Tarihi Anlamak (2)
Tarihi anlamada ikinci uğrak, onun ne gibi işlevlere sahip olduğunu ve tarih yazımında belli başlı biçimleri görmektir.
"Yazmak, varoluşsal krizinizi bir sonraki sayfaya erteleme sanatıdır." – Samuel Beckett (kurgusal)"
"Yazmak, varoluşsal krizinizi bir sonraki sayfaya erteleme sanatıdır." – Samuel Beckett (kurgusal)"
Tarihi anlamada ikinci uğrak, onun ne gibi işlevlere sahip olduğunu ve tarih yazımında belli başlı biçimleri görmektir.
Yıldızlara yürüdüm, hepsi bu mezar taşındaki bu söz Heidegger hakkında çok şey anlatır. O hayatı boyunca hakikati arayan bir düşünür olmuştur. Heidegger varoluşu felsefenin konusu haline getirerek felsefenin hayatın dışında olmadığını; bizzat dünya-içinde olduğunu anlatmaya çalışır. Hayatın içinde olan bizlerin hakikatin dışında kalamayacağımızı vurgulayan Heidegger; önceki filozoflarca kabul
Yıldızlara yürüdüm, hepsi bu mezar taşındaki bu söz Heidegger hakkında çok şey anlatır. O hayatı boyunca hakikati arayan bir düşünür olmuştur. Heidegger varoluşu felsefenin konusu haline getirerek felsefenin hayatın dışında olmadığını; bizzat dünya-içinde olduğunu anlatmaya çalışır. Hayatın içinde olan bizlerin hakikatin dışında kalamayacağımızı vurgulayan Heidegger; önceki filozoflarca kabul
Gerçeği hayallerinde aradı
Hayalleri gerçek oldu sonra
ve dünya gerçek bir yalan...
« Aşk harmanında savruldum
Hem elendim hem yoğruldum,
Kazana girdim kavruldum,
Meydana yenmeye geldim »
Tanrı insanın yüreğine hem iyilik duygusunu hem de kötülük duygusunu orantılı bir şekilde koymuştur. Bir insanın yüreğinde sadece iyilik olursa, kendini kötülüğe karşı savunamaz. Çünkü, kötülüğü bilmeyen ve o duyguya sahip olmayan insan, saf olur ve kolay kandırılır. Aynı zamanda kendini kötülüğe karşı da savunamaz. Tanrı'nın insan yüreğine
"Hayata dair konular yalnızca felsefecilerin, sosyologların, tarihçilerin kafa yorması gereken konular değil aynı zamanda; matematikçilerin, mühendislerin, biyologların da kafa yorması gereken konulardır."
Hani Mansur, Tanrıya aşkı son aşamasına varınca kendine düşman kesildi, kendini yok etti gitti. "Ben Tanrıyım" dedi. Yani "Ben yok oldum, Tanrı kaldı ancak." Bu söz, alçak gönüllüğün son derecesidir, kulluğun sonudur.
Kuantum fiziği ve makro dünya arasındaki bağlantıyı inceleyen bu metin, mikro ve makro etkileşimlerin benzeşmelerini ve farklılıklarını ele alıyor. Atom yapısının bu iki dünya arasında nasıl bir geçiş formu oluşturduğunu açıklayan yazı, kuantum dünyasının boyutsuzluğu ile makro dünyanın üç boyutlu zaman-mekan yapısı arasındaki temel farkları vurguluyor.
Biliyorum,bir serzenişten daha buruk bir şey senin iç çekişin.Hayallerinden vazgeçip, bütün varlığını “gözle görülemeyecek kadar küçük ve mutlak” parçacıklara adamanın pişmanlığını mı çekiyordun, açıkçası emin olamıyorum.
Kıta Avrupası modernleşmesinin öncülü özellikle burjuvazist ve merchantalist bir gelişimin ürünü olarak açıklanırken, ada Avrupasının modernleşmesindeki, aristokrasi inkar edilemez bir öneme sahipti. Hatta bütün batının doğu üzerindeki modernleşme etkisi söz konusu edilirken, Türk modernleşmesinin öncüleri de, Türk Sosyo-kültürel yaşamının en etkin sınıfının merkezinde ortaya çıkacaktı. Şüphesiz ki en
Hepimiz et, kemik ve kan, hepimiz insanız. Üstelik istisnası yok, bir gün gelip hepimiz ölü insanda olacağız.
Kadın programlarını küçümseyenlerin kendine çeki düzen vermesini sağlayacak bir eser!
-Alec Sandır Newyork Post-
Bugünlerde kimse ne olduğunu pek bilmese de, insanların dillerinde olan o çılgın Kuantum fiziği(Parçacık Fiziği), onun teorisini kuran ünlü fizikçilerin bulgularının sonucunda ortaya attıkları felsefi sorulardan kaynaklanan bir felsefi akıma yol açtı. İşte aşağıdaki makalede, bu felsefe hakkında kısa bir giriş bulacaksınız!
Zıtların varlığı, birliği ve mücadelesi gerçekliğini anlatmanın ve anlamanın somut ve çarpıcı bir örneğidir “ker-bela”.
Felsefe, filozof, düşünme her zaman pek kolay anlaşılamayan bir iş, etkinlik ve tarz olarak görülmüştür. Bu durumun altında yatan asıl neden ne olabilir? Belki de yanıt insanın kendi çelişkileri ve tekinsizliğinde gizlidir.
Ahmet Ümit