 • İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
1401
|
|
|
|
Tıpkı bir minyatür sanatçısı misali kelimelerimle donmuş anların tasvirlerini yapardım. Gözlerim anları donuklaştırır ve sonra kelimelerim anların gölgelerini nakşederdi mat bir kağıt yaprağına. |
|
1402
|
|
|
|
Soğuk bir "HOŞÇA KAL" ardında kalan, "GÜLE GÜLE" denmeyişin çığlıkları... |
|
1403
|
|
|
|
Mustafa Necati Özfatura'ya ithafen bir deneme... |
|
1404
|
|
|
|
Yer yüzünde görüp gönül bağladığım her şey.Kopuyorsunuz bütün bütün benden…Sırça köşkün,bedbaht beyi,hiçbir güzellik cezb etmiyor artık beni. |
|
1405
|
|
1406
|
|
|
|
elveda deme zamanı gelip de diyemeyen herkes için yazdım.. |
|
1407
|
|
|
|
Sana gelseydim ve bitseydi bu amansız hastalığım!
|
|
1408
|
|
|
|
Kimse, sen gibi heyecanlandıramadı beni. Kimse sen gibi üzemedi. |
|
1409
|
|
1410
|
|
|
|
Bir göl ki sularına vurur söğüt dalları. Dalga dalga yayılır serin suları. Bir rüzgar ki saçlarına değmeden gider. Çimenler bu manzara karşısında boynunu eğer. Çünkü saçların çiy düşmüş çimenlere benzer. Tıpkı saçlarına tutamamamın verdiği hüzünle, bükerim ben de boynumu. Yoksul bir çocuğun, eşofmansız haliyle, arkadaşlarının top oynayışını izlemesine benzer sana bakışım. |
|
1411
|
|
|
|
Hep bitmemiş, bitirilememiş bir tablodur aşk. Bir köşesinde gözü tırmalayan bir boşluk vardır hep. Renksizdir ne kadar renk karıştırılmaya çalışılsa da içine. Boştur çünkü. Boş olacak, boş kalacaktır. Son Aşk’a ait olan yer işte tam burasıdır. Bir türlü içi doldurulamayan. Kıyısından köşesinden yaşanan yarım yamalak aşkların gölgesi düşse de üzerine; boş kalmaya mahkumdur tuvalin o köşesi kendi sessizliğinde. Sağında solunda hep yaşanmış ama asla eskimemiş aşkların solgun ama dingin çizgileri vardır. Eskimiş sansa da insan zaman zaman; o hissettirir varlığını anılarla güçlenip utanıp sıkılmadan.Tıpkı hiç umulmadık bir zamanda ortaya çıkan hayaletler gibi gelir yerleşir tablonun en boş yerine derin bir iç çekişle.
|
|
1412
|
|
|
|
kendi kendine aşk için hesaplaşma, bir anmalad öz eleştiri |
|
1413
|
|
|
|
Benim dağlarımda mevsimler değişmez. Gelmez ne yaz, ne ilk, ne de sonbahar. Yağan tipi, kar; esen boradır benim dağlarımda sevdiğim. Bağlarım yeşili unutmuş; börtü, böcek, kuşlarla zamansız bozulmuştur benim..
|
|
1414
|
|
|
|
“Benimle yağmurda ıslanır mısın?” diye sormuştu adam.
“Yağmurdan özür dilerim ama, asıl avuçların, bereket çeşmesi” demişti kadın.
|
|
1415
|
|
|
|
Erit beni, kaybolanları olmamış say, kırık bir saz için kopardığın yaygarayı beni kaybettiğinde de tekrarla, böylece ederim ortaya çıksın. Haspel kader bulduklarını sana armağan edilmiş sayma, bugün seni bulanlar yarın beni de görmezden gelmez elbet.
|
|
1416
|
|
1417
|
|
|
|
Hayat yaşandığı kadardır ve kalplerde sevgiler yaşadıkça da hayat vardır. Sizin hayatınız da var mı???
|
|
1418
|
|
|
|
Kalpten kalbe giden yolların uzaklığının üstesinden gelemiyoruz bazen. Uzakları yanı başımızda kılabilsek özür dilemek için gelen çiçekler vazoda kuruduktan sonra acıtmayacaktır artık canı. |
|
1419
|
|
|
|
Belirsiz bir saat, yeniden dışarı atıyorum kendimi.Aradığımın ne olduğunu bilmeyen yada bilerek inkar eden gözlerle görüyorum cadddeleri. Seni mi arıyorum?
|
|
1420
|
|
|
|
Acı bileğime kelepçe gibi takılmış. Nereye el atsam kollarım acıyor.Yaşamak bir özgür türkü gibi bırakmaz dudaklarımı. Her ne zaman mutluluk dolu bir türkü söylemeye çalışsam, bileğim kanar. Hayat şah damarımdan incitir beni. |
|