Yaþamýn her aný hakkýný ister. -Goethe |
|
||||||||||
|
Sonuçta yalnýz ve bir baþýna kalanlar… Çocuklarý olsa da yanlarýnda geceleri buz gibi bir yatakta uykuyu hasretle bekleyenler… Göz yaþlarýný yastýða akýtýrken, bedenlerinin isteklerini çaresizce susturanlar, unutmaya çalýþanlar… Yavaþ yavaþ tüm kapýlar yüzlerine kapandýðý için yapayalnýz kalmaya mahkum edilen kadýnlar…Kendi ayaklarý üzerinde tek baþýna durmak için verdikleri onca çabanýn görmezden gelinmesine, toplum tarafýndan çaresizliðe itilmelerine bir anlam veremeyen yorgun, bitkin, umutsuz kadýnlar… Hayata tutunmak zordur böylesi durumlarda. Sýðýnacak baþka bir liman bir daha karþýsýna çýkmayacakmýþ gibi gelir insana. Hele hele sevdiði ile beraber geçirilen yýllar uzunsa, kaybediþ sonrasýnda yaþanacak travma daha büyük olur. Ve çoðu kadýn kendisini dýþ dünyaya kapatýr adeta, duygularýný baský altýna alýr ve kilitler. Tüm bunlar yetmezmiþ gibi; çalýþtýðý iþ yerinde olsun, uzun yýllar yaþadýðý eski mahallesinde olsun, farklý bakýþlarla, anlamsýz imalarla kocaman bir kýskacýn içinde yaþamaya mahkum edilir. Dýþarýya çýkmalarýna, nefes almalarýna izin verilmez. Adeta isyana teþvik edilir, baþlarýna gelen zorluklar yetmezmiþ gibi hayatlarýný karartmak için uðraþýlýr, ellerinden tutup destek olunacak, yardým edilecek yerde o kýskacýn içinde bir ömre zorlanýr. Nedendir peki bunca tepki? Kendimize ait dar bir perspektiften baktýðýmýz için elbette. Anlamaya çalýþmayýz hayatlarýný, yapmak istediklerini görmezden geliriz, hareketlerini dikkatlice izler, sonra da nedensiz yere suçlarýz onlarý. Baþlarýna gelen her þeyin tek sorumlusu olarak görürüz. Oysaki birde onlardan dinlesek hayat hikayelerini, yaþadýklarýný, çektiklerini… daha kolay anlayacaðýz belki de yaptýklarýný ve yapmak istediklerini. Ama aklýmýza bile getirmeyiz nedense. Çünkü suçlamak, bir insaný toplum dýþýna itmek daha kolayýmýza gelir; her zaman yaptýðýmýz gibi çoðunluðun düþüncesine aykýrý düþünenleri, kalýplaþmýþ deðer yargýlarýmýza aykýrý hareket edenleri ayýplarýz. Farklý görüþlerden nefret ederiz, tartýþmayý sevmeyiz ve kendi fikrimizi kabul ettirmek için baský kurar, bazen þiddete baþvururuz. “Dul kadýn” kimliðinde tüm haklarýný kaybettiðine inanýrýz, var olanlarý da bizler elinden alýrýz. Ne ailesinin yanýnda, ne arkadaþlarýnýn, ne de dostlarýnýn… hiçbir yerde rahat nefes almasýna izin vermeyiz. Kaç yaþýnda olursa olsun bu kimlikle yaþamak gerçekten zordur kadýnlar için; evli kadýnlar onlardan nefret eder adeta, çünkü eþlerini ellerinden alacaklarýný düþünürler; erkekler ise tabirimi maruz görün ama kullanmak, yararlanmak isterler. Dul kadýn her adýmýnda çok temkinli olmak zorundadýr. Yaþam þekline, toplum içindeki davranýþlarýna, çevresindeki kiþilerle olan iliþkilerine, bu iliþkilerin mesafesine, arkadaþlýklarýna, dostluklarýna, hatta giyim tarzýna bile… Kolay kadýn olarak algýlanmamak içindir tüm bu çabalar. “Kolay kadýn” … ne kadar yakýþýksýz, ne kadar rencide edici bir tanýmlama öyle deðil mi? Aslýnda bu ve benzeri yakýþtýrmalar ne yazýk ki toplumun oluþturduðu yazýlý olmadýðý, konuþulmadýðý halde yýllar içinde uyulmasý gereken kurallar halinde önümüze sürülmüþ deðer yargýlarýdýr. Toplum bilincine öylesine derinden yer etmiþtir ki zaman zaman isyan etsek, karþý çýksak da kolay kolay terk edemeyiz bu düþünceleri. Bizler bu þekilde düþünmeye ve tavýr almaya devam ettiðimiz sürece, dul kadýn kendisine konulan ismin aðýrlýðý altýnda ezilecek, iyice kendi kabuðuna çekilecektir. Hemen toparlanmazsa yaþamý giderek zorlaþacak ve kýsa süre sonra karmaþýk düþünceler içinde her þeye boþ verip, kendini bile önemsememeye baþlayacaktýr. Günler geçip gittiði halde onun içinden bir þey yapmak gelemeyecektir, çünkü çaresiz ve yapayalnýz kalmasýnýn isyaný tüm bedenini kaplayacaktýr. Eskiden ailece görüþtüðü ve çok iyi anlaþtýðý arkadaþlarý artýk onunla yollarýný ayýrmýþtýr. Üstelik potansiyel bir tehlike olarak görülmektedir. Oysaki þimdi aradýðý kederini, acýsýný, göz yaþlarýný paylaþacaðý dostlarýdýr. Ama kabahati her ne ise onu soyutlamýþlardýr kendi yaþantýlarýndan. Kendisini, duygularýný, içinde bulunduðu zor þartlarý anlamamýþ ve ellerinin tersi ile itmiþlerdir karanlýða doðru. Zor bir yaþam, karanlýk bir tünel onu beklemektedir artýk. O tünelin ucunda belli belirsiz duran ýþýðý yakalayýp, yeni hayatýnda mutlu olabilmesi tamamen kendisine baðlýdýr. Bizler sadece vereceðimiz umut ve cesaretle bu ýþýðýn kuvvetlenmesine yardýmcý olabiliriz. Zor olsa da o ýþýðý yakalamayý denemeli, umutla yýlmadan hayatýna devam etmeli ve eski kimliðini geri kazanmalýdýr bir þekilde. Yok yok içiniz kararmasýn hemen çünkü tüm örnekler böylesi karanlýk deðil elbette, ayrýca olmamalý da. Arkadaþlarýnýn, yakýn çevresinin sýcaklýðýný fazlasý ile gören, dýþlanmayan, aksine desteklenen dul kadýnlar da var aramýzda. Ben onlarýn diðerlerine göre daha þanslý olduklarýna inanýyorum. Biraz kendi çabalarý, biraz çevrelerinin pozitif etkisi ile yaþadýklarý travmayý kolayca atlattýklarý için; eski kimliklerini yeniden sahiplenip ayaklarýnýn üzerinde durmayý baþardýklarý için. Onlar kadar þanslý olamayanlar içinse toplum olarak yapacaðýmýz þeyler var mutlaka. Öncelikle bakýþ açýmýzý deðiþtirmekle baþlayabiliriz, ne dersiniz? Çünkü tüm alýþkanlýklara karþý yine de önce insan olmayý becerebilmek lazým diye düþünüyorum ben. Elbette onlara daha yaþanabilir bir zemin sunabilmek adýna. Hazýr konu açýlmýþken aylar öncesinden okuduðum bir romandan bahsetmemek olmaz sanýrým. Sözünü ettiðim Ýnci Asena’nýn “Aldanýþ” adlý eseri. Dul bir kadýnýn yalnýzlýða yavaþ yavaþ mahkum ediliþini tüm çýplaklýðý ile gözler önüne seren güzel bir eserdi. Eþini kaybetmenin acýsý hafýzasýnda henüz dipdiri dururken; kendini mutlu sandýðý dönemlerinde o çok sevdiði eþi tarafýndan yýllarca aldatýldýðýný da öðrenen ve karþýsýna çýkan maddi manevi tüm zorluklarla mücadele etmek zorunda kalan genç bir kadýnýn hayatý konu edilmiþti. Etkilemiþti beni okurken bir kadýn olarak; verdiði hayat mücadelesine hayran kalmýþtým. Bu ve benzeri öykülere yabancý deðiliz aslýnda. Tam bu noktada büyük yazý ustasý Çetin Altan’ýn kadýna iliþkin bir derlemesi olan “Kadýn, Iþýk ve Ateþ” adlý eserindeki þu cümlelerin altýný çizmek gerekli diye düþünüyorum. “Dünyanýn içinden geçerken karþýlaþtýðýmýz deðiþik çerçeveler içindeki kadýn portreleri, kadýn yaþamlarý, kadýn acýlarý… bir ömür sadece onlarý yazsak, yine de pek bir þey anlatabilmiþ sayýlmazdýk.” O kapalý kapýlar ardýnda kim bilir ne hayat mücadeleleri veriliyor ve biz çoðundan haberdar bile deðiliz. Ama esas olan toplum baskýsýnýn rüzgarý ile öteye beriye savrulmadan ayakta kalabilmek sanýrým. Bunun içinde her ne olursa olsun, insanýn önce kendisi yaþamýna saygý göstermesi ve yaþamýný devam ettirmek zorunda olduðunu anlamasý gerekiyor. Aslýnda þu ya da bu þekilde hiç birimizin yaþama küsme gibi bir lüksü yok, öyle deðil mi? Bu gerçeði benimseyen, her þeye raðmen gülümseyen ve gülümsemek isteyen tüm kadýnlar için, yalnýz olmadýklarýný hissettirmek adýna yazmak istedim bende. Sevgiyle kalýn. Belgin Eryavuz
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © BELGÝN ERYAVUZ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |