Kötü bir barış, iyi bir savaştan daha iyidir. -Puşkin |
|
||||||||||
|
Geride bırakılan “acı” net bir şekilde çözümlemek isteniyorsa, olaya geniş bir perspektiften bakılmalıdır. Eğer, sorun dar bir alanda tutulursa köklü çözüm gerçekleşmediğinden yeni “ölüm”ler olacaktır. Ki hep böyle yapıldığından sürekli olaylar yinelenip duruyor… Soruna aileden başlayalım: Basından takip ettiğim kadarıyla; Aile, geçim derdi olmayan bir aile… Çocuklarını gönderdikleri okul beş yüz metre mesafede.. Umut, ailesine düşkün bir çocuk.. Şimdi bu bilgiler ışığında bir değerlendirme yaparsak önce hangi soruları sormamız gerekiyor. Ailenin imkânı varken neden oğullarını yatılı bıraktılar? Okulun yetersizlikleri önceki yıllarda ortaya çıkmışken bunu neden dikkate almadılar? Bu kadar büyük bilmezlik(cehalet) nereden gelmektedir? Ailelerin geri kalmış inanç ve geleneklerle bu kadar iç içe olması neden kaynaklanmaktadır? “Cahil adam kimlikli” insanlar çoğalmaktadır günümüzde. Hiç okumayanlar, yarım okuyanlar, yarım yamalak okuyanlar, aldığı eğitimin hakkını vermeden mezun olanlar, kopya ve torpille okul bitirenler, devlet zoruyla geçenler artıyor. Yoksul genç nüfusa yönelik nitelikli eğitim olmadığı için ülke ve ulus olarak bilimsel , sanatsal, kültürel ve davranışsal olarak çağ atlayamıyoruz. Parası ve adamı olanlar her olanağa kavuşurken yoksul öğrencilerimiz devletin verdiği kıt olanaklarla canla başla okumaya çalışıyor. Ekonomik zorluklarla idame ettirilen eğitim -fedakârca çabalar hariç- çağın getirdiği sorunları çözmeye yetmiyor. Düşünsel gelişimini tamamlayamayan toplum, sorunun köküne ineceği yerde, gözleriyle düşündüğü için, birkaç suçlu arıyor ve buluyor. Böylece sorunun üstü geçici olarak kapanıyor. Asıl suçlu olan ise hiç adı anılmadan kendini bu işte sıyırıyor. Olan “Umut”lara ve “Memet”lere oluyor. Konya’da kuran kursu olayını ne tez unuttuk. Bina çökmüş. Masum çocuklar ölmüş ama aileler hiç kimseyi şikâyet etmemiş. Ne vahim bir durum. “Doğru olan “ı yapmayan “susmayı” tercih eden aileler kara bir kadercilik anlayışıyla hareket ettiklerinde zannediyorlar ki bu olayın vebalinden kurtulacaklar. Yok efendim, kurtulamayacaklar. Çözülemeyen her olay kelebek etkisi gibi devam ederek daha büyük olaylara yol açacaktır. Yol açıyor da… Bizi yönetenler az bir çoğunluk olduğu sürece, yaratma ve düşünme özgürlümüzü yönettikleri sürece, sorgulama kavramını sürekli unuttuğumuz sürece bizler acı çekmeye mahkûmuz. “Okulun görevi irade ve azmimizi kuvvetlendirmek, kişiliğimizin özgürlük ve olgunluğunu güvence altına almaktır. Çocuk kendi zekâsıyla düşünecek, kendi iradesiyle hareket edecekti. Ta ki büyük bir insan olduğu zaman bütün kişisel değerlerini ortaya koyabilsin.”* Peki bunu istemeyenlerin amacı ne olabilir?.. Tabii ki köle bir toplum… Sistem soran, sorgulayan insanı sevmez. Bunun için de eğitim temel nitelikleriyle oynar. En çok da eğitim neferi öğretmenlerin üzerinde.. onları, üç kuruş paraya muhtaç eder. İtibarını zedeler, üstüne vazife olmayan işlerde çalıştırmak ister.. Sonuç olarak, bizdeki eğitim “Umut” un düştüğü bir fosseptik çukuruna benziyor. Sürekli kokuyor, geleceğimizi berbat ediyor. Üniversite kapısında yüz binlerce gencimiz, mezun olduktan sonra KPSS kapısında da heba oluyorlar.. *Emil Zola,Hakikat
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Göktu Kara, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |