Dilek Kutusu! Peri Olmak İstiyorum!
O gün, ilk kez ziyaret ettiğim okul hakkında, burası da her zaman örneğini gördüğüm normal bir okuldur, diye aklımdan geçmişti.
O gün, ilk kez ziyaret ettiğim okul hakkında, burası da her zaman örneğini gördüğüm normal bir okuldur, diye aklımdan geçmişti.
Biz çukurdan çıkmaya çalışırken yukarıda duran birileri tutunduğumuz ipi kesmekle meşgul. İnsanın ilkelliği sürüyor.
Konu mutsuz etme değil; mutlu edememek. Bir kelebek örümceyi nasıl mutlu eder: Ona yem olursa. Yem olmak istemiyorum kardeşim. Anlamıyor bu örümcek beyinliler. Oysa gökyüzü herkesin hem örümceklerin hem kelebeklerin. Nedir bu gökyüzü altında bana bunca düşmanlık çözmüş değilim. Ben örümcekleri hayatımdan çıkarmak da istemiyorum. Onların da güzel
Hayat acısıyla tatlısıyla yaşamaya değer önemli olan hayatın acısını da tatlısını da sizinle aynı tadı alabilecek insanlarla beraber paylaşabilmektir...
Türkiye tarihin de toplumu en çok tahrip eden, en çok parçalayan noktalardan biri nedir diye soracak olursanız hiç şüphesiz bunun cevabı ötekileştirme mantığı olacaktır.
Bir şey isteme benden. Senin isteklerin hem kapkara bir böcek gibi sevimsizdir hem de çekirge sürüsü gibi talan edicidir. Karşında bitip tükenmeyen bir ırmak olsam da, sen sularımı kirletirsin. Yanında masmavi bir deniz olsam, bir karpuz gibi sularıma düşersin. Sana sofra dolusu yiyecek olsam, sen ekmeğe nankörlüğünü sürersin.
Benim dostlarım benden uzak olsada, onların düşlerimdeki yerleri hep yakın. Aslında benim hiç dostum yok, ben onların dostuyum.
İçi boş beynine profilimi doldurma çalışması içinde olamam. Sendeki kafa dipsiz bir kuyuya benzer. Bana Yusuf yüzlü diyeceksin diye karanlık sularına düşemem. Sulanmış beyninin kılcal damarlarında çıplaklığımı yüzdüremem. Sen beni düşüncelerinle boğmaya çalışırsın. Bir girdaptır, bir karanlık sudur beyninin içi. Bana aydınlıktan ve yakamozdan dem vurma.
Türklüğün beş şartına bi halel gelir mi bilmem.
Ama bildiğim bişey var.
Türk Dini Peygamberleri bu saatten sonra kimseyi inandıramaz artık.
Bir Şubat günü kasabada korkunç bir fırtına patlamış, çılgın gibi esen rüzgâr minareleri yıkmış, ağaçları kökünden sökmüş, çatıları uçurmuştu. Ama bu işin en anlaşılmaz tarafı fırtınanın Ermenileri de gökyüzüne uçurmasıydı.
Türkiye Kuzey Iraklı Kürtlere dost elini uzatmalıdır. Kesinlikle eminim ki dostlukla karşılık alacaktır.
Senelerce beraber, içiçe yaşamış bu iki ülke insanı tabiri caizse bugünkü provakasyon o zamanki kışkırtma sonucu. Yüz yıllık düşmanmışcasına birbirlerinin katilleri, cinayetlerini oluşturmuşlar
O halde öncelikle yapılması gereken, tüm Müslümanlar arasında birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhunun yeniden hayata geçirilmesidir… Ve vicdanlı insanların üzerine düşen görev çok açıktır; ”fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah’ın oluncaya kadar” fikir mücadelesi...