Paranız varsa toprak alın. Artık üretmiyorlar. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
‘Bundan çok uzun zaman önce unutuş şehri diye bir şehir varmış. Bu şehir adını ortasından geçen unutuş nehrinden almış. Bu nehre giren insanlar, nehre her girişlerinde geçmişte yaşadığı acıları unuturlarmış ve yalnızca güzellikleri hatırlarmış. Nehir bunlarla da kalmazmış, insanların istediği kaderi onlara bağışlarmış. İnsanlar nehre girecekleri zamanı boğulmaktan korkmadıkları zaman seçmelilermiş, böylece en yüce güzellikler ve sonsuz hayat onlara bahşedilirmiş. Boğulmaktan korkanlar ise insanlıklarından olur, sonsuzluğun sahte bir görünüşünü yaşarmış. Boğulmaktan korkmayanlar ise gerçek sonsuzluğa yol alırmış, gerçek yaşamın en derinlerine... yani bizim deyimimizle cennete… Bunu çok çeşitli şekillerde yorumlayanlar oluyormuş, ama genel olarak boğulmaktan korkmayanların boğulmadığı düşüncesi hakimmiş… İçlerinden yalnız birkaçı farklı düşünüyormuş. Bunlar içinde de kendisinden en emin olan bir tanesi varmış, Lethe isminde bir genç. Düşüncesini hiç kimseye anlatmamış ve bir gün ansızın meraklı bakışlar altında nehre girivermiş. Onu bir daha gören olmamış. Şehir halkı onun da diğerleri gibi korktuğundan boğulduğunu düşünmüş… Lethe suya girer girmez sonsuz ışık demeti gözlerini kamaştırmış, suyun içerisinde nefes alabildiğini hissetmiş… Akıntı onu nehrin en derinlerine çekmiş ve kendini birden daha önce hiç görmediği bir yerde buluvermiş. Etrafına toplananlardan bazılarını tanımış, önceden boğulduğu düşünülen kişilermiş bunlar… “ Neden bu kadar geciktin ?” demiş içlerinden biri. Lethe şaşırmış ve herhangi bir cevap verememiş. Başka bir kişi devam etmiş: “ Biz gerçekten boğulmaktan korkmayanlarız, tam anlamıyla nehirde kendini unutmaya hazır olanlarız. ” “Anlıyorum ama neden bu saklanıyor diğerlerinden? “ “ Kimseden bir şey saklandığı yok, sadece herkes kendisi bulmak zorunda, hepsi bu. Kimseye sahip olmadığı şey verilemez.”’ Ya şimdi de yaşadığımız dünya bizlerin unutuş nehri ise? Ya bizden beklenen şey ölümden kaçmamaksa? Gerçekten boğulmamaktan korkmamaksa? Ya yaşadığımız her şey bir aldatmacaysa, kendi kendimizi kandırmaksa?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hilal Akdemir, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |