..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Paranýz varsa toprak alýn. Artýk üretmiyorlar. -Mark Twain
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > Þenol Durmuþ




4 Temmuz 2010
Ýhtiyar Keçiler  
Þenol Durmuþ
O görmese de iki hýrsýz onu çoktan görmüþtü. Býçaðý çeken bir hýrsýzýn ihtiyarýn üzerine yürümesiyle, zavallý ihtiyar þok geçirmiþti. Yalvaran bir sesle, aðlayan yüz ifadesiyle 'Aslan evladým ben namaza yetiþeceðim, siz iþinize bakýn. Allah iþlerinizi artýrsýn, size kolay gelsin' demesi bile boþuna bir çaba olmuþtu. Korkunç gözleriyle haplanmýþ bir hýrsýz için deðil camiye giden bir ihtiyar, türbesinden kalkan bir evliya olsa da artýk fark etmezdi..


:BCCC:
Bizim Mahalle......

Sabah ezaný duyulduðunda sokaklar da harekete geçerdi. Bazý evlerin ýþýklarý karanlýkta parlarken, bu evlerden tek tük insanlar çýkar, aðýr aksak çarþý merkezine doðru yürürdü. Ýþte bu anlarda hýrsýzlarýn, sarhoþlarýn mesai saati sona ererdi. Ezan sesleri adeta onlarýn alarm sesleriydi.Yükünü tutturan hýrsýz mutlu olurken, iþi yarým kalanlar ise küfürler, kahýrlar, lanetler çekerek sokaklardan toz olurdu. Polisler ve bekçiler ise büyük ihtimalle karakollarýnda uyku halinde tatlý bir rüya görüyordu. O gece semtte, mutlaka bir iki esnaf yahut birkaç ev soyulmuþtu. Karakolun sanki çok umurundaydý. Üç kuruþ maaþa talim eden memurlarýn, zengin bir esnafýn soyulmasýna karþý gösterdiði tepki genelde olumlu olurdu. Dükkaný soyulan kasap Niyazi sabah vakti karakolun içine daha adým atar atmaz komiserin aðzýndan çýkanlarý duyduðunda inanamamýþtý. Polisten rapor alan komser avazý çýktýðý kadar haykýrmýþtý...

"Neee Niyazinin yüz kilo etinimi çalmýþlar. Ýyi yapmýþlar çok iyi yapmýþlar. Þerefsiz heriften geçenlerde bir kilo köftelik kýyma istedik diye bize azmý mýrýn, kýrýn yaptý. Helal olsun O hýrsýzlara..."

Aðýr aksak yürüyen bu insanlarý hemen herkes tanýrdý. Bunlar sabah namazý için camiye giden ihtiyarlardý. Bir çoðunda baston varken, olmayanlar da kambur sýrtýný düzeltme telaþýyla yürürdü camiye. Ak sakallý, kýrçýllý sakallý, nur yüzlü pamuk dedeler, tonton amcalar çok sevimliydi.Tek sorunlarý ise sokaklardan geçerken bir hýrsýzla, ya da bir sarhoþ veya bir psikopatla karþýlaþma tehlikesiydi. Çünkü birkaç ihtiyar bazý soygunlara istemeden de olsa þahit olmuþtu. Bir ihtiyar bakkalýn soyulduðunu görünce görmemezlikten gelmiþti ama iþ iþten geçmiþti.

O görmese de iki hýrsýz onu çoktan görmüþtü. Býçaðý çeken bir hýrsýzýn ihtiyarýn üzerine yürümesiyle, zavallý ihtiyar þok geçirmiþti. Yalvaran bir sesle, aðlayan yüz ifadesiyle 'Aslan evladým ben namaza yetiþeceðim, siz iþinize bakýn. Allah iþlerinizi artýrsýn, size kolay gelsin' demesi bile boþuna bir çaba olmuþtu. Korkunç gözleriyle haplanmýþ bir hýrsýz için deðil camiye giden bir ihtiyar, türbesinden kalkan bir evliya olsa da artýk fark etmezdi. Ýhtiyarýn can havliyle bastonunu fýrlatýp kaçmasý için bir saniye yetmiþti. Ekmek fýrýnýnýn tezgahtarý, vitrin önünde son sürat kaçan yetmiþlik Ahmet dedeyi gördüðünde gözlerine inanamamýþtý. Bu adam yýllardýr sakat deðil miydi?

Çenesi düþük, dedikoducu fýrýncý, bu olayý kahveler de ballandýrarak anlatýnca Ahmet dede'de artýk semt'te býr fýkra kahramaný olmustu. Bu korku yüzünden olacakki birçok ihtiyar sabah karanlýðýnda sokaða çýktýðýnda camiye gidene kadar sokak aralýklarýný saðý solu çevreyi dikkatle kontrol eder, gözlem yapar, bazen aðýr adýmlarla bazen de süratle yürürdü. Gözleri görmeyenler kulaðý duymayanlar iþte bu anlar da birer kurt, tilki, sansar olurdu. O anda herseyi görür herþeyi duyarlardý. Sakatlýklarýndan eser kalmazdý. Ahmet dede gibi...Ahmet dede þanslýydý. Kýçýnda açýlan bir kaç ufak býçak darbesine raðmen, bu dünyadan ayrýlmadýðý için haline þükür etmiþti. Ýhtiyarlar ve hýrsýzlardan sonra ise semtin namlý þarapçýlarý görülürdü. Bir çoðu geceden kalma sayýlýrdý. Onlar
çýkardý sahneye. Her sokakta her aralýk'ta sýzmýþ bir þarapcý yahut hala ýsrarla içmeye devam eden birisinin þarkýsý, narasý duyulurdu.

"Seviyorum ulan seni Melahat"

"Allahsýzlar, kitapsýzlar, var mý ulan yan bakan"

Cami cemaa'ti bunlardan korkmazdý sadece tiksinirdi. Zaten hemen hepsi bu semtin insanýydý. Semtin nerdeyse yarýsý þarapçýydý. Zararsýz insanlardý.Dünyada zarar verdikleri tek insan herhalde kendileriydi. Ýhtiyarlar bunlarý çok iyi bilir ve onlarý küçümser bazen eleþtirir bazen de "Allah belanýzý versin, inþallah cehennemde yanarsýnýz" diye dua ederdi. Saðsalim cami avlusuna girdiklerinde ise hepsi mutlu olurdu .Semt camisi çarþý merkezinin tam ortasýnda bütün ihtiþamýyla dururdu. Cami hocasýnýn selamý ihtiyarlarýn selamlaþmalarý genelde çok soðuk olurdu .Sesler cýlýz istemsiz bir sekilde çýkardý.Yýlardýr her allahýn günü, birbirlerinin sevimsiz suratlarýný görmekten, namaz kýlmaktan, dua etmekten belki de býkmýþlardý.

Belki de selam vermek, hýrsýzlar ve sarhoþlarla uðraþmak onlarý yýldýran sebeplerdi. Cami hocasý avantajlý sayýlýrdý. Kýrmýzý suratlý tombul bir insandý. Suratýndan adeta výcýk výcýk yað akýyordu. Sabah namazý biter bitmez cami bitiþiðinde duran lojman evine dalar, koþar adým yataða girer, tombul karýsýna sarýlýr, yarým kalan uykusunu tamamlardý. Öðle namazýndan sonra ise çarþýda dolaþýr esnaflara uðrar bir göz atardý. Etin en iyi tarafýný, sebzenin en tazesini, ekmeðin sýcaðýný tüm esnaflar ona büyük bir hoþgörüyle ikram ederdi. Ondan para almazdý esnaf kesimi .Bir hocadan para almak dinen çok günahtý. Sonra öbür taraf ne derdi?..Hoca elinde, aðzýna kadar dolup taþan poþetlerle yürürken çok zorlanýrdý. Zaten kilosu, yaðlý vücudu ile namaz kýlarken dahi büyük güçlük çekerdi. Ama camiden çýkan ihtiyarlarýn eve gitme gibi bir sanslarý yoktu. Onlarýn gidecek tek bir adresleri vardý

Kahvehaneler.

Cami çýkýþýnda kahvehaneleri doðru yürüyen ihtiyar grubunu bir adam devamlý karþýlardý.

Deli Selami...

Ya da þimdiki adýyla þarapçý Selami. Çarþýnýn tam ortasýnda bir aðaca yaslanmýþ bir halde duran Selami sabaha kadar mutlaka onlarca þarap þiþesini devirmiþ olurdu. Ýhtiyarlar önünden geçerken yarým kalan þiþesini onlara doðru tutar, gülümseyerek seslenirdi.

"Allah kabul etsin, haydi þerefe, sizi ihtiyar keçiler sizi...Cehennem sizi bekliyor.Hayde bakayým."

Ne diyordu bu deli?..Ne diyordu bu Allahýn belasý psikopat manyak herif. Ýhtiyar grubu kin ve nefret dolu gözlerle bakardý deli Selamiye. Küfürler lanetler yaðardý.Yýllardýr hemen her gün her sabah bunu yapmak zorunda mýydý. Bu adamýn bir zamanlar üniversite mezunu olduguna kimse inanmýyordu. Zekiliðinden belki de baþarýsýndan delirmiþti .Bu zavallý ihtiyarlardan ne alýp veremedigi vardý?..

Sonra kahvehaneye girerdi ihtiyar grubu. Daha içeri girer girmez iri yarý garsonun sert bakýþlarýyla karþýlaþýrlardý. Bu garsonu hiç kimse sevmiyordu ama hepside mecburen ona katlanýrdý .Buranýn patronuydu bu adam. Katý sert ve acýmasýz bir adamdý. Akþamdan kaldýðý her halinden belli olurdu. En az bir aylýk sakal traþý, iri yapýsý, küfür dolu konuþmalarý ile çok çirkindi. Semtte bilinen "Hayvan Ýrfan" lakabý ile bir hayvaný aratmazdý. Ýçeri giren ihtiyar grubunu hemen uyarýrdý.

"Evet beyler son masalara doðru gidin, çaylar birazdan çýkacak, sabah sabah da sesiniz fazla çýkmasýn,fazla traþ etmeyin. benim canýmý sýkmayýn."

Söylenenlere uymak lazýmdý. Hiçbiri bu adamla tartýþmak istemezdi .Hemen bir masada piþti kurulurken diger bir masada da okey baþlardý .Otuz kýrk kiþilik grup iki masa etrafýnda sandalyeleri doldururdu. Kahvenin ön masalarýnýda esnaflar gençler iþgal ederdi.Garson bunlara ayrý bir sevgi gösterirdi. Parada bahþiþde bu tip müþterilerde vardý. Emekli maaþýyla geçinenler ise çok cimriydi. Aslýnda bir çoðu zengin sayýlýrdý. Ama buna raðmen bir çay içerken dahi ödleri kopardý. Üstelik yoldaþ olmalarýna raðmen birbirlerine çay ýsmarlamaya da korkarlardý. Hain garson bunlarý çok iyi biliyordu. Sýk sýk onlarý ikaz ederdi. Bazen haykýrýrdý...

"Beyler saat baþý çay servisimiz var, masalarý boþa iþgal etmeyin.Söðüt gölgesi mi burasý, çay içmeyen hadi doðru parka"

Garson bilinçli bir þekilde ihtiyarlarý uyarýrdý. Ýsterse içmesinler. Kýþýn en soðuk günlerinde bir parkta bankta oturmak her babayiðidin harcý mýydý sanki?.. Bu yüzden olacak ki bu adamlar hergün onlarca bardak çayý içmek zorunda kalýrdý. Mideleri bulansa da, kaldýrmasa da, kussalar da o çaylar içilirdi. Hemde sürekli. Bazýlarý içten içe öfkelense de tepki gösteremiyodu. Okey oynayan dört ihtiyardan birisi emekli komiser idi. Diðeri belediye memuru, bir tanesi alkolik ögretmen, bir diðeride sefil fabrika iþçisiydi. Bir dönem güçlü insanlarýydý bunlar.Ya þimdi?.. Ama kimin umurundaydý. Geçmiþ geçmiþte kalmýþtý...Lanet olasý gelecek neredeydi?

Þimdi ise sefil aciz zayýf insanlar gurubu olmuþlardý. Fabrika iþçisi bile zamanýnda namlý bir kabadayý olarak anýlýrdý.Þimdi ise çayý karýþtýrýrken elleri titriyordu. Bu grup özellikle acýmasýz garsona diþ bilemiþti. Ama takma diþlerle bu iþi yapamazlardý. Sadece garsonun arkasýndan küfür edilir dedikodu yapýlýrdý. Piþti oynayanlardan berber Nurinin oðlu Amerika da mühendis olarak çalýþýyordu, üstelik oranýn vatandaþý olmuþtu. Bir diðerinin kýzý gazeteciydi. Hele baþçavuþ Hilminin oðlu ise nerdeyse general olmak üzereydi ama hiç biri de babalarýný bu hain garsonun elinden kurtaramýyordu. Buna raðmen hepsi ortak bir noktada buluþmuþtu.

Cami avlusunda...

Saatler geçtikçe kahvehane adeta insan ahýrýna dönüyordu. Ýhtiyarlarýn yýllanmýþ elbiseleri, vücutlarýndan yayýlan ekþime kokusu, çay ocaðýnýn bitiþiðinde bulunan tuvaletten çýkan kokular, sigara dumaný, öksürükler, aksýrýklar birbirine karýþtýðýnda koku dayanýlmaz bir hale gelirdi. Nefes alamayan ihtiyarlar peþ peþe öksürmeye hapþýrmaya baþlardý. Hain garson iþte bu anda yeniden sahneye çýkardý.

"Öksürmeyin tükürmeyin hapþýrmayýn, balgamýnýzý yere atmayýn ulan.Kahveye verem salýyorsunuz,kýzlarýnýz damatlarýnýz çocuklarýnýz sizi evden kovuyor size biz bakýyoruz ulan.Temiz olun þimdi masalarýn altýný kontrol edicem."

Bu sözleri duyduklarýnda bir çoðu yýkýlrdý, hemen her gün. Garsona diþ biliyenler dahi susardý. Öyle ya niçin neden her sabah kalkmak zorundaydýlar. Neden akþama kadar kahvede pinekliyorlardý. Çürüyen bir bedeni evde tutmak çok zor bir iþti. Ev yaþamýnda çocuklar misafirler gelen gidenler olurdu sosyal bir yaþantý vardý.Kan baðý olmasa belkide sokaða atýlacaklardý. Üstelik tapulu evlerinde. Belki de emekli maaþlarýnýn hatýrý olmasa çoktan bir huzurevi hapishanesinin yolunu tutacaklardý. Ya ihtiyarlarýn hanýmlarý?.. Ölenler elbette kurtulmuþtu ama yaþayanlar þimdi kahvede deðilde evde gelinlerine damatlarýna torunlarýna hizmetçilik yapýyordu. Bir hizmetçi maaþýný karþýlýyordu. Eh bu da yaþama bir katký sayýlýrdý.

Ýhtiyarlar oyun oynarken sahte þakalaþmalar ile bu gerçekleri binlerce kez düþünseler de hiç biri itiraf edemiyordu. Akþama doðru kahvehaneden güç bela çýktýklarýnda deli Selami'yi hala olduðu yerde içerken görürlerdi. Selami yine þiþeyi onlara doðru kaldýrmýþ bir halde gülümsüyordu.

"Haydi þerefe sizi ihtiyar keçiler sizi...Bir gün daha bitti...Hayde bakayým."



.Eleþtiriler & Yorumlar

:: keçiler
Gönderen: Aysu / , Türkiye
6 Temmuz 2010
þu zararsýz keçilerle bir günü geçirmek isterdim fotoðraf karelerinde donmuþ anlarý ve hikayelerini yakalamak güzel olurdu ,öykü yazmayý özledim galiba sevgiler




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumcu kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kurtarýn Beni
Sarýgöl Roman Mahallesi 2
Pavyon Sokaklarý
Gel Abi...
Ýblis Yeryüzünde
Çöp Kamyonu
Ýsyankar Ruhlar
Toplum Düþmaný
Genelev
Midyeci Raci

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Hýrsýzlar Kralý
Güzel Ýstanbul
Ýdam Ýsteriz
Dilenciler Köyü
Emret Baþkaným
Cafer Kalfanýn Ýsyaný 2
Düttürü Düüüttt
Þairler Çýkmazý Sokaðý
Ayþe Aþk Arýyor
Köpekler Sokaðý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Kurtlar Sürüsü [Þiir]
Ego - [Þiir]
Çingeneler Zamaný [Þiir]
Açým Ben [Þiir]
Olmalý [Þiir]
Zaman Geçsin [Þiir]
Hani [Þiir]
Konstantin Aðlýyor... [Þiir]
Kuyu [Þiir]
Sen Gidersen [Þiir]


Þenol Durmuþ kimdir?



Etkilendiði Yazarlar:
CERVANTES


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Þenol Durmuþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.