Yumurtlayan Kalem
Kalemim canlanır ansızın, yazmaya başlar kendiliğinden... Bazen kendimi kalemimin oyuncağı gibi hissediyorum...
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Kalemim canlanır ansızın, yazmaya başlar kendiliğinden... Bazen kendimi kalemimin oyuncağı gibi hissediyorum...
kalbim duracak gibi...
ya göremezsem onları...
bu kadar zamandır iç içe yaşayıp da o minik bedenleri kucaklayamazsam ya...
Yüzler vardır; hep gülen ışıltılı...Size bir aynadırlar karşınızda...Keder,hüzün, huzur ve sevinç kardeşmiş gibi durur yüzlerinde...Kucaklamak geçer içinizden; yanlarında öylece saatlerce oturmak... Susmaları dinlemektir, konuşmaları onarmak...
Gel çağrısı genel ve öz itibariyle iki bölümden müteşekkildir. Bu ikili mıknatısın kutupları gibi birbirlerinden farklıdır. Aradaki mesafe alnı rahmet yüklü bulutlara değen dağlar ile vadinin derinliklerinden nazlı nazlı süzülen nehirler arasındaki mesafeden daha aralıdır.
Kişinin cahil veya alim, mutlu veya mutsuz olması hep onun aldığı eğitimle ilintilidir. Milletlerin ilerlemesinde de baş şart eğitimdir. Bir millet bireylerine vermiş olduğu eğitimin kalitesi ve seviyisi oranında yükselir.
... sonra hayata acıdık; ne kadar bahtsızdı ki en mahrem yerlerinde züppeler, soytarılar , dalkavuklar, binbir suratlı insanlar birer yılan gibi sokuluyor,
İnsanlar... Doğuştan eşit ve masumdurlar... Acaba? O zaman bu kadar çekişme ve kargaşa niye?
Bir hayalet gördüğünüzde kaçmaz ve bulunduğunuz yerde çökmek vesilesiyle korktuğunuzu belli etmezseniz hayalet de size saldırmayacaktır. Onları sevin, sevginizin karşılığını alacaksınız.
Bu acı haberi vermek hiç kolay değil maalesef ama arkadaşlık öldü.
Her surette bir ruh , her sirette bir oluş….Her anı seyr-i sefa bir düş..Bakma görünene sen , sürette alır canı Azrail....…
"...Mantıktan çok duygularınızla hareket etmeyi tercih eden bir yapınız varsa, bu; dünyadan daha fazla zevk aldığınız kadar, daha fazla acı da çekeceğiniz anlamına geliyor...."
Bir cehennem hüküm sürerken çevremizdeki çoğrafyada, beklenen tek çığlık, kırmızısı kaçmış gözüken ve belki de asla dilimize değmeyen acılardan ve acıklı hikayelerden usanmış domateslerden.. Bir cennet rüyası ve sadece cehennemi yaşayabilenlerin taptığı, sen, ben ve hayallerimden gelen..
bahar güneşinde paramparça edilen bir yüreğin isyana kayan yakarışlarına nasıl bir yanıt vereceksin yaşam!?!
Daldan dala sıçramalar... Akvaryumlar, balıklar, okyanuslar..
Maskeliler, maskesizler... Onlar ve biz; garipler...
Sözde aydınlar,yozlaşmışlıklar ve herşeye rağmen taptazeliği ile
yaşanmayı bekleyen hayat...