..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir önyargıyı yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur. -Einstein
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İlişkiler > Deniz Erdal Kaya




21 Eylül 2010
Kalamayanımsın...  
Deniz Erdal Kaya
Sen gidiyorsun benden, hiç bilmeden veya bildiklerini bana söylemeden. Evet, sen gidiyorsun kalmaya gelmiş gibi göstererek, belki sende bilmiyorsun gidiyor olduğunu ama gidiyorsun. Zaman her şeyin ilacı gibi geliyor, kaybedilen zamanlarsa uzunluğu ölçüsünde acı veriyor. Sen kaybedilmiş zamanlarımızı alıp geliyorsun, bir daha kaybetmeyi göze alarak bana da “gidebilirsin” diyorsun...


:AIFG:
Sen gidiyorsun benden, hiç bilmeden veya bildiklerini bana söylemeden. Evet, sen gidiyorsun kalmaya gelmiş gibi göstererek, belki sende bilmiyorsun gidiyor olduğunu ama gidiyorsun. Zaman her şeyin ilacı gibi geliyor, kaybedilen zamanlarsa uzunluğu ölçüsünde acı veriyor. Sen kaybedilmiş zamanlarımızı alıp geliyorsun, bir daha kaybetmeyi göze alarak bana da “gidebilirsin” diyorsun. Ben gidersem sen kalabileceğini mi sanıyorsun? Sen gitmeye geliyorsun, benim kalmalarımı da engelleyerek, tekrar gidene kadar beni mahkûm ediyorsun. Dedim ya bunu bilmiyorsun belki ama olanların bundan ibaret olduğunu da bir türlü anlamak istemiyorsun…

Yeni gibi gözüken bir durum olsa da eskiden kalmadır senin bendeki gidiş dönüşlerin. İlk tanışmamız bile senin bir başkasına gidişinle alakalıydı. Her ne olursa olsun sen gitmeye gelmiştin ve ben seni uğurlamak zorundaydım. Sende itiraz etmeden gittin. Sonra yine geldin ve gitmemek için gelmiştin daha doğrusu öyle söylemiştin. Sonra yine gittin…

Nedenini asla bilmeyeceğim şekilde ben bir mola istasyonu olmuştum. Sen gidiyordun ben bomboş kalıyordum. Daha sonra alışıyordum yokluğuna. Başka insanlara, başka yaşamlara kapılarımı açıyor onlar için sunuyordum bütün hizmetlerimi. Gözümü yoldan çektiğim anda, seni beklemediğim, içeride yerleşmiş insanlarla uğraşmaya başladığım anda tekrar çıkıyor, kapılarımı zorlarcasına geliyordun. İçeriye kokun bir salındı mı, hiçbir kuvvet tutamıyordu içerdeki insanları. Hepsi gidiyordu, hepsi uzaklaştırılıyordu bir şekilde benim tarafımdan. Sonra bütün kapıları sana açılmış bekliyordum. Gelişinle beraber gitmiş olduğunu anlamıyordum. Sen beni bomboş bırakmayı mı seviyordun yoksa tamamen sana kalmış olmam mıydı cezbeden anlamıyorum hala… Ama sen gelişinle beraber gidiyordun. Beklemeden, geldiğinin tadını bile çıkartmama izin vermeden.

Şimdi uzak bir zamandan geldin geri. Üç yılım sensizlikle geçerken ve sensizliğe bu kadar alışmışken geldin. Yaptığım bütün kumdan kaleleri yıktın dalgalarınla. Bu sefer yıpranmıştı yürek kıvrımlarına kadar bütün ruhun. Biliyordum dinlenmeye gelmiştin yine ama öyle ihtiyacım vardı ki senin gibi adanabileceğim bir insana, ben bana geldiğini sanmaya devam ettim. Bu sefer güçlü durmaya devam ettim. Blöfsüz, restleşmelerimle karşıladım seni, gideceksen kalmaya gelmiş gibi yapmamanı istedim. Ama sen gitmeyeceğini benim gitmem gerektiğini söylemeye başladın. Anlamıştım o an ama salağı oynamak daha kolay, daha işime geliyordu. Bir ihtimal daha yaratıyordu çünkü. Cevapsız sorular bırakabiliyordu. Ne acıklı değil mi?
Olmayan bir şeye tutunarak ayağa kalmaya çabalarken gerçekten olmayan bir şeye elini uzattığını bilmek.

Olmayacak olanların hayalleriyle yaşanmış onca yıldan sonra olanlarla idare etmeyi, olmayan için bekleyebilmeyi öğrenmiştim.” bir gün belki” diyebiliyordum ancak. “bir gün” olmazsa üzülmeyebilecektim de. Çünkü “bir gün” için ancak “belki” diyebiliyordum. Şimdi senden sonra “bir gün asla” demesini de, buna inanmasını da öğrendim. Çünkü her geliş bir gidişe emanetti. Biri birini yanında taşıyordu. Hangisinin var olduğu önemli değildi. Çünkü peş peşe yaşanınca ne gelişlerin tadı ne de gidişlerin acısı oluyordu. Hep kendimi kandırdım “bir gün gelmek için gidecek misin” diye. Ama artık eminim sen hep “ gitmek için geliyordun” ya da “gidebilmek için”… Bense bu geliş gidişlerde ki ikmal noktan, dinlenme istasyonun, bekle salonun oluyordum.

“Ne vakit?” diye sordum kendi kendime, “ne zamana kadar bekleyebilirim?”. Eğer sen gelecek olsaydın bekleyebilirdim uzunca bir süre. Sen gitmemek üzere gelecek olsaydın bomboş bir yaşam feda edebilirdim sana. Ama sen “gitmelisin gidilecek bir yer bulduğunda” dediğinde seninde kalmayacağını öğrenmiş oldum. Şimdi giden yine sen olacaksın. Gideceksen de beklemeden, daha fazla çalmadan hayatımı, esir bırakmadan sensiz zamanı düşünmeye, gitmelisin... Kalacaksan…

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Yanınıda olsa da gitmiştir bazen
Gönderen: Müşerref ÖZDAŞ / , Türkiye
22 Eylül 2010
Güzeldi sevgili Deniz. dün dinlediğin bir şiir videodaki sözlerin bir kısmı şöyle idi.Okuyunca yazımı ilk anda o geldi aklıma: Siz hiç gideceğinden emin olduğunuz birini sevdiniz mi? Sadece sevdiğiniz için yanınızda olmasını istemenin haksızlık olacağını, sizin kadar olmasa da onun yüreğinde yeriniz olduğuna inandığınız bir adamı sevmenin ne kadar zor olduğunu bilir misiniz? Gidecek bir adamı seviyorum Ne bana ne başkasına ait olan Bir çınar gibi yalnız yaşayan Özgürlüğünü eline kelepçe etmemiş bir adamı seviyorum... Her düşündüğümde kalbimi sızlatıyor sevgim... Sevgiler, başarılar...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sen Gidince Anladım...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bimeyene Dair... [Şiir]
Piraye [Öykü]
Piraye (3. Bölüm) [Öykü]
Piraye (2. Bölüm) [Öykü]
Bir Günü Yaşamak, Yaşlanmak... [Eleştiri]


Deniz Erdal Kaya kimdir?

Düşünebilen herkesten farklı değilim aslında… Herkesin kendince yaşadıklarını ben de biraz eksiği, çokça fazlasıyla yaşıyorum, bu ülkenin, ülke benzeri İstanbul'unda. Yaşarken her an bir başka öykü, ya da roman konusu olabilecek olayla karşılaşabiliyoruz bu karmaşada… Ben de bu yaşam öykülerini biraz eksiği, biraz fazlasıyla sunmak için buradayım. Eğitim sürecimin karmaşıklığı ve anılarla ardımda bıraktığım şehirlerin öyküleri bekliyor. Bekleyenlere ekleniyor, bu ülkedeki hemen her yaşamda az-çok yer bulabilen şizofren ve yaşanmamış hayallerim. Bütün olarak duygularının yoğunlaşması ve algısal empatisinin aşırı gelişmesiyle yaşamı zindana dönen, genç bir ihtiyar söz konusu… Hepsi bu kadar mı? Elbette hayır. Dahası, öykülerimde sizlere sunulmak üzere gizli…


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Deniz Erdal Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.