..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Tanrı insanı yarattı, insan da sanat yapıtını. -Oscar Wilde
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Günlük Olaylar > Göktu Kara




2 Şubat 2011
Sizce Hangi Aile Beslenmiştir, Hangi Aile Doymuştur?  
Göktu Kara
Zenginlerin Rab’leri “Cleveland” diyor, bizimkilerin ise devlet hastanesi. Ameliyat olan olana, sürekli bir parçamız eksik çıkıyoruz hastanelerden.


:AFEH:
Ekonomik durumu iyi olan dört kişilik bir ailenin sofrasına bir göz atalım.

Sofraya önce ılık bir çorba gelir, bu çorba öyle alelade bir çorba değildir, içeriği zenginleştirilmiş, besin değeri yüksek bir çorbadır. Çorbalar içildikten sonra ara sıcaklara geçilir, sonra birkaç çeşit ana yemek gelir.

Ana yemekte protein değer yüksek gıdalar seçilmiştir. Bu yemekte fazla ekmek tüketilmez, daha çok yemek yenir. Yemekler bittikten sonra üstüne hoş bir tatlı ve tatlı bir içecek mideye indirilir.

Ama yemek faslı bitmemiştir, meyveler yendikten sonra, en sonda ise rahatlatıcı çay ya da kahve içilir.

Şimdi madalyonu döndürüyorum.

Sekiz kişilik yoksul bir ailedeyiz. Baba akşam eve on tane ekmek alıp gelmiştir. Anne, çocukları doyurmak için bir tencere dolusu bol salçalı uzun makarna pişirmiştir. Sofraya oturulur, öyle herkesin önüne bir tabak konmaz, koca tencere masaya konur, çatallar şıngırdamaya başlamıştır.

Bolca ekmek ve iri bir baş soğanda masaya eklenir. Yemeye başlayan çocuklar nefes almadan ardı ardına mideye indirirler makarnaları iştahla, gözleri o an hiçbir şeyi görmez,

tek dertleri doymaktır.

Şimdi can alıcı soruyu sormanın sırası geldi.

Sizce hangi aile beslenmiştir, hangi aile doymuştur?

Türkçe Sözlüğü’ ne baktığımız zaman “doymak” kelimesi şöyle açıklanıyor:
“İsteği kalmayıncaya kadar yemek, açlığı kalmamak”

Bir de beslenmek” kelimesine bakalım: “kendini beslemek”

Birincisi doğal bir ihtiyaçtan geliyor, mutlaka yememiz gerektiğini ifade ediyor; çünkü amaç açlığı gidermek.

İkincisin de ise doğal bir ihtiyacın bilinçli bir şekilde yapılmasından bahsediyor. Neyi yiyip neyi yememeyi bizlere bırakıyor.

Emekçi ve halkçı savunucularımız her gün bas bas bağırıyor. Milyonlarca insanımız açlık sınırının altında.

Bağırmak yetmiyor, “açlık sınırı” kavramını halka çok iyi anlatmak gerek.

İnsanların arasında dolaştığım zaman biz açlık sınırı altında değiliz ki “Allah’a şükür doyuyoruz” diyorlar. Onlar ne yerlerse yesinler doymayı beslenmek zannediyorlar. Zaten sorun da burada.

Günlük proteinini, minarelini, vitaminini almadıktan sonra doymuşsun, karnını şişirmişsin ne çıkar.

Türkiye’ de son yıllarda gıdada oynanan oyunlarla birlikte halkımız bedenen ve ruhen çökmek üzere.

Bugün yataklarından kalkanlar şu haberle uyanmış olabilirler:

Ankara’da difteri vakası..

Dünyada yok olmaya tutmuş bir hastalık yeniden hortladı. Haberler verdi mi bilmiyorum ama Türkiye’de verem hastalığında ciddi bir artış var.


Çocuklarımız erken yaşta çok ciddi hastalıklarla boğuşuyor, kalp krizi yedi yaşına kadar indi.

Hastaneleri bir bir gezersiniz, insanlarımızın çoğunun zamanını orada geçirdiklerini görürsünüz.

Yanaklarını al al beklediğimiz çocuklarımız hasta düşüyor, iğne üstüne iğne yiyorlar.

Zenginlerin Rab’leri “Cleveland” diyor, bizimkilerin ise devlet hastanesi.

Ameliyat olan olana, sürekli bir parçamız eksik çıkıyoruz hastanelerden.





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Son Durak
Kalkan ve Savaş Davulu
Döküntü

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kod Adı: Ygs (Yenilmiş Güve/n Sın/avı)
Cahil Adam Kimlikli" İnsanlar

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Düşüm Kanatlanır [Şiir]
Saçma Şair VII [Şiir]
Kurşun Öncü Aydınlıklar [Şiir]
Saçma Şair V [Şiir]
Edalım [Şiir]
Saçma Şair IV [Şiir]
Ardıç Dede [Şiir]
Dilek (3) [Şiir]
Pire Ana [Şiir]
Aydınlık Elinde Çocuk [Şiir]


Göktu Kara kimdir?

Toplumsal yaşantıyı düş-yaşantısıyla birleştirerek bu alanda diğer ozanlara öncü oldu. Yaşadığı düşleri, edindiği birey-usça birikimleri uzay teleskobu gerçekçiliği diyebileceğimiz biçimlerle şiirlerine ve öykülerine yansıttı. Halkın diline yakın ama kendine özgü bir dil kullandı. Değişime açık bir ozan olduğu için hayatında sürekli değişiklikler yaptı. Kara'ya göre şiir ' düşsel unsurların oluşturduğu bir galaksidir'


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Göktu Kara, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.