Mehmed Uzun, Ömür Kısa
İnternette ne var ne yok diye bilgisayarın başına geçtim. Bir de baktım ki artık Mehmed Uzun yok…
İnternette ne var ne yok diye bilgisayarın başına geçtim. Bir de baktım ki artık Mehmed Uzun yok…
Uykuyla uyanık olma arasında gezinen bir şey olduğu iddiasını taşıyamayacak kadar delişmen bir kimlik taşıyan şiir; bir yalnızlığın, bir aşkın, bir irfan sofrasına oturmanın ya da bir çıkmazda kalmanın kalb çarpıntısı hüviyetinde kendini resmeden şairle k
Hem kalabalık yalnızlık, sadece yalnız olmaktan çok daha acı bir yalnızlıktır. Kalabalık yalnızlığın ne demek olduğunu, binlerce kalabalığın içinde kendini yalnız hisseden insanlar ancak anlayabilir bir de şairler…
Şair, şiir atına binmiş bir jokeydir; nasıl ki, jokey her yarışı kazanmak ister, şair de kaleme aldığı her şiirin bir öncekinden daha mükemmel olmasını ister.
Standımız yoğun ilgi gördü.
İlgi gördü çünkü hem İhsan Süreyya Sırma için hem yeni çıkan ve ilk kez fuarda okuyucuyla buluşan “Saadet Şehri Malatya” adlı kitabım vardı…
Zira ben bu şehrin kitabını yazdım, halis muhlis Malatyalılarda da şehrin kitabına sahip çıktılar. (Bu arada kitabın
Divan edebiyatı araştırmalarının yaşayan efsanesi İskender Pala hakkında kısa düşüncelerim.
Malatya; Türkiye’nin fikri yapısına yön veren bir şehir, bizler de Malatya’ya yön veren insanlarız….
Malumunuz olduğu üzre; bu sözün patenti bendedir ama söz bana ait değildir.
Hem bu söz bana ait olsaydı bu kadar kendinden bahsettirmez, literatüre geçmezdi…
Zira bir sözde anlam
Yazmak en basit anlamda insanın ak kağıtlara içini dökmesi midir? Ya da kendi kendiyle yeptığı iç-konuşmalar mıdır? Belki de bir tür ‘iç-temizliği’dir yazmak. “Yazmasam çıldıracaktım,” demiş modern öykücülüğümüzün öncülerinden Sait Faik. Yazdı ve çok sevdiği denizi, martıları, adaları bırakarak genç yaşta çekip gitti aramızdan!
kıyılar, kıyıya çekilmiş sandallar yavaş yavaş karla örtülecek." ilk masaldan bir cümle. ‘ardından el sallayan’ ı okurken, yazar, mevsimin değişimini anlatmaktan öte anlamları irdeliyor; kış ve yalnızlık. kim bir orfinoz kadar suyu yutacak ve denizin milyonlarca yıldır saklamaya çalıştığı gizleri fısıldayacaktır balıkçının kulağına?
şairleri anlama çabasına bir tuğla ekleme/neden ve niye sorgulaması.
Biz hep Darwin’i yanlış anladık ya, ben hep ona yanarım. Darwin’in evrim teorisini hep reddettik ya, bende geçen gün uzunca bir düşününce anladım Darwin’i. Hani demişti ya bize insanlar maymundan türemiştir diye. Hani anlatmıştı ya bize ortak atalarımız olduğunu…
Her şey bir şiir yorumuyla başladı. Sokrat, şiirde aynasıyla yüzleşiyordu.
Binlerce üstad şiiri tarif ederken; kendi iç dünyaları ile toplum arasında gidip gelmiş, acının, sevincin, hüznün yalnızlığın, hasretin, kadim sevdaların tablolarını mısralarında değişik şekilde çizmişlerdir. Aslında her birinin yaptığı şiirin öz tarifinden başka birşey değil. Kimine göre şiir mutlak hakikatı arama yolu kimine göre ise şiir; ruh halinin
...Tek kişilik tahtaravalli, düşü yüklesen gerçek fırlıyor havaya, gerçeğe bassan düşler bulutlarda...