Salak Filozof - Seçkin Gündüz - Kadın Maganda
http://www.salakfilozof.com/seckin-gunduz-ile-kadin-maganda/
"Yaşam, tanrının bize yaptığı, bizim de tanrıya yapacağımız bir şaka." - Oscar Wilde"
"Yaşam, tanrının bize yaptığı, bizim de tanrıya yapacağımız bir şaka." - Oscar Wilde"
http://www.salakfilozof.com/seckin-gunduz-ile-kadin-maganda/
Alçakça, adice, hem de organize sosyal medya saldırısından bizi koruyan, bizi savunan yurtseverlere teşekkürler demişsin Sayın Özdil. Evet, doğru söylemişsin. Alçakça, adice, hem de organize bu alçaklığı Mustafa Kemalin adını kullandığın için acaba hiç vicdanında (eğer varsa; önceden var olduğundan, şimdi olmadığından kuşku duymadığım) bir değerlendirme yaptın mı?
Ümraniye Belediyesi 11 seneden beri ülke geneline şamil şiir, hikâye ve resim yarışmaları düzenliyor. Belediyelerin sadece altyapı, su, kanalizasyon, çöp toplama, asfaltlama işlerinden sorumlu olmadıklarını, kültürel etkinliklere de el atmaları gerektiğini yıllardan beri söyler dururuz. Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can, sesimizi duymuş olmalı ki 11 seneden beri bu
Empati 2008 yılında basılmış, egnosizm, empati, sinestesi gibi konuları içine serpiştirmiş bir romandır. İyi bir kurguya sahip ve çok akıcı bir dili vardır.
Roman yazarı, adeta, insanın bildiği ne kadar konu varsa, neredeyse hepsine değinmiştir. Felsefe, tıp, edebiyat, siyaset, ilim, fen, müzik, din, bilgisayar dünyası, sinema
Şehirler, içinde yaşayan insanlarla değer kazanır. Şehirleri değerli ve muteber kılanlar, orada yaşayan insanlardır. Bu insanların bir kısmı ön plandayken, bir kısmı da geri planda durur. Fakat şehirleri sırtlayan birkaç insan mutlaka bulunur. Bunlar o şehrin gözü, kulağı ve dilidir. Tabir caizse gözbebeğidir. Bu insanlar şehre hizmet noktasında
Bu günlerde çok sayıda dosttan bu yakınmayı, daha doğrusu feryadı duydum. Belki siz de aynı durumdasınız ve belki de bir çığlık da siz atmak üzeresiniz. Yazmaya hevesiniz ve yeteneğiniz var. Yazdıklarınız birikip de bir kitap hacmine ulaştığında Şu ölümlü dünyadan geçip gideceğiz. Hiç olmazsa arkamızda bir şeyler bırakalım.
Barış Abi ara ara çalıp söylediği, birçok kez de Ayten yengemin eşlik ettiği müzik adeta kafama derin bir iz bıraktı ve bir daha da silinmedi. Bunlardan biri de o zamanlar Edip Akbayramdan, sonraları da Ahmet Kayadan dinlediğim Aldırma gönül türküsü. Sabahattin Ali ile ilk tanışmamız bu vesileyle oldu.
Bazı insanlar için bir yaşam tarzıdır şiir, yaşama sebebidir. Belki de hayatın ta kendisidir, öznesidir. Şiir, yaşam sevgisinin berrak pınarıdır. Hayatı idame ettirebilmek için nefes gibidir. Şair söyleyecek sözü olandır. Şairlik en zor zamanlarda bile dik, diri ve iri durmaktır. Sözcüklerin gücünü güç edinmektir. Bir duygu işçiliğidir şiir.
Masumiyet Müzesi ise tamamen farklı bir şekilde kaleme alınmış. Gayet açık, sade, anlaşılır ve konuşma dili kullanılmış. Cümleler kısa ve net Okurken okuyucu hiç sıkılmıyor. Anlatılmak istenileni bir çırpıda anlıyor
Birinci tekil ağızdan anlatılan romanın son bölümünde anlatıcı, yerini yazara bırakmış. Roman sonunda, anlıyoruz ki, baştan
İki defa eklediğim yazı, kaydedilmiş gibi görünmesine rağmen sayfada yer almıyor.
\* Okunmak istiyorsan okumalısın.Sadece okunmak amacıyla yazıyorsan umduğunu bulamayabilirsin!
antakyaya yağmur yağıyor sicim sicim
ben üşüyorum
ağaçlar üşüyor, kuşlar üşüyor, caddeler
ayakkabım kıravatım şapkam üşüyorum sokaklar saçaklar evler
sokaklar saçaklar evler
Nietzsche : Derin olduğunu bilen kimse, kolay anlaşılır olmaya çalışır. Kalabalığa derin görünmekten hoşlanan kimse ise anlaşılmaz olmaya çalışır. Kalabalık dibini görmediği her şeyi derin sanır çünkü.
Bu şiir İsmet Özel kaleminden çıkmış bir şiir. Ben okuyunca utandım. Oysa Allah kadınlarla ilgili ayetlerde, kadını ötekileştirici bir tavır takınmıyor.
İnternette, TV kanallarında, gazete ve kendi şahsi sitesinde resimleriyle birlikte Ergenekon davasının tutuklu sanığı İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in dergisinde yazılar yazmaya başlamış Nihat Genç! Allahım ne büyük lütuf! Güya bilgili, akıllı, aklıselim, entelektüel görünsün diye o uzun saçlı, gözlüklü, asık suratlı fotoğrafını iliştirmişler uygun yerlere! Kontrolsüz
Büyü ne kadar gerçekse, gerçek de o kadar büyüdür. Her şey insanın kendi elinde, hayallerinde, tasarladığı yaşam biçiminde ve bunun evrenle olan uyumundadır.
Son günlerde elimde okumakta olduğum kitaplar bittiğinde hüzünleniyorum. Her okuduğum öykünün içinde öykülerin kahramanlarıyla yaşıyorum. “Bir Türk Ailesinin Öyküsü” son okuduğum iste böyle bir kitap. Kitabı yine sevgili yeğenim Deniz Yağmur verdi okumam için. Önerdiği kitapları hep severek okudum, ya bu kitap?
................
Son
Yalçınkaya, 12 Eylül öncesi, lise çağlarında bir genç. Doğudan İzmir’e göç edip yerleşen bir ailenin çocuğu olarak mahallenin gençleriyle birlikte devrimci savaşım içinde yer almış. Kitabındaki öyküler, anılardan yola çıkarak o günleri dile getiriyor. Birinci ağızdan, tarihe gerçekçi bir not düşüyor yazar.