 • İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey |
21
|
|
|
|
Ben iki satırlık bir değerler eğitiminden söz etmek istiyorum; hani AKP'nin 18 yılda yok edip, yeniden kazandırmayı düşündüğü, ama başlamayı bir türlü beceremediği değerler eğitiminden...
|
|
22
|
|
|
|
Türkiye' nin 'AYDIN'sorunu |
|
23
|
|
|
|
Kim sevmez kuzu etinden yapılan bir yemeği de bütçe ile hatçe meselesine geliriz yine eğer ki tartışırsak... Sokaktan geçen bir on kişiye sorun bakalım, ''Kuzu etinin fiyatı kaç para?'' diye, size ''Kuzu eti de nasıl bir et ki acaba?'' diyecek kaç kişi çıkacaktır? Hatta biraz daha ileri gidin ''Siz Mutancana diye bir yemek biliyor musunuz?'' deyin, bakalım ne cevaplar alacaksınız? |
|
24
|
|
|
|
İçim temizdir billahi... Hatta içimi temizleyeyim, içimde ki mikroplar ölsün diye geçen gün dezenfektan içecektim ki tam arkadaşımın biri, oğlum senin içini dua ve şükür ile Rabbim temizler dedi... Bilemedim ben de, içim temizlensin keşke de dua da ederiz şükürde... |
|
25
|
|
|
|
Sahte insanlar oluyoruz kimilerimiz hele de sosyal medyanın bu kadar içimize girdiği bu yüz yılda. Aşağılık komplekslerini üzerilerinden atamamış bazı tipler, kendilerini yüksek okul mezunu ya da gösterişli bir meslek sahibi ilan etmeye bayılıyorlar... ''Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.'' ata sözünü hiç akıllarına getirmiyorlar... Varsın kendi yalanlarının içinde debelensinler... |
|
26
|
|
|
|
“Asya’da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır. Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklüktedir. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır. Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner, ama kaçamaz. |
|
27
|
|
|
|
Kişi başına düşen yıllık kitap okuma oranı gelişmiş ülkelerin ondan biri, yirmi de biri kadar bizim ülkemizde... Hakeza gazete okuma oranları da aynı şekilde düşük bir ortalamada seyrediyor. Okuyanlarında bir çoğu zaten ya yıldız fallarını ya da spor sayfalarını okumakla yetiniyor, gerisi fasafiso...
|
|
28
|
|
|
|
Evet, şehitler ölmüyor, zihniyeti bozuklar yüzünden eşi, çocukları, anası, babası, kardeşleri, bacıları ölüyor. Siz, sadece yoksul evlerine bir bayrak asıp, acılarını bile kendilerince yaşamalarına izin vermeyip, bir sloganla perdeliyorsunuz. |
|
29
|
|
|
|
Türk Dili ve Edebiyat’ı eğitimini değerlendirmeye alırken, öğrencilerin ilgisiz kaldığı, hocaların görmezden geldiği koridorlarda tohumu atılıp filizlenen; ama kökleşmeden yitip giden büyük emeklerin ve özverilerin ürünü olan edebiyat dergilerinin yaşam mücadelelerini anlatmamak haklısızlık olurdu.
|
|
30
|
|
|
|
“Özgürlük” kavramının toplumun farklı kesimleri tarafından farklı algılanmasıyla başlıyor karmaşa. Anlamını tam olarak bilmedikleri kavramların içini kendi dünya görüşlerine uygun fikirlerle dolduruyor insanlar. |
|
31
|
|
|
|
Biliyor musunuz, sıklıkla hep şunu düşünürüm "adaletsizlik duygusu, yangından daha beterdir, anında yürekleri tutuşturur, kıyıcı duygularla yakar insanı, yöneticilerin ellerinde söndürmek varken, neden bu yangını izliyorlar?" bir türlü de bu düşüncemi bertaraf edemiyorum: |
|
32
|
|
|
|
“Japon Kuklası” iş, emek, kadın, sömürü, cinsel taciz, ezmek gibi kelimelerinin altını açan, satır aralarını okuyan bir oyun olmanın ötesinde, bir “farkında olma” eylemini, “biliyor” olma eylemini içini sindirmiş bir metin. Metnin yazarları Franca Rame ve Dairo Fo’da “fakında olma halinden” ve “bilmekten” muzdarip. “Farkındalığın” ve gerçekleri “bilmenin” getirdiği sorumluluğu, bütün hücrelerine ve sinirlerine kadar hissetmenin getirdiği dürtüyle yazdıkları “Japon Kuklası” basit bit oyun olmaktan öte insanın özüne “bak da gör” dediği bir haykırış. |
|
33
|
|
|
|
Onlar, o altı kocaman açılmış, soran altı çift gözün ona dik dik baktığını ve bunun Alan’ı nasıl mahvettiğini, nasıl kahrettiğini, nasıl utandırdığını ve bu utancın ne kadar dayanılmaz olduğunu nasıl anlayacaklar? Alan mecburdu. Alan çaresizdi. Kendi gözlerini oymak gibi bir şeydi. Ama onlar gördü. Onlar Jill’le ne yaptıklarını gördüler. Alan çaresizdi. |
|
34
|
|
|
|
Eski yazılarımdan fark ettiklerim: Başbakana haksızlık ve internetin önemi – fonksiyonu/
Bence insan yazdığından yani yazılarındaki düşünceleriyle çizdiği portreden çok farklıdır. Belki de bu yazarken duyulan özgürlük ve gündelik hayatın faşizmi arasındaki çelişkiden kaynaklanır ama insan özellikle ilk yazdığından daha yumuşaktır... |
|
35
|
|
|
|
Ahmet Hilmi İmamoğlu, KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü’nde uzun seneler görev yaptıktan sonra bu bölümün kapanıp Türkçe Öğretmenliği Bölümü’nün açılmasıyla KTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne geçmiştir. Şimdi sözünü ettiğimiz bölümde öğretmenlik vazifesini sürdürmektedir. O bütün hastalıklara rağmen son nefesine kadar öğretmenlik kürsüsünden inmeyecek gibi görünüyor. Zaten o kürsüden inince tutunacağı en büyük dalı kırılmış olacaktır. Onu bizler çok seviyoruz. Tekrar eski sağlığına kavuşması için Allah’a dua ediyoruz.
|
|
36
|
|
|
|
Bugün, Şark’ın fikir sultanlarından Şeyh Sâdî-i Şirazî’yi konuk edeceğim köşeme…
Gülistan’dan kısa kıssalar aktaracağım sizlere…
Hisseler de bizden olsun… |
|
37
|
|
|
|
İnsanlar el ele, gönül gönüle verdiklerinde zor gibi görünen işleri de rahatlıkla yapabilirler. Yeter ki birlik ve beraberlik olsun. Ülkeleri ve cemiyetleri ayakta tutan birlik ve beraberlik çimentosudur. Düşman milletlerin ilk planda yaptığı şey, hedeflerindeki ülke halklarını birbirine düşürmektir. Bu da sanıldığından daha kolaydır. Dostluk ve kardeşlik emek ve fedakârlık istese de, kargaşa ve fitne koşarak gelir bize. Onun içindir ki sabırsız ve tahammülsüz toplumlarda şiddet ve nefret daima pirim yapmaktadır.
|
|
38
|
|
|
|
Sanayi toplumunun atıklarıyla gittikçe kirlenen, yaşanmaz bir hale gelmekte olan dünyamızda, duyarlı bir insan olarak verilecek mücadele, kendi kapımızın önünü temiz tutmaktan daha aktif bir çaba gerektiriyor.
|
|
39
|
|
|
|
AYDINLANMANIN TEZGAHINDAN GEÇENLER VE GEÇMEYENLER |
|
40
|
|
|
|
Belki sizin bizim haberimiz yok, kim bilir o paralarla ne okullar yapıp, kaç binlerce çocuk okutuyor. Kıl olduğu, çorabı kaçmış, kimlere çorap alıyor kim bilir? Az gelişmiş bölgelerimizi gizli saklı ziyaret edip, kız çocuklarının maruz kaldığı onca açlık, onca cahillik, onca tecavüz, onca töre cinayeti, dağlarca haksızlık, derinlerce dert karşısında isyana gelip kimlere; “ Kız hepsi senin mi, dağ mısın, taş mısın?” diyerek, acılarını paylaşıyor. Halkın anasını ağlattıktan sonra zil takıp oynayan şer odaklarına cesaretle “Oynama şıkıdım şıkıdım lan , fırıldak!” diyerek ne postalar atıyor, kim bilir? Sanatçı olmak kolay mı? |
|