Bâkî (16. Yy)
Âvâzeyi bu âleme Dâvud gibi sal
Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş
"Hayat denen şu garip komedide, en güldüğümüz sahneler genellikle kendi aptallıklarımızdır." **Terry Pratchett**"
"Hayat denen şu garip komedide, en güldüğümüz sahneler genellikle kendi aptallıklarımızdır." **Terry Pratchett**"
Âvâzeyi bu âleme Dâvud gibi sal
Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş
Önümde bir gazete duruyor… Üzerinde de “Gümüşhane’nin sevilen simalarından emekli öğretmen, fotoğraf sanatçısı Güneri Kadirbeyoğlu hayatını kaybetti.” haberi… İnsan tanıdığı bir kişinin bu son haberiyle mahzunlaşıyor bir an… Hayatın yoğunluğunda belki çoktandır hatırımıza getirmeyiz dostlarımızı… Fakat bu hüzünlü manşet bize onu hatırlatıyor. Acı bir hatırlayış bu… Bu son
...belki bir deli sevda yaşarsanız o dizeler derya olur o satırlar fırtınası gecelerin!. Bazen de bir tını bir ses her şey demek..
iskenderun, ülkemizin günlük yaşamını, önemli ölçüde doğal olaylara ve iklime göre belirleyen ender yörelerinden biridir. her mevsiminin dikkat çekici en az bir özelliği vardır. yazın bunaltıcı sıcağı, kışın ılıman havası, bahar aylarının güzel havası, yolu iskenderun’a düşenin ilk izlenimlerinden birini oluşturur...
Perwerdehîya zimanê dayikê mafek xwezayî ye,divê bi lez dibistanên xwerû bi kurdî bêne vekirin.
Alabildiğine derin bir mavi denizdir, O.
Ama üzerinde gezinen gemileri sığlıklarında yüzdürebilecek kadar da naif bir deniz. Derinliğini gösterirken el veren, bir o kadar da öğretendir. Ama siz ister istemez daha derinlerine gitmek istersiniz.
Bu doğal çekimidir Onun. Elinizde olmadan kapılırsınız dalgasındaki akıntıya.
Bir sabah erkenden olanlar olmuş. Küçük Kara Balık, annesini uyandırıp şöyle demiş: Anneciğim, burada daha fazla kalamam, gitmeliyim!
Osmanlı sanat ve musıkîsinin 17.yüzyıldaki durumuna dair bir inceleme yazısı...
Şiir bir imge sanatıdır. Şiirden imge çıkarıldığında, geriye bu sanattan eser de kalmamaktadır. Orhan Veli, eski şiir anlyışını yıktıktan sonra, "Şiirden imgeyi atmakla hata etmişiz; imgesiz şiir olmazmış" diyerek imgenin şiirdeki yerine işaret etmiştir.
Gazeteciliğe ise 1919 yılında sol bir gazetenin yazı işleri müdürlüğünü yaparak . Kendisini barışsever, antimlitarist ve demokrat olarak tanımlarken sürekli yaklaşan Nasyonel Sosyalizm tehditlerine karşı uyarıyordu
Nasıl ki insanlar doğarlar, büyürler, gelişirler ve ölürseler, milletler de tıpkı bunun gibidir; doğarlar, büyürler, gelişirler ve nihayetinde ölürler. Bir milletin, bir medeniyetin hayatiyetini sürdürebilmesi diline, kültürüne, edebiyatına, kısacası millî ve manevî değerlerine bağlı olmasıyla mümkündür.
Cemil Meriç’in ifade ettiği gibi; “Kamusa uzanan el namusa uzanmıştır.”