Şizofrenin Kamburu
Herkes Heybesi̇ne Ömrünü Doldurur; Ben Kamburuma Takilan Hayalleri̇mi̇ Ben Bi̇r Bozkir Pi̇gmesi̇ Deği̇li̇m; Hayalleri̇ Olan Ve Çi̇ğnenmi̇ş Bi̇r Hayatim.
"Sabah 5'te uyanan tek canlı türü ya horozlardır ya da henüz uyumayı başaramamış yazarlar." - Douglas Adams"
"Sabah 5'te uyanan tek canlı türü ya horozlardır ya da henüz uyumayı başaramamış yazarlar." - Douglas Adams"
Herkes Heybesi̇ne Ömrünü Doldurur; Ben Kamburuma Takilan Hayalleri̇mi̇ Ben Bi̇r Bozkir Pi̇gmesi̇ Deği̇li̇m; Hayalleri̇ Olan Ve Çi̇ğnenmi̇ş Bi̇r Hayatim.
Alparslan Murat 20'li yaşlarında suça bulaşmış eski bir rock yıldızıdır. Hem suç hem de müzik kariyerini birlikte yürütemeyip ikisinde de çuvallar. Hapishaneler onun evi gibidir. Acıma duygusu onu zayıflatır, gücünü ise kendiyle aynı ismi taşıyan küçük oğlu Alp ve arkadaşlarından alır...
YZ
Doğu Karadeniz’in coğrafi yapısının özellikleri farklıydı.Doğru dürüst şöyle on beş, yirmi dönüm düz arazi bulmak mümkün değildi.Denizi takip eden sahilden itibaren içeriye doğru yükseltiler başlıyordu.Yükseltiler içerisinde ara ara fazla olmayan düzlüklere rastlamak mümkün olabiliyordu.Karadenizdeki fındık bahçeleri de genellikle bu yüksek yerlerde yerlerini almışlardı.Sahile doğru inildikçe düzlükler,göze çarpıyordu.
Enis Batur
İşçiler,öğleden sonra aynı çalışma temposuyla fındık toplamaya devam ettiler.
Güneş,tepelerden aheste aheste süzülerek ufkun kızıllığında ertesi günü tekrar doğmak üzere kayboldu...
Yıl, 1878; yer, İstanbul; Padişah, 2. Abdülhamit...
Aşk mı, sadakat mi, siyaset mi?
Dilruba’nın yolu bir ermişle kesiştiğinde ermiş ondan göğsündeki gökyüzünün fotoğrafını çekmesini ister. Ama önce Dilruba’yı farklı ve fantastik alemlere götürecektir: Duymak, görmek ve koku alemleri. Burada Dilruba’nın kendini yeniden keşfetmesini isteyen ermiş ona duyularla ilgili uzun dersler de verir. Sıra koku alemine geldiğinde Dilruba Tuğrul’la tanışır ve onun
Alparslan Murat 20'li yaşlarında suça bulaşmış eski bir rock yıldızıdır. Hem suç hem de müzik kariyerini birlikte yürütemeyip ikisinde de çuvallar. Hapishaneler onun evi gibidir. Acıma duygusu onu zayıflatır, gücünü ise kendiyle aynı ismi taşıyan küçük oğlu Alp ve arkadaşlarından alır...
İşçilerin yüzlerinde,henüz yarım gün geçmesine rağmen, yorgunluk alametleri belirmişti.Yol yorgunluğu ve ortam değişikliklerindeki tedirginliği henüz üzerlerinden atamamışlardı.İlk anlarda işe konsantire olamamışlardı.Bu ,çalışmalarındaki acemiliklerinden belliydi.İşe başlarlarken kendilerini gereksiz yere sıkmışlardı.Rahat olamamışlar haliyle de sinirleri gerilmişti. Zaman geçtikçe eller,çotanakları daha güçlüce kavramaya ,peştamaller daha hızlı dolmaya başlamıştı.
Bufmero Buftaranın yanına sokuldu ve onu Boker oynamaya davet etti. İki parmağının arasına sıkıştırdığı kadehin içinde ne olduğu bardak ağaç kovuğuna ulaşıp da tuzla buz olduğunda anlaşıldı.
Yarım kadeh Bufın özütü...
Hani şu kaktüsvari bitki... Dilde bıraktığı tad için nice bufalolar yakılır, bir kadeh
İyi mi Hasan abi? Diyen bir sesle uyandım.Gözlerimi açtığımda ilk onun soğuk yüzünü gördüm.Bir an bu rüya mı demekten kendimi alamadım.Sonra kalbimdeki acıyı hissettim
Engin Geçtan