"Hayranlığı o dereceye vardı ki; yere düştü ve kendinden geçti." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
- “Elbette ki akıl, çünkü güzellik gelip geçicidir... Ya akıl, akıl öyle midir?.. Akıl insana her gün bir güzellik yaptırır!..” Toplum hayatında ve yakın çevremde gözlemlediğim yaklaşım ve gerçekler ise çok farklı oldu yıllar boyunca. Ben mi öyle bakıyordum, bana mı öyle görünüyordu bilemem ama, başarılı olana “gıpta” ile bakmak yerine, “haset” duyanlar rastladı hep bana. Sizde bakın lütfen çevrenize. Bırakın uzak akrabaları, ağabey ile kardeşin, baba ile oğlun ya da anneyle kızının ilişkilerine bile, ya kişisel “çıkar” veya “el gördülük” yaklaşımlar hakim olmuş. Sadece politikaya has zannedilen “iki yüzlülüğün”, toplumun en küçük çekirdeği olan ailelere kadar yansıdığını ve yazık ki zemin bulduğunu göreceksiniz.. “Sevgi” noksanlığının “saygısız”lığı beraberinde getirdiği gerçeği de göz önüne alındığında, varılması muhtemel olan noktanın tespiti de kolaylaşıyor. Nedeni ne olursa olsun, neticesi “huzursuzluk” ve “mutsuzluk” olan birliktelikler, zoraki gayretlerle devam ettirilmeye çalışılıyor. Etraf derseniz, onlar zaten, popüler kültürünün de etkisiyle “dedikodu”sunu yapacakları aile içi kavga, ayrılma, yeni birliktelik ve şiddetli bir biçimde “ihanet” haberleri peşindedir. Ya dostluklar?.. Dostluklar ve arkadaşlıklar da durum çok mu farklıdır?.. Hayır, hayır, asla farklı değil. Bilerek zarar vermeme, hatası ve sevabıyla olduğu gibi kabullenme ve elinden geldiğince yardımcı olabilme gibi yükümlülükleri beraberinde getiren dostluk ve arkadaşlık ilişkilerinin de karşılıklı “menfaat” a endeksli hale geldiği apaçık ortada. İşin bir tuhaf tarafı da, “çıkar” ve “menfaat” konusunda bu derece tecrübe sahibi olan bu toplum bireylerinin, ticaret konusunda pek başarılı olduğu söylenemez. Nedeni de çok açık ve nettir aslında. Çünkü, diğer tüm insani ilişkilerde olduğu gibi, eksik olan bir şeyler vardır... Eksik olansa elbette ki, “dürüst”lük” ve “samimiyet”ten başka bir şey değildir!.. Evet!.. Şimdi size sesleniyorum; “Güzellik nerde, akıl nerde?..” Doğru olanın farkına varabilmemiz için, bize bahşedilen koca bir ömrü hovardaca harcamamız mı gerekiyor? Ve diyorum ki; elimizdekilerin kıymetini anlamamız için, onları kaybetmemiz gerekmemeli!.. Böylesi bir “öğrenim” biçimi sizce de çok pahalı değil mi?.. Mümtaz Beğen
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mümtaz Beğen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |