..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Çocuklarýn eðitimi, zaman kazanmak için nasýl zaman yitireceðimizi bilmemiz gereken bir meslektir. -Rousseau
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > þenol durmuþ




26 Haziran 2009
Korkak  
þenol durmuþ
Dikilen heykeller, anýtlar, marþlar, falan filan her neyse kahramanlýk propagandalarý da beni ikna edemez.Ben O masallara inanacak kadar eþek de deðilim.. Neyse efendim öykünün giriþinde hava durumu, manzara, doða gibi þeylerden bahsetmedim. Sanki bunlar insanlarýn çok umurunda. Bu yüzden konuya direk girmeyi tercih ettim. Konuyu fazla daðýtmadan mevzuya deðineceðim.Sorunum gerçekten çok büyük.


:BBDA:
Efendim öykünün baþlýðý size ilginç gelebilir ama öyküyü okuduktan sonra bu baþlýðý niçin, neden tercih ettiðimi anlayacaðýnýzý ve bana hak vereceðinize inaniyorum. Samimiyetimle itiraf ediyorum, ben çok üstelik haddinden fazla korkak bir insaným. Korku duygusu hisleri her neyse baþta insanlar olmak üzere yeryüzünde yaþayan tüm canlýlarda mutlaka vardýr. Çünkü yaratýlýþta mayamýzda var. Fakat bazý cahil insanlar bir muhabbette kesinlikle bu korku duygusunu veya korkaklýðý kabul etmezler. Tabii ki bunu benim külahýma anlatýrlar. Savaþlardaki kahramanlýk hikayelerine ve masallarýna da inanmam.

Dikilen heykeller, anýtlar, marþlar, falan filan her neyse kahramanlýk propagandalarý da beni ikna edemez.Ben O masallara inanacak kadar eþek de deðilim. Neyse efendim öykünün giriþinde hava durumu, manzara, doða gibi þeylerden bahsetmedim. Sanki bunlar insanlarýn çok umurunda. Bu yüzden konuya direk girmeyi tercih ettim. Konuyu fazla daðýtmadan mevzuya deðineceðim.Sorunum gerçekten çok büyük.

Adým Rüstem Çayýr. Belediyede memur olarak yýllarca çalýþtýktan sonra emeklilik günlerini yaþayan tipik bir emekliyim. Ýstanbulun Eyüp ilçesi Rami semtinde yaþýyorum. Üstelik doðduðu andan beri bu koca þehirde yaþam mücaadelesi verdim. Ýstanbulda yaþam kolay mý? Bir vilayetin herhangi bir köyünde iki öküz, birkaç dönüm tarla, tavuklar, koyunlar ile yaþamak inanýyorum ki Marstaki hayat gibi güvenlidir.

Böyle ortamlarda eðer tabiat, evrim müsaade etse en az yüz, hatta yüzelli ikiyüz yýl bile yaþayabilir. Kanýt mý istersiniz? Buyrun araþtýrýn, niçin en uzun yaþayan insanlar hep köylerden, daðlardan çýkýyor. Bir apartmanýn bodrum katýnda insan fare gibi ne kadar uzun süre yaþar acaba merak ediyorum. Emeklilik günlerimi yakýn arkadaþým Ertan bey ile geçiriyorum. Ertan bey de benim gibi belediyeden emekli bir memur; ancak kariyeri benden biraz fazla sayýlýr. Allaha þükür ikimizin de kendi dairesi ve erdekte iki tane yazlýðý var. Ayrýca bankada biraz birikimimiz olduðundan ek gelir olarak faiz almaktayýz. Yani devletimize sahip birer kuluz ve yasalara saygýlýyýz. Ýkimiz biraraya gelsek en kötü düþüncelerle hareket etsek dahi karþýmýzdaki insana bir karýncadan bile fazla zarar veremeyiz.Adeta birer uysal koyunuz, üstelik yumuþak baþlýyýz.

Düþünün artýk nasýl insanlarýz.

Hani sýk sýk anlatýr 68 kuþaðý gençleri, bizde bir süre onlardan olduk. Ve liseyi güç bela bitirdikten sonra bir yakýnýmýzýn torpili ile belediyeye memur kadrosundan girerek çalýþma hayatýna atýldýk. Hemen ardýndan toplumun her bireyi gibi acilen evlenerek çiftleþerek çocuk ürettik, sürüye katýldýk. Fakat ikimiz de mantýklý davranarak birer çocuktan fazla yapmadýk. Benim bir oðlum, Ertan beyin ise bir kýzý oldu. Yetmiþli yýllarýn, seksenli yýllarýn askeri darbelerini saygý ile karþýladýk. Her zaman devletimizin yanýnda olduk, o ne derse onu yaptýk. Nasýl yapmayalým efendim..Ýki kiþi devlete kafa tutacak bir halimiz herhalde olamazdý. Kafa tutan kahramanlarýn sonunu az çok bilirsiniz.

Faili meçhul cinayetler, iþkence sonra idam sephasý, ömür boyu hapisler yani seç seçebilirsen... Bu olaylarý yaþayýp gördükten sonra artýk bir karakol bekçisine dahi general saygýsý gösterdik. Bu dönemlerde Ertan beyle oturup bazý hususlarda tartýþýr sonunda ikimizinde ayný fikirde olduðunu hayretle görürdük. Bir canlý yeryüzüne niçin, hangi amaçla gelirdi. Hayatta kalýp büyümek, yemek içmek, sonra çiftleþerek soyunu sürdürmek, sonra da mümkün olduðu kadar uzun yaþamak.

Baþka türlü davranýp bütün bunlarý kenara iterek "Yok efendim adalet, insan haklarý, eþitlik, demokrasi falan" gibi sayýsýz kavramlarý düþünerek eyleme geçmek enayiliðin afedersiniz eþekliðin önde gideni olmak deðil midir sorarým size. Sonuçta böyle davrananlara ne oldu. Hepsinin ruhu þad olsun, mezarý belli olana da olmayana da. Samimiyetimle þunu belirtmek istiyorum.. Bu insanlarýn tek hatasý bu ülkeyi dünyanýn diðer toplumlarýndan farksýz görmesi oldu ve bu yüzden faturayý aðýr ödediler.Eðer Afrikanýn Ugandasý ve ya Nijeryasý olsaydý, belki eylemleri talepleri baþarýya ulaþýrdý.
Hümanist düþünen bir insan olduðum için bunlarý belirtmek zorunda kaldým. Yoksa devletin baþýnda Kenan Paþa olmuþ veya Marko Paþa olmuþ benim ve Ertanýn hiçte umurunda deðildi. Ben kendi maaþýma ve yaþantýma, tabii ki her erkek gibi de aletime bakarým. Bu yýllardan gerçekten Ertanla ikimizin korkularý gittikçe artmýþtý. Yetmiþli yýllarda Ýstanbul aldýðý göçleriyle gittikçe çoðalýrken bizim ilçemizde bundan nasibini alýyordu. Her geçen gün tuhaf deðiþik tipte insanlar görmeye baþladýk.

Hamallara daha çok benzeyen mütehaitler ortaya çýkarak eski evleri kat karþýlýðý almaya baþladý. Tabii Ertan ile benim ailem de böyle hamal kýlýklý iki mütehaitle anlaþmýþ oldu.
Böylelikle eski güzelim bahçeli evlerimiz apartmanlara dönüþtü. Yerliler ile yabancýlar ayný bina da oturmaya baþlarken doðup büyüdüðümüz semtimiz bize adeta yabancý gelmeye baþladý. Eski esnaflar dahi yabancýlaþýyordu. Sanki istanbulun fethi yeni baþlamýþtý da insanlar akýnlar halinde geliyordu. Orta asyadan gelen yeni kavimlerdi bunlar. Belki de Pers saldýrýsýydý. Alt katýmýzda oturan bir ailenin tam on çocuðu vardý. Yeni taþýndýklarýnda kapýmýzý çaldýðýnda ben çýkmýþtým ve adam koca kýllý elini uzatýp tokalaþtýktan sonra homurdanarak konuþmuþtu.

-"Gardaþ alt katýn sahibiyim. Yeni taþýndýk, çocuklar bir rahatsýzlýk verirse, bir kusur iþlerse hiç çekinmeden döv, kol bacak dahi neresi rast gelirse orasýný kýr, benden sana müsaade" dediðinde adeta tüylerim diken diken olmuþtu.

Ben hayatýmda çocuðuma bile bir fiske dahi vurmamýþtým. Hatta karým da buna dahildi ve bu goril kýlýklý adam bana ne diyordu. Korkumdan altýma kaçýracaktým..Ne yapacaðýmý, ne söyleyeceðimi þaþýrmýþtým. Sokaklarda kalýn býyýklý, kalýn sakallý, kimi iri yarý, kimi cüce, hýrpani kýlýklý adamlar dolaþmaya baþlamýþtý. Güzelim ilçemiz bir varoþ halini alýrken parayý bulan bazý dost ve akrabalarýmýz kapaðý Sarýyere, Kadýköye, Adalara, Etilere atýp buralardan kurtuldu. Ýki memur olarak Ertan ile maalesef gücümüz yetmedi ve burada kalmak zorunda kaldýk. Tek mutlu olduðumuz günler senenin üç ayý olan yaz mevsiminde geçiyor. Okullar kapandýðýnda hemen Erdekteki yazlýðýmýza koþar ve okullar açýlana kadar orada kalýp tatilimizi yaparýz, bol bol þiir yazarýz..Söylemeyi unuttum efendim.. Ertan da bende birer edebiyat severiz..Çok güzel þiir yazarýz.. Erdekte bazen tek tükte olsa ayý kýlýklý o tip insanlara rastlýyorduk.Fakat bunlar biraz insana dönüþme aþamasýnda olan canlýlar olduðundan dolayý kafaya takmazdýk.

Efendim bir hususta sizleri aydýnlatmak istiyorum. Þu "ayý" meselesi. Hümanist olduðumu belirtmiþtim. Ayý da Allahýn yarattýðý bir canlý. Onlarý eleþtirmiyorum. Ancak bunlarýnda bizler gibi olmasý için mutlaka aradan yüzlerce yýl geçmesi lazým. Ertanla bu sorunu çok iyi gözlemledik. Peki bizim buna vaktimiz var mý? Tabii ki yok! Nihayet iki bin yýlýna girdiðimiz bugünlerde emekli olduktan sonra amacýmýz sadece þu dokuz ayý Ýstanbulda geçirdikten sonra hemen Erdek’e gitmek tek amacýmýz olmuþtu. Ýnanýn bu dokuz ay ikimizi de hamile karýlardan beter, periþan ediyordu. Ýþte amacým yaþadýðýmýz bir günü anlatmak. Görün yaþadýðýmýz stresi, sýkýntýyý, korkuyu da bizi anlayýn. Ýstanbul ne hale geldi efendim, bir görseniz..Semtte kimin eli kimin cebinde deðilken, karmakarýþýk faili meçhul þüpheli þahýslar, at hýrsýzlarý, psikopatlarýn cirit attýðý yetmezmiþ gibi bir de sefil eski Ýstanbullu hemþerilerimiz çýktý. Bu eskiler tembel, içkici, serseri, bir baltaya sap olmamýþ tanýdýklarýmýzdan sayýlýr. Bir de bunlardan çektiðimiz cabasý.

Artýk deðil yorum yapmak; düþünmekten dahi vazgeçmiþtik. Sabah evden korkarak çýkar, korkarak dönerdik. Tek amacýmýz sabah dokuz da evden çýktýktan sonra hava kararmadan tam bir saat evvel evimize geri dönmek idi. Ýnanýr mýsýnýz Ertan ile ben evden dýþarý adým atmak dahi istemiyorduk. Ne yazýk ki bu da imkansýz bir durumdu. Çünkü eþlerimiz yasaklamýþtý. Onlarýn da ev hayatý ve bir yaþamý vardý.Beþ çaylarý, mantý, börek günleri, kadýnlarýn altýn günleri gibi sayýsýz faaliyetleri oluyordu. Eþlerimiz katý bir yasa uyguluyordu.

Ertan ile günlük yaþantýmýz þöyle baþlar:

Saat dokuzda apartmanýn önüne çýkýp birleþiriz. Etrafýmýzý saðý solu güzel bir kolaçan edip sonra hareket ederiz. Sebebi de bu þarapçý milleti var ya, iþte onlar! Emekli olduðumuzu bildiklerinden gördükleri her yerde sakýz gibi kene gibi yapýþýrlar. Allahtan çoðu zaman sýzýp kaldýklarýndan dolayý pek rastlamadan semt kahvesine doðru yürürüz. Ertan benden daha korkaktýr. Bu yüzden devamlý ona taktik ve moral veririm.

Örneðin "Aman Ertan þarapçý Ýsmet cami bahçesinden geçiyor sakýn o yöne bakma dik yürü önümüzdeki aðaçlarý kendimize kamuflaj yaparsak bizi göremez." dediðimde söylediklerimi harfiyen yerine getirir. Sonra aniden "Ertan karþýdan emekli iþçi Haydar geliyor geçen gün benden on lira borç istedi, maaþ alýnca güya vericekmiþ, yanýmýza gelirse sakýn yüzüne gülme, bu kez senden isteyebilir, ona göre birçok kiþiye takmýþ bu adam dikkat edelim."

Yahut "Ertan psikopat Metin manavýn orada aman arkadan dolaþýp kahveye öyle gidelim." dediðimde Ertan bir emireri gibi riayet eder.

Ýþte sokaða çýktýðýmýz an bu tipte insanlarýn bu þekil saldýrýlarýna maruz kalýyoruz. Bütün insanlarýn gözü sanki ikimizin emekli maaþýnda. Nasýl kýzýyorum efendim bilemezsiniz. Yaðmacýlýk, barbarlýk tam gaz devam ediyor. Þimdi yaðma yapacak Avrupalý gavur kalmadý. Bizim gibi yýllardýr çalýþýp emekli olan insanlarýn maaþýna göz dikip yaðmalýyorlar. Ayýp, vallahi ayýp!.. Bu verdiðim sadece basit birkaç örnek.

Neyse efendim, yavaþ yürürken dikkatli bir þekilde manav tezgahlarýný, kasaplarý, pastahanelerin vitrinlerini seyrederiz. Çünkü taze meyve, et ve pastalar ancak bu kontrolümüz sayesinde bulunuyor. Hanýmlarýn verdiði liste cebimizde savcýlýk kaðýdý gibi duruyor. Bir sitemimde esnaf milletine olacak. Vallahi birçoðu hain. Bunlarýn attýðý kazýðý gavur atmaz. Ama ne yapalým, beslenmemiz lazým. Emekli maaþý, faiz geliri herhalde öbür dünyada iþe yaramaz. Ben boðazýma düþkün bir adamým. Etin en iyi tarafýný, meyve sebzenin en taze kýsmýný satýn alýr, þiþko karým ve çocuðum ile yerim.Bizi yemek görseniz inanýn imrenirsiniz.Eþim bazen bana takýlýr.."Hayatým adeta domuz gibi týkýnýyorsun, biraz yavaþ ye" der..Ben de çok gülerim.Eþim çok þakacýdýr..

Ýþte bu anlar benim hayatýmýn en zevkli dakikalarý sayýlýr. Ertan da ayný þekilde bu duygulara sahiptir. Haftanýn bir günü de birimiz de toplanýp, güzel bir yetmiþlik tekirdað rakýsýný devirdik mi deðmeyin keyfimize.Yazdýðýmýz þiirleri birbirimize okuruz..Bazen aðlarýz, bazen güleriz.

Memlekette terör olmuþ, asayiþ bozukmuþ, suç oranlarý artmýþ, falanca parti seçimi kazanmýþ gibi konularý konuþup tartýþmayýz. Hatta kafamýza bile takmayýz. Tek endiþemiz memleketin bir dýþ ülke tarafýndan istila edilmesi olmuþtur. Nedeni de emekli maaþlarýmýzýn elden gitme tehlikesinin olmasýdýr.Ýnanýn tek korkumuz bu olmuþtur..

Devamlý çýktýðýmýz semt kahvesine girrdiðimizde, garson daha sandalyeye oturur oturmaz hemen iki çayý önümüze koyar.

Esnaflarýn hain olduðunu belirtmiþtim fakat bu garson hainlerin baþý sayýlýr. Yahu kardeþim birkaç dakika sonra getir, acelen ne. Fakat amacý ne kadar çok çay içirirse ona göre para kazanacak, para kazandýmý da önlükten ve hasýlattan çalacak. Bizim paramýz gitmiþ onun umurunda mý acaba. Her zaman olduðu gibi birkaç yaþlý adam eski semtliler selam verip masanýn önünden geçiyor. Allahtan masamýza oturmuyorlar, yoksa iki çay parasý daha gidecek. Zaten Ertan ile ikimizin suratý bozuk gibi gözüküyor, bizi gören olsa da masamýza kesinlikle oturmaz. Bu tekniði yýllar önce geliþtirdik ve gayet baþarýlý olduk sayýlýr. Kimseyi tanýmýyoruz. Biz çaylarý çok aðýr içiyoruz adeta soðuyor; ama buna mecburuz. Çünkü çay bitti mi, on dakika sonra iki tane daha getirecek.

Hain garson arada sýrada baðýrýyor, tabii ki taþlar bizim kafamýza kadar ulaþýyor.

- "Evet beyler söðüt gölgesi mi burasý? Hadi çay içmeyen parka.." diyor.

Bizden çok daha yaþlý emekli gruplarý kahvenin sonunda toplanmýþ ve öksürerek de olsa kusarak da olsa devamlý çay içmek zorunda kalýyorlar. Kýþ ayýnýn en soðuk günlerini yaþýyoruz. Ve bu hain garson emeklileri dýþarý atmakla tehdit ediyor. Þansýmýza Ertan ile ikimizin genç olmasý ve benim bu hain garsonla birazcýk samimiyetim olmasi nedeniyle üstümüzde fazla baský kurulmuyor.

Arada bir ona sigara ikram ediyorum. Ama Ertan bu iþi bir türlü beceremiyor. Tek sorunumuz akþam yapýlacak olan köftenin kýymasýný hangi kasaptan almak. Ertan düþünce içinde soruyor:

-"Bana kalýrsa Rüstem kýymayý kasap Osmandan alalým." diye sorduðunda,

-"Ertan iyi diyorsun; fakat bazen çok yaðlý veriyor." diye cevaplýyorum.

Bu kez ikimiz de düþünüyoruz. Kýyma meselesi gerçekten önemli bir sorun sayýlýr. En pahalý gýda olmasýnýn yaný sýra kýyma iyi olmadý mý köfte de lezzetli olmaz. Düþünürken þimdiden karnýmýz gurulduyor. Aksi halde iþin yoksa karýlardan fýrça üstüne fýrça ye. Ertan alýþkýn; ama ben bazen istemeden de olsa karýya bozuluyorum. Tabii bozuntuyu içime atýp karýya hissettirmiyorum.

Okuyucu bizleri kýlýbýk hatta yavþak bir koca zannedebilir. Ama ne yapabiliriz? Býçaðý çekip karýnýn karnýna mý soksak. Sonra ver elini Bayrampaþa cezaevi. Bu kez köfteyi Tatar Ramazan ile yap. Yok kesinlikle ne Ertan ne de ben bunu kabul edemeyiz.

-"Neyse Ertan akþama daha çok vakit var mantýklý düþünerek hem zaman kazanmýþ oluruz; ona göre de kýymayý alacak bir kasap buluruz." dediðim de Ertan her zaman ki uysal davranýþý ile kafasýný sallýyor.

Kahvehane’nin pis havasýný mecburen soluyoruz. Gözümüz devamlý saatlerimizde, dakikalarý bile takip ediyoruz. Akþam olsunda ne olursa olsun diye adeta dua eden imamlar gibiyiz. Bir süre böyle oturduktan sonra:

-"Selamýn Aleyküm Rüstem abi ne iþ he? Gene her zaman olduðu gibi aþýk kumrular gibi duruyorsunuz" diyen birisinin sesini duyuyorsunuz.

Sesi duyduðumuzda ikimiz de korkuyla irkilip bakýyoruz.Semtimizin en pislik berduþu hayvan Ýrfan bir sandalyeyi çekip masamýza oturuyor.
Aman Allahým belayý yine bulduk. Ertanýn korkudan ayaklarý titriyordur kesinlikle. Buna eminim. Saçý sakalý ile üstünde ki periþan kýþlýk kýyafetini görseniz bu adam gerçek bir felaket.

Daha yanýmýza oturduðunda üstünden yayýlan koku zavallý ciðerlerimizi alt üst etti bile. Her zaman olduðu gibi beygir gibi kokuyor. Allah bilir kaç senedir yýkanmamýþ bu hayvan herif.
Ýkimizde zorla gülümseyerek dostane davranmak zorunda kalýyoruz. Nasýl davranmayalým böyle belalardan kurtulmanýn baþka çaresi var mý?

-"Nasýlsýn Ýrfan" diye ben soruyorum.

-"Þey Ýrfan bey valide nasýl, iyiler mi?" diye Ertan soruyor.

Hayvani adam Ýrfan bize kýzýyor.

-"Ne beyi ulan Ertan biz de beylik hal mi kalmýþ sonra annem öleli beþ sene oldu.Hala hatýrýný mý soruyorsunuz..Hasta mýsýnýz nesiniz be, dalgamý geçiyorsunuz ulan" dediðinde þaþkýnlýkla Ertana bakýyorum.

Bizim Ertanýn herhalde beyni sulanmýþ. Ertan büyük bir gaf yaptýðýndan ayaðýmla onu dürtüyorum. Anlaþýlan Ertanla ikimizin beþer lirasý gitti.

-"Oh kýyak emekli oldunuz, paralarý çatýr çutur yiyorsunuz, eski arkadaþýnýz Ýrfan ne yapýyor, ne ediyor sormuyorsunuz. Ayýp be ayýp!" dediðinde hemen müdahale ediyorum.

-"Olur mu Ýrfancým? Biz tabii ki eski arkadaþýz, hem de çocukluk arkadaþý, ne içersin, çay, oralet" diye soruyorum.

Hayvan Ýrfan bunun üzerine sandalyesinde yaylý koltukta oturuyor gibi sallanýrken ikimizin gözlerine de çok fena bakýyor.

"Býrakýn lan çayý, oraleti.. Kaç gündür mazot içemedim. Bir onluk verinde harmanlýðýmýz gitsin." dediðinde ben de mecburen arka cebimde ki fitilde saklý olan on lirayý çýkartýp ona gülerek uzatýyorum.

Ýkimiz de hala ona çok mutlu bakýyoruz...
-"Buyur Ýrfan lafý mý olur kardeþim?" dediðim de ayaða kalkýp elimdeki on lirayý çekip alýrken adeta bize küfür eder gibi baktýktan sonra üstelik teþekkür bile etmeden çekip gidiyor.

Devlete bu yüzden çok kýzýyorum. Bunlarý asmak hatta kurþuna dizmek lazým ama maalesef yetkililer bunu bir türlü yapmýyor. Efendim bu parayý niye verdin diye de eleþtirebilirsiniz. Kimse kimseden bir kuruþ dahi zorla alamaz diye devletin kanunlarý, yasalarý var diye de düþünebilirsiniz.

Ayný mahalle de yýllardýr beraber yaþadýðýmýz bu serseri ayyaþ herifin umurunda mý yasalar. Üstelik kaç kiþiyi býçaklamýþ, cezaevine girip çýkmýþ bu adamla nasýl mücaadele edebiliriz. Ýrfan çýktýktan sonra Ertan beþ lirayý çýkartýp bana veriyor. Zaten uzun süredir bu tip olaylara alýþkýn olduðumuzdan fazla zorluk çekmiyoruz artýk.

Ertan yalvarýrcasýna "Rüstem bugün erken gidelim eve, benim tansiyonum yükseldi Allah göstermesin beyin kanamasý falan geçirmeyeyim. He sen ne dersin?" dediðinde saatime bakýp

-"Haklýsýn Ertan bende de çarpýntý baþladý. Gidelim" diyorum.

Ýkimiz de yangýndan kaçarcasýna kahveden fýrlýyoruz. Önümüzde ki günlerde daha neler yaþarýz Allah bilir.






Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumcu kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kurtarýn Beni
Sarýgöl Roman Mahallesi 2
Pavyon Sokaklarý
Gel Abi...
Ýblis Yeryüzünde
Çöp Kamyonu
Ýsyankar Ruhlar
Toplum Düþmaný
Genelev
Midyeci Raci

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Hýrsýzlar Kralý
Güzel Ýstanbul
Ýdam Ýsteriz
Dilenciler Köyü
Emret Baþkaným
Cafer Kalfanýn Ýsyaný 2
Düttürü Düüüttt
Þairler Çýkmazý Sokaðý
Ayþe Aþk Arýyor
Köpekler Sokaðý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Kurtlar Sürüsü [Þiir]
Ego - [Þiir]
Çingeneler Zamaný [Þiir]
Açým Ben [Þiir]
Olmalý [Þiir]
Zaman Geçsin [Þiir]
Hani [Þiir]
Konstantin Aðlýyor... [Þiir]
Kuyu [Þiir]
Sen Gidersen [Þiir]


þenol durmuþ kimdir?



Etkilendiði Yazarlar:
CERVANTES


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © þenol durmuþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.