Ben bir öğretmenim... Öğretmenler odasında arkadaşlarla ne konuşacağımı bilememekteyim. Bir arkadaşla konuşayım dediğim anda, onun gözlerinin bayan öğretmenin bacaklarında olduğunu fark etmekteyim. İçime bir sıkıntı girmesiyle susmaktayım. Felsefe öğretmenleri araba ve daire fiyatlarına bakmakta. Edebiyat öğretmenleri dedikoduda. Matematik öğretmenleri çayımn tadını tartışmakta. İnsan burada kiminle konuşacağını şaşırmakta. Kimse öğrenci sorunlarından ve eğitimin açmazlarından konuşmamakta. Banka kredilerini bankacılardan iyi takip eden, fahri borsacı olan öğretmenler var. Diğer tarafta bayan öğretmenler Zara'daki indirimli gömlekleri kaçırdığı için üzülmekte. Üstünde doğru dürüst gömleği olmayıp da üzülecek onlarca öğrenci varken... Öğretmenler odasında bayan hocaların sayısının fazla olmasına rağmen, çiçekler kurumakta. Öğretmenler odasında, hocalar birbirini çekiştirmekte. Herkes birbirinin arkasından konuşmakta ya da birbirinin kuyusunu kazmakta. Öğretmenler meslekleriyle ilgili hiç konuşmamakta. Çünkü kimse mesleğini sevmemekte. Öğrenci aptal zaten. Onların anneleri de babaları da aptal. Aptallığın bunca olduğu okulda, öğretmenler zekice hareketler yapmakta. Az önce çay içtiği öğretmen arkadaşını kötülemekte. Öğretmenliğin ve eğitimin öğretmenler odasında çapı düşmekte. Öğretmenler bir kavanoz olmakta. İçi birikimlerle dolu belki, ama ekşilik vermekte. Öğretmenler odasında bayanlar otururken, önlerinde tepeleme dolmuş yemekleri nefesleri tıkanırcasına yemekte. Bu ne açlık bu ne görgüsüzlük... Yemek yemenin adabı bile yok eğitim camiasında. Herkes ev ve araba borçlarını ödemenin peşinde. Para artık her yerde... İnsanlık bir camış olmuş ve herkes ona saldırmakta. Kim ne koparırsa kar. Öğretmenler çatalı ve kaşığı bırakıp sadece bıçakla gezmekte. Bıçak parmaklarda uzun bir tırnak olmakta. Herkes birbirini yaralayarak yaşamakta. Yaşamak için öldür mantığı öğretmenler odasındaki masanin kırmızı örtüsü olmakta. Öğretmenler en vahşi duygularla yaşamayı seçmekte. Vahşilik tahtada, kitapta, kürsüde, sözde... Öğrencilere birilerini tepelemenin nasıl olacağı anlatılmakta. Sıraya, tahtaya ey özgürlük şiiri yazılmamakta; yaşasın kötülük yazılmakta. İdam mahkumuna bile sorarlar son dileğin nedir diye. Artık kimse kimseye en kötü anında bile bir şey sormamakta. Vicdanlar ölü. Artık insanlık kendi kuyusunu kazmakta. Bunun yanında fedakar öğretmenler de yok değil. Dudaklarındaki mor rengin rujden değil, kalbinin delik olmasından kaynaklandığını fark edebilenler de vardır. Sapla samanı ayırt eden, kalbi yaralı kuşlara kol kanat olan öğretmenler de vardır. Yaralı kalpleri sevgiyle kapatan öğretmenlere ne mutlu. Öğretmenlenlik çeşitli duyguların yoğunluğundan oluşan bir ışıktır. Gökkuşağı gibi yani. Bir merkezden bir merkeze köprü kurmak gibidir öğretmenlik. Hayata, okula, öğrencisine renk katan öğretmenler, azınlıkta da olsa vardır. Baklava çaldıkları için mahkum olan çocukların ülkesinde, gerçekten çocuğu deren veren öğretmenler, öğretmenler odasında borçlarını düşünürken bile işini bir veli nimet sayarlar.