Sanat hem bir coþma, hem bir yadsýma iþidir. -Camus |
|
||||||||||
|
Daha sonra da; "o þiirler"in eskidiðini filan söyledi… Ýþte bu sözüne benim de caným sýkýldý. Öyle çok belli etmemeye çalýþsam da “Okuma aþkýmýzý tetikleyen, benim gibilerin kalemi sevmesini saðlayan þairlerden biri deðil mi Cahit Sýtký” diye sordum. Tuhaf bir ses tonuyla böyle dalga geçer gibi yanýtladý, geç git iþte der gibi… Bir þey de diyemedim, sonra kýzdým ve uygulamadan çýktým. Kendimi dinlemeye baþladým ve bendeki Cahit Sýtký'yý hayal edip onunla yaþamaya koyuldum. Bu ismi ilk kez lise yýllarýmda öðretmenimiz Sultan Hoca’nýn sýnýfta Cahit Sýtký’nýn babasýna yazdýðý bir mektubunu okurken duymuþtum. Mektupta þairliðin meslekten sayýlamayacaðýna, oðlunun þairliðine kaygýlý babaya; oðul, içindeki sesi ve derin arzuyu durduramadýðýný, þiir yazmadan yaþayamayacaðýný söylüyordu. Bu yalýn sözlerden çok etkilenmiþtim. Hatta hayallere kapýlmýþtým, ülkü edinmiþtim: Günün birinde ben de mutlaka þiirler yazacak belki de þair olacaktým. Ýçimdeki sesi durduramadýðým için nesirler, þiirler yazýp edebiyat alanýnda karalamalar yapacaktým... Sonra, o muhteþem, "Yaþ otuz beþ! Yolun yarýsý eder" dizesiyle karþýlaþmýþ olacaðým ben de çoðu kiþi gibi... Cahit Sýtký hayatýma, týpký þiirleri gibi, durgun, sessiz, usul usul girmiþti. Gün eksilmedikçe hiçbir þeyden yakýnmayan bu þiirde daima hazin bir yalnýzlýk hissedilir… Aslýnda, bohem olmak isteyen bir kiþinin þiiri. Ne var ki, aylaklýðý, Anadolu Ajansý çevirmenliðinden Toprak Mahsulleri Ofisi çalýþanlýðýna, bir dizi, takým elbiseli, kravatlý, hatta belki de siyah kolluklu iþ silindir gibi ezip geçer… Baudelaire hayranlýðý, yaþamdan þiire, kalabalýk noktalar, noktalý virgüller, virgüller, ünlemler ordusuyla git git çöküntüye uðrar. Belki birçoðumuzda olduðu gibi... Yine de þaþýrtýcý bir analiz söz konusudur: Bohem gezenin düþünce, isyan ve duyguda bilenmiþliðine, bireyin kýstýrýlmýþlýðý, o soðuk ve resmi toplumun bir örnek insanlarý karýþýverir. Þiir, hülyasýnda isyankâr, yaþayýþýnda -istenildiði, buyrulduðu biçimde- derli toplu bir çaresizin sözleriyle örülmeye namzettir artýk. Bütün bir hayata daha 1936'da þu acý dizeyle yaklaþýlmýþtýr: "Alýþtýðýmýz bir þeydi yaþamak." Bence alabildiðine etkileyici bir dize. Yaþamak istediklerim, düþlediklerim yerine yaþamak zorunda kaldýklarýmla yüz yüze geldikçe, Cahit Sýtký'nýn dizesini yineleyip dururum bugün de... Ben de öyle yaþadým Ömrümde Sükût þairini. Ziya Osman Saba'ya yazýlmýþ, bütün bir poetikayý dile getiren Ziya'ya Mektuplar'ý fýrsat buldukça karýþtýrdým ve asýl Cahit Sýtký'yý bu güzel eserde buldum diyebilirim... Ah bu arada eser diyorum; çünkü zaman içinde yazýlmýþ mektuplar bunlar ve Cahit Sýtký'nýn otobiyografik romaný gibi de okunabilir ki sanýyorum ben hep bu gözle okudum.. Mektuplar, hele Ziya Osman Saba'nýn baþtaki "Cahit'le Günlerimiz" yazýsý, Tarancý'nýn bir türlü gönlünce yazamadýðý o, aylak gezen, aylak düþünen, özgürlüðünü bir mücadele gibi deðil, doðrudan doðruya var olmanýn temel sebebi sayan “Flaneur” türküsünü açýkça ifade ediyor. Kýstýrýlmýþlýðýn pençesinde hazin bir türkü. Bu türküye, tek tek dizelerde rastlamak da olasý. Sürgit iç huzursuzluðu, sürgit ölüm ve -Ziya Osman'ýnkinden o kadar farklý- ölüm özlemi. Dizeler söylüyor: Biten günün sonunda hem bayram, þenlik baþlar, hem yalnýzlýk. "Yolculuk sanýrsýn / Issýz deniz gibi." Sonsuz gitmek isteði: "Robenson, halden bilir Robenson, / Adan hâlâ batmadýysa eðer, / Alýp götürsen beni oraya, / Deniz yolu kapanmadan evvel!" Öyle ya gitmek istiyordu Cahit Sýtký, diyebilirdim arkadaþýma. Ünlem iþaretlerinden, üç noktalardan kaçýp kurtulmak, ýssýz adada, ýssýz denizde. Ama hep vazgeçirtiliyordu bohem yaþamaktan... Hakký verilememiþ özgürlük gýrtlaðý sýkýlan bir insanýn çektiði nefessizliðe dönüþtürüyordu onu. Bir köþeye çekilip kabullenmek kalmýþ geriye, uslu uslu, týpký hepimiz gibi… En sevdiðim dizesini not almýþým ta liseli yýllarýmda: "Aþk, dostluk!.. Hepsi dökülür yapraklar!" Bir mektubunda diyor ki: "Valery'nin bahsettiði o gülüþler, o bakýþlar, o hançerede kalan çýðlýklar..." Valla kim ne derse desin ben hiçbir zaman Cahit Sýtký þiirinin göçüp gittiðine inanmadým. Öyle söyleyenleri de yýllardýr dinlemiþimdir. Sonra kopuk kopuk dizeler, ince bir þiir, insanýn öncesiz sonrasýz duyuþlarýyla örülü... Hayatýnda þiire açýlamamýþ kiþilere okuyun Cahit Sýtký'yý, þiiri sevmediklerini iddia edenlere okuyun, etkilendiklerini illa ki sizlerde göreceksiniz. Bu azýmsanacak baþarý deðildir diye düþünüyorum... Toplumdaki kýstýrýlmýþlýk, bireyin kýstýrýlmýþlýðý, bir de böyle bakýn mevzuya ne olur. Ve hiç kuþkusuz Cahit Sýtký bugün de böyle okunacak, yarýn da okunacaktýr... Bilmiyorum derdimi anlatabiliyor muyum acaba?
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |