin görüşü farklıdır. Dünaya adı verilen deni gezegende kaç milyar baş varsa, o kadar görüş var. Milyarlarca kez şapka çıkarmaya takatım yetmese de her görüş saygıdeğer bence.
Renk farkı ,sınıf farkı gözetmeksizin insan yaratılan her varlığı yaratandan ötürü sevmek bizim kültür mirasımızın , geleneğimizin bizlere sunduğu paha biçilmez anlayış. Ki edebiyatımız bu yüce anlayışı pekiştiren manevi mimarlarla dolu.




Bir ney sesi duyduğumuz zaman, gözlerimizi şöyle bir kapatsak. Muhayyilemizde ne güzellikler canlanır. Dilimize ne mısraı bercesteler düşer. Sıraya girer Mevlanalar, Yunuslar, Fuzulîler, Bâkiler, Nedimler…




Biri, “Hoşça bak zatına kim zübde-i âlemsin sen.
Merdüm dide –i ekvan olan âdemsin sen.”der. Diğeri,
“Düşmanımız kindir bizim
Adımız miskindir bizim.
Biz kimseye kin tutmazız
Kamu âlem birdir bize.” Yahut yine aynı efsane şairimiz. “Her gün yeni doğarız bizden kim usanası.” derken ne derin, ne eskimeyen mesajlar verir çağlara. “Severiz yaratılanı yaratandan ötürü. “ diyerek de sevginin hakkını teslim eder. Sevmenin herhangi bir çıkara dayalı olmaması gerektiğini nahifçe ilan eder. Kamu âleme.




Bakî’yse “Avazeyi bu cihana Davut gibi sal.
Bâki kalan bu kubbde hoş bir sada imiş.” diyerek. Ölümlü dünyada kendimizden sonraya bir hoş sada bırakmamızı söylerken, dünyanın geçiçiliğini de incelikle zarafetle ifade ediverir. Zaten başka türlüsü de düşünülemez. Çünkü temsilcisi olduğu kültür, gelenek kabalığı nadanlığı taşımaz. O kültüre ve temsilcilerine incelik ve zarafet yaraşır. Tıpkı bir istanbul türküsünde ifadesini bulan “katibe kolalı gömleğin yaraşması” gibi.




Yine İstanbul şairi Nedim, maddi boyutu manevi boyutlara taşır.” Bu şehr- i stanbul ki bi mislü bahadır. /Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır .”dizeleriyle.



Aynı Nedim,“Yok bu şehr içre senin vasfettiğin dilber Nedim. /Bir peri suret görünmüş bir hayal olmuş sana .” diye bizi hayal iklimlerine taşıyarak başımızı döndürür.




Ya Yahya Kemal! Ta Üsküp’ten gelip payitahta kurulur. İstanbul’a öyle bir vurulur ki dillere destan. “Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul./ Görmedim sevmediğim gezmediğim hiçbir yer.” dizeleriyle İstanbul’un her semtini, fakir zengin ayrımı yapmadan aynı iştiyakla kucaklar. İşte ben bu sevgiye şapka çıkarırım.



Şiirimizde, edebiyatımzda farklı bir ses ,farklı bir nefes olan Orhan Veli ; “İstanbul’u Dinliyorum Gözlerim Kapalı” derken bizim gözlerimizi ve gönüllerimizi açar. “İstanbul’un orta yeri sinema , garipliğim mahzunluğum duyurmayın anama. / El konuşur sevişirmiş bana ne . Edalım boynuna vebalim.”dizeleriyle hislerimize ne güzel tercüman olur.




Sanırm şimdi, Ankara’dan İstanbu’la dir yazı yazma zaafımı biraz anlayışla karşılarsınız. İstanbul’la iligili söz söylemye o kadar çok gerkçe varki be bunlardan sadece birkaç dizeye tutundum. Ee ne de olsa Orhan Veli’nin buyurduğu gibi “İstanbul’un orta yeri sinema.”



Bizim payımıza düşense, flu ,siyah beyaz bir hayat. O da bazen bir siyah bayaz fotoğrafta, bazen bir Yeşilçam filminde, hüzün harmanı olur. Merhum Erol Taş’ta gaddarlaşır, Sadri Alışık’ta Turist Ömer’dir. Hulusi, Ayhan Işık'ta kral. Cüneyt Arkın'da kaharman. Kentmen’de Babadır vs. Bu fasıl kolay kolay bitmez uzar gider. Ve bana sorarsanız İstanbul, siyah beyaz fotoğraflarda daha masumdur, daha nahiftir, daha güzeldir…
Ankara,19.04.2010İ.K




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İstanbul kümesinde bulunan diğer yazıları...
Erguvanlar Açtığında İstanbul
Taravet ve Şetaret Demleri
Ankara'da Yazılmış Bir İstanbul Yazısı


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Türkçe Sevdası
Yazmak Yahut Yazmamak
Argo ve Siyaset
Son Mülteci
Argodan Esintiler
Yazarlar Şairler ve Şehirleri
Meçhule Yazılmış Mektuplar - 18
"Yok Bu Şehr İçre Senin Vasfettiğin Dilber"
Meçhule Yazılmış Mektuplar - 16
Ayrılığın On Yedinci Günü

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hüznümüz Kahverengi [Şiir]
Arzu 1 [Şiir]
Cin Biberi [Şiir]
Erguvanlar Lâleler [Şiir]
Zaman Dar [Şiir]
Düş Gülü [Şiir]
Mülteci [Şiir]
Dem Masalı [Şiir]
Çççççççççççççççççççç [Şiir]
Pişmanlık Bestesi [Şiir]


İbrahim Kilik kimdir?

Demlik Güzeli (Namı Diğer Çay) Dilberin gamzeleri. Demliğin dem demleri. Bardakta keklik kanı. Tebessüm huzmeleri. Dostun dosta ikramı. Alır yürekten gamı. Fincanda türkü söyler. İnce bellide mani. Zamanın gül kurusu Gülde gülşen dokusu. Rehavetten kurtarır. Pek de şirin doğrusu. Bardaktır mihmandarı. Herkesin çeker canı. Yalnız bu kadar değil. Sohbetlerin mimarı. İnce bir gülüş gibi. İçe süzülüş gibi. Ülfete kapı açar. Kaldırır hep uzleti. Ankara,03. 09. 2007 İbrahim KİLİK

Etkilendiği Yazarlar:
Demlik Güzeli (Namı Diğer Çay)


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © İbrahim Kilik, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.