İSKENDERUN'DA BİR ORHAN VELİ YAŞAMIŞ
Fakir Baykurt'un hangi kitabında okumuştum. Hatırlayamıyorum. Bir köyde yoksul bir aile sabah akşam taşlı bir tarladan taş topluyorlar. Tarlanın her tarafı taş. Topla topla bitmiyor. Sonunda başarıyorlar. Orayı ekilecek duruma getiriyorlar. İnsanın doğa ile mücadelesi sürüp gider çağlar boyunca. İnsan bu, değiştirmek istiyor, üretmek istiyor.
Abdullah Öztürk'le zaman zaman telefon sohbetlerimiz olur; edebiyattan sanattan, daha çok İskenderun'dan. O İzmir'de, ben İstanbul'da. İskenderun'da iken sohbetlerimiz olurdu. Artık bunlar mümkün olmuyor. Savrulduk, savrulduk.. yalnız kaldık..
Son konuşmamızda Mahmut Kuru'yu anlattı bana, o anlattı ben duygulandım. Neden haberim olmadı, diye kendime kızdım, kederlendim. Oysa Mahmut Kuru'yu duymuş olmam lazımdı. Yaşarken ne çok şeyi ıskalıyoruz. Sonra, kütüphanemi karıştırdım. Kitaplarımın arasında Mahmut Kuru'nun kitabı çıktı. Çocuklar gibi sevindim. 1957 yılında 80 sayfalık, Varlık Yayınları'ndan çıkan şiir kitabını elime aldım, başladım okumaya. Çok beğendim, harikaydı. Hatay'la ilgili İskenderun'la ilgili şiirler de vardı.
İşte bu şiir kitabını elime alınca kurşuni renkteki kapağında Taşlı Tarla yazıyordu ve bu kitap aldı, götürdü Fakir Baykurt'un ortaokul yıllarında okuduğum kitabına. Edebiyat budur işte, sizi ya alır bir tarafa sürükler veya sarar sarmalar kendine hapseder.
İskenderun güzel şehir yaşanılası şehir peki hafızasına ne oldu, neden sahip çıkmaz böyle değerlerine. Bugün bir Ali Göçmen bir Sadullah Çağlar gibi nice abiler ablalar yazıyorlar, çiziyorlar kültür hayatımıza çentik atıyorlar. Nerde kadir kıymet... İyi ki Ses Gazetesi varda bunları yazabiliyoruz. Ben burada Hatay'ın Orhan Velisi Mahmut Kuru'nun, Taşlı Tarla'sından; taş değil de sözcük toplamaya başlıyorum müsadenizle. Sonra da Abdullah Öztürk'ün izniyle Facebook'da paylaştığı yazıyı aktaracağım:
Singerde dikiş diker Fatma'nın kızı
Fatma'nımın oğlu Payas'da şoför
Kocası Manav köprübaşında
Fatma'nım çırçıra gider geceleri
Gülnaz hanımla
......
Dün akşam seni düşündüm
Gözlerim ağlamaklı
Fakir soframın başında yanakların öylesine kızarmış
Öyle güzel di ki saçların
Öpmek geçti içimden
............
Ama bu benim memleketim
Doğup büyüdüğüm topraklar
Bir ucu arşın arşın Halep toprağını döver
Bir ucu metre metre Seyhan ovasını
Adına HATAY demiş Mustafa kemalim
...........
Antakyaya yağmur yağıyor sicim sicim
Ben üşüyorum
Ağaçlar üşüyor, kuşlar üşüyor, caddeler
Ayakkabım kıravatım şapkam üşüyorumsokaklar saçaklar evler
Sokaklar saçaklar evler
Hep birlikte üşüyoruz.
..........
Tanırsın Antakya şehrini
Tanırsın esmerim
İnsanları öylesine çılgın
Öylesinr sevdalı değil
..........
Hatayda bahar
Sıcak bir emek gibi tatlı
Sıcak bir emek kadar
Kitabın sonunda Mahmut Kuru kendini anlatmış:
Yaradan fakir yaratmış
Gelenler fakir beni bu dünyada
Eskiler de bilir fakir olduğumu
Hele dostlarım
İç yüzüme kadar
Abdullah Öztürk'ün kaleminden; Mahmut Kuru: 23 Ekim 1955te doğan ve 8 ay yaşayan oğlu Mustafayı kaybetmenin acısı ile yazdığı MUSTAFA şiirinden 1928 doğumlu olduğunu anlıyoruz.Antakyalıdır.İskendernda TEK(Türkiye Elektrik Kurumu)te uzun yıllar büro memurluğu yapıp,emekli olmuştur.Garip kuşağı şairlerinden olup garibimin ne yıl öldüğünü bile duymadım.Sonradan ortak arkadaşım Doğan Vuraldan öğrendiğime göre bütün şiirleri,kütüphanesi hele hele o fotoğrafarı,kızı ve damadı tarafından ölümünden sonra üç paraya bit pazarında satılır.Böylelikle,eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardısözü ilk kez hayatta karşılık bulur ve bit pazarına nur yağar.Mahmut Kuru,şair olduğu kadar ünlü bir fotoğraf sanatçısı idi.Sakladığı 1960lı yılların bir Tercüman Gazetesinde ki Ratip Tahir Burak adlı bir yazarın yazısında onun için objektifi ile şiir yazan sanatçı nitelemesini yaptığını hiç unutmam.!970li yıllarda Mahmut Kurunun şiirlerini kendi sesinden dinler,edebiyat ve edebiyatçılarla ilgili aktarımlarını dinler ve İskenderun,Antakya ya da doğa temalı fotoğraflarını hayran hayran incelerdim.
Şair Süleyman Okayın yakın arkadaşlarındandır.Ne yazık ki Mahmut Kuru hakkında herhangi bir kaynak bulmak mümkün olamadı.Kasım 1957de Varlık Yayınevi'nden "Taşlı Tarla" adında bir şiir kitabının yayınlandığını biliyorum.Ayrıca nerden sağladığımı hatırlayamadığım kitap fotokopisi bende bulunmaktadır.
Bu kitaptan bir Mahmut Kuru şiiri aktarayım.
YAŞAMAK ÜZERİNE
Dalları düşünsem
Serçeler tedirgin olur
Suları düşünsem,balıklar.
Köstebekler toprakta gelişir,büyür
Ayrık otları
Hardallar
Bizde büyürüz.
Bizimle birlik
Ter damlaları da büyür
Ağzımızda lokmalar,
Tırnağımızın dibinde ölüm
Bir parmak ötemizde yaşamak
Çocuklar okulda
Karım evde
Dairede ben büyürüm
Ayaklarımız cadde cade
Sokak Sokak
1956