Gerçeğin dili çok yalın. -Euripides |
|
||||||||||
|
Daha hayatın anlamını bilmediğim çağlardaydım. Aşk denilen duygunun ne ifade ettiğinden habersizdim. Sekiz mi? dokuz mu? yaşında idim onu bilem zar zor anımsıyorum. Her çocuk gibi bende birisini çok sevmiştim. O çağlarda onu seviyor olabilmek benim için gurur kaynağı olarak yetiyordu. Beraberdik her gün, oyunlar oynardık, hatta bazen o suç işlediğinde ona kızmasınlar diye suçu üstüme alırdım. Bir defasında bizim evde idik ve oyun oynuyorduk benim elimde balon vardı onun elinde plastik bir top, bana dedi ki, sen balonu tut ben topla balona vuracağım, tamam dedim. Attı ama ben balonu çekiverdim top cama değdi ve kırıldı. Babam geldi kim yaptı dedi. Ben yaptım dedim. Azarı ben işittim ama güzel bir şey yapmıştım, sevdiğimi kurtarmıştım. Geldi öptü beni çok mutlu oldum. Her güzel şey gibi buda kısa sürdü. Gitti başka bir şehre -Ankara’ya-.çok ağladım arkasından. Her akşam evden çıktım, bir arkadaşım vardı ismet, onunla kaldırımın kenarına oturup ağlardık. Onun da bir sevdiği vardı ikimizde aynı dertteydik. Onunla beraber ağlardık. Her gün sevdiğimin gelmesini beklerdim. Ama neden hiç gelmezdi. Her akşam kaldırımda, her gece yorganımın içinde ona ağlardım. Kimseye hiç sezdirmezdim ne annem ne babam ne de bir başkası görmedi ağladığımı. İnsanların bilmesinden de korkardım. Sanki o gelirse geri, cennete gidecektim. O kadar çok özlüyordum ki bazen kahvaltı yaparken aklıma geliyordu, dayanamayıp ağlıyordum ve annemlere gözüme toz kaçtı diyordum inanmadıklarını biliyordum ama yinede öyle diyordum işte. Bir gün okuldan geliyordum, bizim evin penceresinde onu gördüm inanamadım tekrar baktım evet oydu. İlk aşkım bizim evdeydi. Gördüğüm andan ona sarılana kadar ne kadar çok şey hissettiğimi anlatabilmem mümkün değil, hayat daha güzel olacaktı, artık ağlamayacaktım, beraber oyunlar oynayacaktık. Aklımdan neler neler geçiyordu. Koşarak vardım kucakladı öptü beni. Bana hediyeler getirmişti onları gösterdi bana. Hayatta alacağım ilk hediyelerdi bunlar ve bu hediyeleri bana veren hayatta en çok sevdiğim insandı. Benim çocukluğumda uçlu kurşunkalemler yoktu onlardan getirmişti, satrancın ne olduğunu bilmiyordum birde satranç getirmişti. Daha sonraları da ne olduğunu bilmediğim şeyleri hep o hediye etti bana, ilk walkman’ı o hediye etti bana, ilk okuduğum roman o’nun hediye ettiğidir. Çocukluk aşkım, Ankara’dan gelmişti, bana hediyeler getirmişti, ABİM’di. Aradan 27 sene geçti ve o halen aynı şehirde ve ben halen arada kaldırıma oturur ağlarım. Ama artık yalnız ağlıyorum ismette yok. Hem de bu defa o kadar saklıyorum ki benim bile haberim olmuyor. Hiç kimseyi, seni sevdiğim gibi sevmedim ABİ, hiç kimseden senden korktuğum kadar korkmadım ABİ, hiç kimseyi yanında iken bu kadar özlemedim ABİM.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Halil Bıçakçı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |