Yazlık Sinemadan Kışlık Düşlere
Evet, yıllar çok çabuk geçiyor. Ben yaz sinemaları denilen bu açık hava sinemalarında hiç bulunmadım. Belki de kentte yaşamanın bir dezavantajı olsa gerek.
Evet, yıllar çok çabuk geçiyor. Ben yaz sinemaları denilen bu açık hava sinemalarında hiç bulunmadım. Belki de kentte yaşamanın bir dezavantajı olsa gerek.
Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı Makedonya’da nasıl hissedilmiş? Ne onulmaz yaralar açmış? Oralarda günlük yaşam nasılmış? Dağlarda kaçak yaşayanlar neler yapıyorlarmış? Tüm bunlar Zülfikar Bey’in yaşamı ekseninde anlatılıyor
HCD, insanlık sorunsalını, ölümü, yaşamı, küresel düzenin şeytani ruhsal artalanını irdelemeyi, paradigmaları kırmayı deniyor ve bunu yaparken biraz, belki de bir hayli bilim ve din dışına çıkarak ruhlar, melekler, cinler, UFO’lar, ölüm sonrası, günlerin sonu, dünyanın sonu gibi soyut, mistik, paranormal öğelerden ve Kutsal Kitap (Tevrat ve İncil)
Kitapsız aşım, kaygısız başım! diyerek atasözünü değiştiren bir başka okur şöyle devam ediyor: Kitap yazmak için gece gündüz çalışacağım, bastırmak için aylarca yıllarca koşuşturacağım, cebimden para harcayacağım, okura ulaştırmak için taklalar atacağım. Ne için? Kitap sahibi olmak için. Sonra da belki yazdığım kitap nedeniyle yargılanacağım ve belki de
Olabildiğince edebi, olabildiğince eşit, olabildiğince özgür olan bu site yine de bu ülkede, bu şartlarda, bu okumamışlıkta olabilirliklerin en olabiliri... Sanıyorum Türkiye'de tek ve tüm olanaksızlıklara rağmen hayatına devam ediyor... Başka bir sitede yazdığım bir eleştiri yazısı sansüre uğradı, yayınlanmadı ama bu sitede asla böyle bir şey olmadı....
Asım Bey tam bir Cumhuriyet çocuğudur. Gençlik yıllarından beri sürdürdüğü Cumhuriyet gazetesi okurluğunu bir patron olmasına karşın sürdürdüğünü söyler.
ster şiir, ister makale, isterse deneme olsun; Trabzon üzerine her ne yazılsa ilk fırsatta onu temin eder, büyük bir özenle ve dikkatle okurum. Onun içindir ki şahsî kütüphanemin en zengin raflarından biri de Trabzon üzerine yazılan eserlerin olduğu bölümdür. Zira bu şehir üzerine yazılan her şey beni heyecanlandırır.
Sayın Yetkili,Basılı ve basılı olmayan eserlerimden dilediğinizi basmak istemeniz durumunda telif ücreti talep etmeden kabul edebilirim. Sadece 15-20 kitap verirseniz sevinirim.Benim ve eserlerim hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz bunu internet üzerinden yapabilirsiniz.
Oyun sonrası konuştuğumuz yönetmen Sami Yakar, oyun için şunları söyledi: “ Geçen yıl “Papaz Kaçtı” oyunumuzla büyük beğeni ve takdir topladık. Bu, bizi daha iyi oyunlar çıkarmamız için kamçıladı. Amacımız, seyircimizle sanatın güzelliğini paylaşmak, onlarla bir gönül köprüsü kurabilmekti. Bir süreliğine de olsa onları, hayatın günlük sıkıntılarından uzak
Arapça bir tamlama olan arzuhal(arz-ı hâl); “bir iş için bir makam veya resmi daireye bir iş sahibinin verdiği dilekçe” anlamına gelmektedir. Bu kelimenin diğer karşılığı “istidanâme” dir. Trabzonlu değerli şair Halit Macit de son kitabına “Arzuhal” ismini vermiş.
Klasikleri ve başyapıtları yazacak yazarları oluşturmak, onları okuyacak okuru oluşturmak için Avrupa 3. sınıf hikayeler, açıksaçık hikayeler, kaba hicivler, en ucuz romanlar ile yola çıktı.
Hayatın kendiliğinden gelme özgürlüğü içinde hapsi, diğerinin sonradan hapsolmuş hayatının içinde özgürlüğünü keşfi.
Mağara’nın Kamburu, felsefeyle uğraşan, yoğrulan yazarını doğruluyor. Felsefenin tüm konuları diyaloglarla tartışılıyor. Yaşamımızda, iç dünyamızda bizi zorlayan, yönlendiren her içgüdüye, dürtüye, soruya erdemin merceği tutulmaya çalışılmış. Kadim etik değerlerin güncellemesi yapılmak istenmiş.
Leyla Karaca’nın “Görünmeyen Uyum” başlıklı yazısı çok etkileyici geldi bana. Bunun nedeni yazının konusundan çok dokusu. Belki de yazıyı böylesine etkileyici yapan yazarın felsefe üzerine çalışmış olmasıdır.
Alçakça, adice, hem de organize sosyal medya saldırısından bizi koruyan, bizi savunan yurtseverlere teşekkürler demişsin Sayın Özdil. Evet, doğru söylemişsin. Alçakça, adice, hem de organize bu alçaklığı Mustafa Kemalin adını kullandığın için acaba hiç vicdanında (eğer varsa; önceden var olduğundan, şimdi olmadığından kuşku duymadığım) bir değerlendirme yaptın mı?
Ne türküler yakılmıştır, ne şiirler yazılmıştır özgürlük üstüne. Bazıları özgürlüğü insanlıkla, aşkla, umutla ve hayata tutunmakla özdeşleştirmiştir. Güvercin ve zeytin dalı barış ve özgürlüğün sembolü olmuştur kültürümüzde. Bütçelerinin yarısını silahlanmaya ayıranlar da barış ve özgürlük lafını ağızlarında sakız etmekten geri durmamışlardır yine de.
Şiir yazmak, kelimelerle oyun oynamak değildir. Hele hele, dilin mimarisini, melodisini bozarak varılacak bir menzil hiç değildir. Tıpkı Stephen King'in dediği gibi "toprak altında duran bir fosili, bir gerçekliği, bir yaşanmışlığı bulup ortaya çıkarmaktır." Herkesin görüp, yaşadığını, hissettiğini herkesi hayran bırakacak bir lisanla yeniden deşifre edebilme sanatıdır şiir.
ürk Dünyasının ulu sesi, yaşayan en büyük şairi Bahtiyar Vahabzade,
13 Şubat 2009 tarihinde, Bakû'deki evinde hayatını kaybetti.
Son dönem Türk şiirinin köşe taşlarından birisidir Şinasi Özdenoğlu!.... Gümüşhanelidir köken olarak!... Şairliğinin yanında yazardır da… Güçlü bir kalemi vardır. Siyasal Bilgiler ve Ankara Hukuk Fakültesi mezunudur. Ben oldum olası hukukçuların şiire ve edebiyata olan tutku derecesindeki bağlılıklarına hayret ederim. Bir o kadar da takdir ederim bu ince