..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýnsandaki gerçek güzelliði ancak yaþlandýkça görebilirsiniz. -Anouk Aimee
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > Halil Býçakçý




19 Eylül 2010
Hayatýn En Güzel Dersi (Bir Köpekten)  
2012 yýlýnýn en çok satan kitabýndan bir kesit. dondurma tadýnda...

Halil Býçakçý


Yaðmur duasýna çýkmak isteyen köylüler toplanmýþlar ve duasýnýn çok tesirli olduðuna inandýklarý bir imamýn yanýna gitmiþler. “Kuraklýk bizi çok sarstý yaðmur duasýna çýkalým, rahmete çok ihtiyacýmýz var, senden baþkasý derdimize deva olamaz” demiþler. Ýmam demiþ ki; “hakikaten yaðmur yaðdýrabileceðime inanýyor musunuz?” “Evet” demiþ köylüler. “O zaman nerde þemsiyeleriniz” demiþ imam. Mercan’ýn ne anlatmak istediðini anlamýþtý Yiðit, ceketinin cebinden alyanslarý çýkarttý, iþte bendeki emanetlerin bunlardý dedi. Mercandan bir hareket beklemeden elini tuttu ve “gülden bezenmiþ bir ömür vaat etsem, yinede layýk deðildir bu sana” dedi. “Bendeki emanetin bir göstergesidir sadece alyans, ben bu alyansla birlikte aslýnda, sana hayatýmý feda ediyorum.” Mercan ne diyeceðini bilemedi, gözleri dolmuþtu. Durdu yiðide baktý dudaklarýný ýsýrdý ve kollarýný açtý yiðidi tüm gücüyle sardý.


:AFDG:
Yiðit anlamýþtý mercanla vuslat mutlaka gerçekleþmeli idi aksi durumda hayat çok zor olacaktý. Müsaade istedi ve ayrýldý mercan. Annesini ziyaret etmesi gerekli idi annesi de yiðidin durumuna çok üzülmüþtü. Neden kendisini bu kadar yýpratýyordu bunu anlamak da çok güçtü.

Gitti annesinin yanýna, yýpratýcý bir gün geçirmiþti. Müsaade aldý ve istirahata çekildi mercan.

------0-----

Yiðit artýk bu iþi sonlandýrmasý gerektiðini biliyordu. Bu aþk böyle devam edemeyecekti. Ama nasýl olacaktý, nasýl cesaret bulacaktý da yüreðini mercana açabilecekti. Ýþin içinden bir türlü çýkamýyordu. Ama ne olursa olsun bu iþ yarýna mutlaka bitmeli diye düþündü bir þekilde olmalý idi iþte. Yiðit bu düþüncelerde iken telefonu çaldý arayan ahu hanýmdý. Yarýna davet ediyordu yiðidi. Akþam için sözleþtiler. Ki bu durum belki de ilan-ý aþk için iyi bir fýrsat olacaktý.

Her gece kâbus gibi geçmek zorunda deðildi ya. Bu gece çok rahat ve deliksiz bir uykuyla güne merhaba dedi, güneþle beraber uyandý yiðit. Ne zaman kendisi ile konuþmak istese, yalnýz kalmak istese arabasýna biner, coþku dolu müzik eþliðinde giderdi arabanýn rotasý nereyi gösterirse, bilinçsizce giderdi. Bugün de öyle yaptý ve bir gölet kenarýna vardý.

     Çözmesi gereken çok zor ve çok önemli ve çok güzel bir problemi vardý. Bir türlü iþin içinden çýkamýyordu. Aslýnda dersini almýþtý ama sevgisi o kadar büyüktü ki. Tamamen onu kaybederim korkusu elini kolunu baðlýyordu.

     Sevdiðimi söylersem, iki alternatifim var; ya reddeder, ya da kabul eder. Ama reddettiðinde daha bir daha görememe korkusu da vardý sadece reddedilmek olsa çoktan razý idi bu duruma ya tamamen benden kaçarsa diyordu. Hiç göremezsem hiç sesini duyamazsam nice olur halim diye korkuyordu.

     O sýrada bir hareketlilik dikkatini çekti, kafasýný kaldýrýp baktýðýnda, susuzluktan kýrýlmakta olan bir köpeðin gölete gelip gittiðini gördü. Köpek çok susamýþ. Su içmek için suya yaklaþtýðýnda tam su içecekken sudaki yansýmasýný görüyor korkuyor ve kaçýyordu tekrar geliyor köpek tekrar su içmek için suya yaklaþýyor, suda yansýmasýný tekrar görüyor, korkuyor ve geri kaçýyordu. Defalarca köpek su içmeye çalýþtý ama hep ayný yansýma karþýsýndaydý. Çok susamýþ olmasýna raðmen su içemeden geri kaçmaktaydý. Sonunda susuzluða dayanamayan köpek kendisini suyun içerisine attý, suyun içerisinde iken kendi yansýmasýný göremediði için suyu içti ve amacýna ulaþtý.

     Köpek iyi bir ders vermiþti Yiðit’e; “Ýsteðime kavuþmamda ki en büyük engel kendi içimde büyüttüðüm korkudur. Bu korkuyu aþarsam amacýma ulaþabilirim” diye düþündü yiðit.

     Ani bir hareketle kafasýnda þimþek çakmýþ gibi yerinden fýrladý yiðit ve köpeðe þöyle seslendi: “Saðol hayatýmdaki en önemli ve en güzel dersi sen verdin bana”


Akþam için hazýrlýklarýný yapmaya baþladý yiðit. Önce bir çiçekçiye uðradý. Sonra bir çiçekçiye daha ve sonra bir çiçekçiye daha ve sonra bir çiçekçiye daha tam 4 koli tam 400 adet gül aldý Yiðit, Mercan’a. Ve sonra bir sarrafa uðradý, bir çift alyans aldý. Ve sonrasýnda Ahu hanýmý aradý. Yardýma ihtiyacý olduðunu söyledi. Mercan mesaide iken bu güllerin Mercan’ýn evine býrakýlmasý gerekli idi. Ahu haným o kadar çok gülü görünce þaþýrdý, oðlum bu güllerin sebebi nedir ne için bu kadar gül diye sormadan edemedi. Bugün 4 Temmuz dedi Yiðit, yani Mercan’ýn doðum günü. Bu kadar çok gül senin için bu kadar önemlimi diye sormadan edemedi Ahu Haným. Sessiz ve kýsýk bir sesle önemli diyebildi zoraki. Ahu haným durumu anlamýþtý bu güller aþk kokuyordu. Yiðit de Ahu hanýmýn bu aþkýn farkýna vardýðýný anlamýþtý. Ama bir türlü Mercan anlamadý diye hayýflandý içten içe. Ahu haným fazla mahcup etmemek için daha fazla konunun üstünde durmadý, ama sevinmiþti bu duruma bunu da belli etmedi. Ve beraber gittiler mercanýn evine ve ev gül bahçesine dönüþtürüldü, Ahu hanýma fark ettirmeden birkaç yere not býraktý yiðit. Farkýnda olmamak zordu ama Ahu Haným farkýnda deðil rolü yapmayý iyi becermiþti.

------0-------

Mercan çalýþtýðý hastaneden çýktý. Bugün doðum günü idi elbet bir hazýrlýk vardýr diye düþünüyordu, hiç yoksa melek annesi güzel bir þeyler hazýrlamýþtýr diye düþünüyordu. Eve vardýðý sýrada Yiðit’in de evde olduðunu gördü. Doðum günü ya, bundan dolayý annem davet etmiþtir diye düþündü. Oturdular sohbet ettiler, yemek yediler vakit ilerlemiþti.

Ve sýra doðum gününü kutlamaya gelmiþti. Ahu haným kýzýnýn bu mutlu gününü elbet boþ geçmeyecekti. Doðum günü pastasý geldi kesildi ve yendi. Ahu haným hediyesini takdim etti. Yiðit ise hediyesiz kuru bir mutlu yýllar dileðindi bulundu. Önemli olan hatýrlanmaktý zaten hediye olmasa da olurdu. Ve ahu haným ikramlara devam ediyordu ve dondurma geldi. Mercan çok severdi dondurmayý. Yiðit de çok severdi ama yemezdi. Mercan can alýcý soruyu sordu:
“Hem çok sevip hem de yememek ne demek oluyor? Ya yiyeceksin ya da yememe sebebini bize açýklayacaksýn?” diyerek emir vaki yaptý.

Yiðit oturduðu yerden kalktý pencereye doðru yöneldi, dýþarýda akan trafiðe baktý önce, sonra gökyüzüne daldý gitti yiðit neden sonra nemli gözlerle mercana baktý;

“hakikaten bunun sebebini merak ediyor musun?” diye sordu.
“hemde çok” dedi mercan.

Sýký dur o zaman dedi yiðit ve anlatmaya baþladý:

“yýllar önceydi, tam 20 sene önce.”

“En güzel kýyafetlerimizi giydirmiþti annem, bana ve ablama.”

“Þimdi babanýz gelir, acele edin çocuklar ayakkabýlarýnýzý giyin” diye seslendi annem.

“Tamam, anne biz hazýrýz” dedik.

“O sýrada babamýn doðum günü hediyesi olarak aldýðý en çok sevdiðim oyuncaðým küçük maket uçaðým ile oynamakla meþguldüm, havada kavisler çiziyordum yaþarmýþ gibi.”

“Ýniyoruz çocuklar babanýz geldi.” diye seslendi annem.

“babamýn geldiðini duyunca koþarak indim merdivenleri. Babam kucaklarýný açmýþ beni bekliyordu. Koþtum ve atladým kucaðýna.”

Sanki o aný yaþýyormuþ gibi anlatýyordu yiðit. Her baba tabirini kullandýðýnda dudaklarýný ýsýrýyordu.

“Benim uçaðým senin arabaný geçer deðimli baba” dedim.

“Geçer oðlum geçer, ama bende uçak alýrsam görürsün sen” dedi ve burnuma dokundu.

“uzun bir yolculuða çýktýðýmýz belli idi babam arabayý çok hýzlý kullanýyordu. Geç kaldýk diyordu.”

“Ýlk defa deniz görüyordum. Bu denizin sahibi ne kadar zengin diye düþündüm. Benim babam dan da zengindir. Babam, geç kalmýþlýðýn telaþý ile gaza biraz daha fazla asýlýyordu. Bundan büyük keyif alýyordum.”

“Þu arabayý da geç baba diye baðýrýyordum. Ve babam da geçiyordu bir bir arabalarý.”

“Vardýðýmýz sýrada düðün çoktan baþlamýþtý. Bizim varmamýz ile ayaða kalktý pek çok insan, babamdan korkuyorlar diye düþündüm. 3 çocuk ayný anda sünnet oluyordu ve bu sünnet düðünün masraflarý babam tarafýndan karþýlanýyordu.”

“Annem, sende sünnet olacaksýn bir gün bu çocuklar gibi seninde elbisen olacak dedi. Çok sevindiðimi hatýrlýyorum bu duruma ve kalktým annemi öptüm.” dedi.
Ve duraksadý yiðit. Gözyaþlarýna engel olamýyordu. Dudaklarý ýsýrmaktan kýpkýrmýzýydý. Ve titreyen sesi ile anlatmaya devam etti.
“Hemen alalým mý anne kýyafetleri” dedim.

“Eve gidince babana deriz baban alýr oðlum”

“Bunla mutlu olmuþtum. Sünnet olan çocuklara hediyeler verdik. Ve düðün bitti. Çocuklarýn anne ve babalarý dualar ve teþekkürlerle uðurladýlar bizi. Geri dönüþ baþlamýþtý.”

“Babam yine acele ile arabayý kullanýyordu annem ön koltukta, ben ablam ile arka koltuktaydýk. Elimdeki uçak ile arabanýn içinde oynuyordum ve babamý geçtiðimi düþünüyordum.”
“sen beni geçemezsin baba bu uçak çok hýzlý dedim.”

“Tabiî ki geçemem ben seni oðlum ama bende uçak alacaðým sizi havada uçuracaðým o zamanda sen de beni geçemeyeceksin.”

“Baba dondurma alýr mýsýn?”

“Tamam, alýrým oðlum ama biraz beklemen gerekli”

“Tamam, baba beklerim dedim, ama bir müddet sonra yolculuðun sýkýntýsýna dayanamamýþ uyuya kalmýþtým.”

“Güümm diye kulaklarý saðýr eden bir ses geldi, korkarak gözlerimi açtýðýmda arabanýn havada uçtuðunu gördüm. O küçücük zaman diliminde, babam doðru söylüyormuþ uçuyoruz diye düþündüm.”

---------------0------------------

     “kendime geldiðimde her yer kapkaranlýktý ve büyük acýlar duyuyordum.”

“anne çok acýyor dedim, kolumu tutarak. Ama kolumu göremiyordum. Daha doðrusu hiç bir þey göremiyordum.”

“Neren acýyor yavrum dedi yumuþak ve titrek bir ses.”

“Kolum babaanne” dedim. Babaannem hiç yanýmýzdan ayrýlmazdý ve ben bu sesi çok iyi tanýrdým.

“Hemþire ablalar þimdi gelirler aðrýný dindirirler yavrum” dedi babaannem.

     “Neden bir þey görmüyorum babaanne”

     “Ýçerisi karanlýk yavrum”

     “Iþýðý açsana babaanne”

     Babaannemin, aðladýðýný hissediyordum. Ne desindi þimdi. Senin gözlerin görmüyor demek 5 yaþýndaki bir çocuða nasýl anlatýlabilirdi.

“Açacaðým yavrum biraz bekle” dedi.

“Babaanne, babam nerde?”

“Babanýn biraz iþi varmýþ oðlum annenle beraber gittiler.”

“Ara hemen gelsinler babaanne” dedim.

“Babam gelsin hýzlýca gelsin babaanne, babam arabayý uçurarak sürüyor babaanne hemen gelir ararsan.”

“Tamam, oðlum birazdan arayacaðým Nihat seni istiyor babasý hemen gel diyeceðim, aðlama sen tamam mý?”

“Tamam” dedim aðlayarak.
“Gelirken bana dondurma getirmeyi de unutmasýn babaanne”

“Tamam, yavrum söylerim sana dondurma da alýr.”

“Çok korkuyordum her yer karanlýktý ve yanýmdan hiç ayrýlmayan annem yoktu neden onun sesi hiç gelmiyordu.”

Ve sorular devam etti. “Ayþegül de mi gitti babaanne?”

“Evet, yavrum Ayþegül ablanda gitti annenlerle beraber,”

“ Babaanne ýþýðý neden hala yakmadýn ben hiçbir þey göremiyorum.”

“yakacaðým yavrum bekle biraz”

“Babaanne babam nerde kaldý.”

“birazdan gelecek oðlum”

“Ben annemi istiyorum”

Dilekler ve istekler bitmiyordu ve de hiç bitmeyecekti. Babaannem çaresizdi, sorularýn arkasýný kesmiyordum.

“babaanne, babam nerde”

Sorular yerini uzun aðlamalara býrakmýþtý, “baba, baba” diyerek hýçkýrýklarda boðuluyordum. Arada “çok aðrýyor” iniltisi takip ediyordu.


Cenab-ý hak yalnýz kalmamý daha uygun bulmuþtu. Bundan sonraki hayatýmda bana koruyucu melek olma görevi babaanneme býrakýlmýþtý.

Daha doðrusu ben öyle sanmýþtým. Tabiî ki sonradan bir de ahu teyze çýktý. Ve iþte ben o gün bugündür ne zaman dondurma görsem hep babamý hayal ederim sanki ondan baþkasý dondurma ikram etmesinin bana yasak olduðunu düþünürüm. ve emin olunuz ki bir gün babam dondurma ikram edene kadar dondurma yemeyeceðim.

Gözyaþlarý içinde dinliyordu mercanda annesi ahu hanýmda, yiðidin hikâyesini. Yumruðunu sýktý yiðit yýldýzlara bakarak, nerdesin babam dedi nerdesin, sensizlik ne kadar zor, babam ne kadar zor.

Odaya sessizlik konuk olmuþtu ve pek de gideceðe benzemiyordu. Gözyaþlarý ve de sessizlik bir arada idi ki. Bu sessizliði ahu haným bozdu.
“ben bu hikâyeyi iyi biliyorum yavrum”
Mercan da Yiðit þaþýrmýþ bir þekilde Ahu hanýma baktýlar, ve anlaþmýþ gibi ikisi de ayný soruyu sordular.
“Nerden biliyorsun?”

O da ayný cümle ile lafa baþladý.

“Yýllar önceydi, tam 20 sene önce.”

Denize uçmuþ bir arabadan çýkartýlan 2 si çocuk, 4 yaralý getirmiþlerdi çalýþtýðým hastaneye. Çok mücadele ettik ama anne ile küçük kýz çocuðunun hayatýný kurtaramadýk. Aslan bey ve oðlu Nihat ise yaþam mücadelesi veriyordu. Aslan bey ile ben ilgileniyordum. Aslan bey’in ailesi bir bir göç ediyordu rahman’a, bu haberleri vermek hiç de kolay olmuyordu benim için. Aslan bey oðlum diyor baþka bir þey demiyordu, oðlum nasýl? Ne olur onu yaþatýn. Gerekirse benim tüm uzuvlarýmý alýn ona verin ama o yaþasýn diyordu. Yürek dayanýr hal deðildi yaþadýðý aslan beyin. Hayat arkadaþýný kaybetmiþti, biricik kýzý Ayþegül’ü kaybetmiþti, þimdi de sýrada oðlu Nihat vardý. Aslan bey’e söz vermiþtim, eðer bana bir þey olur oðlum yaþarsa ona sahip çýkacaksýn, kendi evladýndan farklý görmeyeceksin demiþti bana. Tamam dedim. Siz yormayýnýz kendinizi oðlunuza bütün gücümle sahip çýkacaðým. Aslan bey de rahmana yürüdü aileden sadece Nihat kalmýþtý. Babanýn sözlerinden çok kimsesiz kalan çocuða yaþlý bir kadýnýn sahip çýkmak istemesi ki bu kadýn aslan beyin annesi idi yani babaannendi yiðit. Bir ay kadar hastane de kaldýnýz ve bu sýrada babaanne çok gözyaþý döküyordu. Anne kýz gibi olmuþtuk babaannen ile. Ve sonrasýnda hiç ayrýlmadýk, Nihat nerde ben orada idim tamamen iyileþmesi defalarca ameliyat olmasý, okul hayatý her dönemecinde olmak için elimden gelen her þeyi yaptým. o kadar benimsemiþim ki evladýmdan farký yoktu. Bundan dolayý biz 20 yýldýr hep ayný mahallede otururuz.

Gözyaþlarý içerisinde dinliyordu yiðit anlatýlanlarý.

     Yýllardýr sizin hep ayný okullarda okumanýzýn ve ayný þehirde olmanýzýn asýl sebebi benim yiðitten vazgeçemememdir. Çünkü aslan beye söz verdim ve arada giderim mezarlýða Aslan Bey’e ve annen Handan Haným’a oðullarý ile ayrýntýlarý anlatýrým.

Diðer bir ayrýntý ise, Nihat’ýn yalnýz baþýna hayata yiðitçe kafa tutmasýndan dolayý isminin yiðit olarak deðiþtirilmesidir. Ama asýl sebebini babaanneden baþka bilen yok, çünkü bu ismin yiðit olarak deðiþmesini babaannen istemiþti.

Yiðit çok þaþýrmýþtý. O zamanki bana bakan hemþire sen miydin ahu teyze dedi. Evet, bendim oðlum dedi ve geldi kucakladý yiðidi. Bende yýllardýr o hemþireyi arýyordum neden gizledin bunca sene? Konuþamadý ahu haným bir cevap veremedi hýçkýrýklar boðazýnda düðümleniyordu. Yiðit daha fazla anlatmasýný istermiþ gibi ahu hanýmýn gözlerine bakýyordu. Bana babamý anlat diyordu hüzün dolu yaþlý gözler. Ama konuþmaya mecal kalmamýþtý.

Þimdi her þey daha net görülüyordu.

--------0-------

Unutulamaz bir doðum günü geçirmiþti mercan ya da günün bittiðini sanýyordu. Yiðide olan aþký bir kat daha artmýþtý. Yiðidi kucaklamak, üzülme, aðlama demek istiyordu. Ama ortam þuan onu sarmam için uygun deðil diye düþündü. Ardýndan ne zaman uygun oldu ki? diye sordu kendi kendisine. Kalktý, yiðide yaklaþtý, gözyaþlarýný sildi, lütfen aðlama dedi. Yiðit kafasýný kaldýrdý, mercan gözlere baktý. Aðlama diyen de aðlýyordu. Ýçinden geçen duyguya daha fazla engel olamadý Mercan ve Yiðidin boynuna sarýldý. Beni baþka hiçbir þey teselli edemez senden baþka Mercan dedi ve bir defa daha sardý Mercan’ý, Yiðit. Doyasýya kucakladý sevdiðini, doyasýya aðladý, belki yýllardýr ilk defa böyle rahatça aðlayabiliyordu Yiðit. Bastýrýlmýþ duygular bir anda ortaya çýkmýþ gibiydi.

Sebebi bilinmez bir mahcup hale bürünmüþtü, sanki bir suç iþlemiþ çocuk gibiydi Yiðit. Ziyareti fazla uzattýðýný düþündü ve müsaade istedi. Doðum gününü mahvettim beni affet dedi ve müsaade istedi.

Anne ile kýzý yalnýz býraktý. Günün bir de ikinci raundu vardý. Kendine gelmek için kaldýrýmlara býraktý kendisini þuursuzca adýmlarla ilerliyordu.

Ahu haným, kýzýna doðum günün apayrý bir önemi olduðunu anlattý, Mercan’a. “Senin doðduðun gün benim için hayatta en anlamlý gündü, o gün, gün deðil, bir güldü” dedi. Ancak mercan annesini dinleyebilecek psikolojide deðildi, o halen yiðidi ve ailesini düþünüyordu. Ve mercanda istirahata çekilmek üzere evinin yolunu tuttu.

Ruhen ve bedenen kendisini çok yorgun hissediyordu. Bir an önce eve varmak, duþ alýp, uyumak istiyordu. Çantasýndan evin anahtarýný çýkartýrken halen yiðidin hikâyesinin tesirindeydi. Anahtarý tam kilide sokacakken kapýnýn üzerindeki gülü fark etti.
“hoþ geldin prenses” yazýlýydý küçük bir notta. Zoraki bir tebessümle “hoþ bulduk annem, güzel annem” diye iç geçirdi.
Beni mutlu etmek için ne yapacaðýný þaþýrýyor diye düþündü, gülü kokladý çýkartmadý kapýdan ve anahtarý çevirdi. Bir an için yanlýþ eve mi geldim diye düþündü. Bu kadar gül, gül bahçesinde bile olamazdý, bu kadar güzel bir koku bundan önce hiç duymuþ muydu acaba. Ne yapacaðýný nasýl mutlu olacaðýný bilemiyordu. Hemen telefona koþtu, annesini aramalý, dünyanýn en güzel sevgi sözcüklerini sarf etmeli idi. zemin gülle kaplý idi, duvarlardan gül sarkýyordu, perdelerde gül vardý. Salonun tamamý gülle donatýlmýþtý. Telefonu almak için odasýna girecekti ki odasýnýn kapýsýndaki yazýyý fark etti. “güller bile senin güzelliðine benzeyemez.” bir defa daha annem dedi. Beni gülden daha güzel diye seven annem. Odasýnýn kapýsýný bu duygular eþliðinde araladý, odasýnýn da salondan pek farký yoktu, tek farký, farklý renklerde güllerin olmasýydý; nerde her renkten güller vardý; kýrmýzý, beyaz, sarý, mavi, mor, yeþilimtýrak hiçbir gül bahçesinde ben böyle bir þey görmedim diye düþündü. Sanki güller zeminin içinden fýþkýrýyordu. Gülleri tepelemeden telefona ulaþmak pek de kolay deðildi. Hem görüntüyü bozmak istemiyordu, hem de birkaç gülü kenara ittirmeden yürümesi mümkün deðildi. Ýkinci alternatifi yaparak telefona ulaþtý mercan. Telefonu eline aldý annesinin numarasýný çevirecekti ki; telefonun yanýnda yazýlý bir kâðýt gördü. “bende bir emanetin var almak ister misin?” notu eline aldý tekrar okudu. Bulmacanýn içine düþmüþ gibi hissetti kendisini ve annesini aramaktan vazgeçti. Daha sonra ararým diye düþündü. Rüya da gibi hissediyordu kendisini, bu ne güzel bir andý, annesinin yanýnda iken yorucu bir günü bitirdiðini düþünüyordu, bir doðum günü daha böyle geçti diyordu ki meðer daha gün bitmemiþ. Bakalým daha neler çýkacak diye evi gezmeye baþladý, telefonun yanýndaki notu tekrar okudu;” bende bir emanetin var almak ister misin?” güzel bir oyunun içinde olduðunu düþündü.
Çalýþma odasýna yöneldi, yine kapýnýn üzerinde bir not; ”doðum günün kutlu, ömrün gül kokulu olsun” mutluluðunu tarif edebilecek kelime yoktu, bir doðum günü ancak bu kadar güzel kutlanabilirdi, kapýyý araladý hafiften; yine yerlerde güller, ancak bu defa bir farklýlýk vardý. Her bir gül, bir beyaz kâðýt üzerine býrakýlmýþtý. Eðildi ve kâðýdýn birisini aldý, bu bir mektuptu, “prensesim” diye baþlýyordu. Bir kâðýt daha aldý eline onda da “sevdiðim” diye baþlayan baþka bir mektup vardý. Diðer birisini, birisini daha aldý eline, ayný þekilde bunlar aþk mektuplarý idi. Yiðit, bu mektuplar yiðidin yazdýðý mektuplar meðer bu mektuplarý bana yazmýþ diye düþündü. az önce yiðidin anlattýklarýndan dolayý acý dan aðlayan mercan, þimdi mutluluktan aðlýyordu. kýþ ile yazý, gece ile gündüzü ayný anda yaþýyordu.

Annesini aramaktan vazgeçti, yiðidi aradý. Teþekkür ettiðini, çok mutlu olduðunu söyledi. “sende bir emanetim varmýþ alabilir miyim” dedi. “getireyim” dedi Yiðit.

Birkaç dakika sonra kapý çaldý emaneti teslim etmek üzere oradaydý Yiðit. Hiç bu kadar mutlu olduðunu hatýrlamýyordu Mercan ve hiç bu kadar heyecanlanmamýþtý Yiðit. Bu doðum günü kutlamasýndan dolayý teþekkür etti mercan. Yiðidi kucaklamamak için kendisini sýkýyordu. “emanetimi alayým.” dedi.

“Gözü mercan, gönlü mercan
     Diþi mercan, dili mercan
     Sensize haram bu can
     Benimle evlenir misin mercan“ dedi yiðit.

     Konuþmadý mercan, konuþamadý. Sadece evet dermiþ gibi kafasýný salladý. Dokunsan aðlayacak kývamýnda yiðidi izliyordu. Bu anýn zevkini biraz daha fazla çýkartmak ister gibi idi mercan.

          
     “Sana olumlu cevap vereceðime inanýyor musun” dedi.

     “Bütün benliðimle” dedi yiðit.

     Tebessüm etti mercan, iþi aðýrdan almak istermiþ gibi. “Öylemi” dedi. Ve devam etti anlatmaya Mercan.

     Yaðmur duasýna çýkmak isteyen köylüler toplanmýþlar ve duasýnýn çok tesirli olduðuna inandýklarý bir imamýn yanýna gitmiþler.
     
     “Kuraklýk bizi çok sarstý yaðmur duasýna çýkalým, rahmete çok ihtiyacýmýz var, senden baþkasý derdimize deva olamaz” demiþler.
     
     Ýmam demiþ ki; “hakikaten yaðmur yaðdýrabileceðime inanýyor musunuz?”

     “Evet” demiþ köylüler.

     “O zaman nerde þemsiyeleriniz” demiþ imam.

     Mercan’ýn ne anlatmak istediðini anlamýþtý Yiðit, ceketinin cebinden alyanslarý çýkarttý, iþte bendeki emanetlerin bunlardý dedi. Mercandan bir hareket beklemeden elini tuttu ve “gülden bezenmiþ bir ömür vaat etsem, yinede layýk deðildir bu sana” dedi. “Bendeki emanetin bir göstergesidir sadece alyans, ben bu alyansla birlikte aslýnda, sana hayatýmý feda ediyorum.”

     Mercan ne diyeceðini bilemedi, gözleri dolmuþtu. Durdu yiðide baktý dudaklarýný ýsýrdý ve kollarýný açtý yiðidi tüm gücüyle sardý.







.Eleþtiriler & Yorumlar

:: yüreðine saðlýk
Gönderen: birsen ulaþ / , Türkiye
22 Eylül 2010
müthiþ bir yazý çok beðendim. diðer yazýlarýnýzý bekliyorum




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýhtimal - Siz

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Hesaplaþma [Þiir]
Rengisu [Þiir]
Ölüm - Düðünüm (Þiir de Yazdýran da Çok Güzel) [Þiir]
Sevgiliye Mektup [Deneme]
Gül Kokulu'ya (Sevgiliye) [Deneme]
Altýndan Kamyon Tekeri Olmaz [Deneme]
Gülden Güzele [Deneme]
Ýlk Aþk [Deneme]
Sevgiliye... Sev Diye... [Deneme]
Sevdiðim [Deneme]


Halil Býçakçý kimdir?

býçak gibi kesemem ama biley taþý gibi býçak bileylerim. . . bu zamandaki ben ve seni yaþar ve yazarým aþka ve hayata dair. . . kiþisel geliþimin bir adým ötesine merhaba diyorum, hayatýn perde arkasýndaki sýrlarla baþarýya koþuyoruz beraberce. . .

Etkilendiði Yazarlar:
victor hugo, halil ata býçakçý ve ben


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Halil Býçakçý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.