..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür / Ve bir orman gibi kardeşçesine...
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Yapıtlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri

Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  

Araf’ta
eylül
Deneme > Yaşam

1. İnsanın kendini muhafaza etme güdüsü olur, bu bir gerçek. Içgüdülerin en hayvansı olanı mı, yoksa aklın gösterdiği yol mudur, bu işi bilenler tartışıp çözsün. Yorgunluk had safhada, hayat ve insandan yana ağır yaralısın. Öğrenmekten çok gözleyerek büyüdüğünü düşündün. Evet, düşünmek güzel, hatta harika bir eylem. Köşene çekilip seyrettin etrafında olanı biteni. Anladığın, anlamadığın hayat film karelerinde akıp geçti, orada

[DEVAMI]

 

 


 

 




Arama Motoru


• İzEdebiyat > Deneme > Yapıtlar
 İradenizin Prangalanmasına Müsade Etmeyin  (HUSEYİNABAD)

ben ele almış olduğum bu konuyu siz değerli okurlarımın bilgilendirilmesi amacı ile satırlara dökmüş bulunuyorum. görüyorum ki insanlar bir başkasına hükmetmeyi marifet sayıyor bunun hoş bir durum olmadığını anlatmak istiyorum.
 Çağ Kapayıp Çağ Açan Bir Fethin Hatırası: Ayasofya  (M.NİHAT MALKOÇ)

29 Mayıs 1453 tarihi, bizim açımızdan karanlık bir devrin batışını, yepyeni ve aydınlık bir devrin müjdesini fısıldar kulaklarımıza. Bu tarih, Osmanlı’nın muhteşem bir cihan devletine giden yolunu da ardına kadar açar. Zulme rıza gösterenler ve zalimden yana olanlar sahnenin dışına itilir; İslâm’dan ilham alan daha adil bir dünya nizamı yeniden şekillenir. İstanbul, Müslüman Türkler için sıradan bir toprak parçası değildi(r). Eski tabirle "Konstantiniyye" diye adlandırılan bu şehir, tabir caizse Türklerin kızıl elmasıydı. Peygamber Efendimizin “İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.” hadisi, bütün Müslüman komutanları bu şehri fethe yöneltmiştir. Bugün İstanbul’da kabri bulunan ve bir semte adını veren Ebû Eyyûb El-Ensârî bile, seksen yaşlarında, kızgın çölleri geçerek bu müjdeye mazhar olmak için İstanbul’a kadar gelmiştir. Fakat bu kutlu fetih onlarca kişiden sadece Fatih Sultan Mehmet Han’a nasip olmuştur.
 Eşek Edebiyatı  (Yûşa Irmak)

Eşek, edebiyatın ve felsefenin olduğu kadar geometrinin ve sosyolojinin de en gözde mecazları arasında yer almış. Birçok şair, yazar, düşünce insanı, filozof, bilim insanları hatta folklor da eşekten vazgeçmemiş.
 Kitap mı Yazıyorsun?  (İsa Kantarcı)

Siz dahi olabilirsiniz ve onlar dâhileri hiç sevmez.
 High – Rise (Gökdelen)  (Yûşa Irmak)

Herşey, eşinden yeni boşanan doktor ve tıp fakültesinde öğretim görevlisi olan Robert Laing’in Londra’nın şehir merkezinden uzak yeni yapılan lüks ve yüksek katlı bir binanın 25. katına taşınmasıyla başlıyor.
 Jon Snow  (Alp Şahin)

Sanıyorum ki iyiler; hayata önce Eddard Stark gibi başlıyor… Saf ve salt duruşlarından ötürü sisteme karşı kaybettiklerinde ise ansızın Robb Stark’a bağlayıp, iyilik için savaşmaya yemin ediyor
 Biz Bir 35’lik Alalım  (Alp Şahin)

35’lik rakı tadında yıllandığım şu yıl dönümümde, rahatlıkla diyebilirim ki; bakma, güzel yaşadım… Sessizce planladım. Göstere göstere hamle yaptım. Beklenmedik bir şekilde davrandım… Bu yüzden de ince bir iğne gibi battıkça batıyorum. Kanatıyorum. Çok şükür ki hala kırılamıyorum.
 Bir İnsan, Yaşamı Boyunca Kaç Kitap Okuyabilir?  (İlker Fıçıcılar)

Ömrünüz boyunca kaç kitap okuyabileceğinizi sanıyordunuz?... Bakalım... Hesaplayalım, gerçekler acı mı acaba?...
 Binbir Gece Masalları Kime Ait?..  (Alp Çetiner)

Binbir Gece Masalları... Bizden çok Batılılar’ın rüyalarını süsleyen masallar dizisi. Doğu’yu “içeriden” anlatıyor.
10 
 Yabancı Gözüyle Türkler  (Yûşa Irmak)

İnsan zor tanır kendini. Kendi hakkında hüküm verirken ne kadar subjektifse, bir millete mensup bir kişi de milletini değerlendirirken o derece subjektiftir aslında.
11 
 Eski Kitaplar Neden Okunur?  (Yûşa Irmak)

Gençlere klasikleri neden okuturlar? İstanbul’a geldiğim yıllarda Donkişot’tan niyeyse çok sıkılmıştım. Yirmilerimdeydim; Kemal Tahir’in her fırsatta Donkişot’u övmesine bir türlü anlam veremezdim. Zaten onu da çok iyi tanımazdım.
12 
 Genç Bir Yazar ile Söyleşi: Murat Kömür  (kemal düz)

insan neden yazar? ben bu soruya şöyle cevap vermek isterim: insan neden ve nasıl yazmaz ki?.. nitekim yazma işi beşeriyeta tanrı tarafından öğretilmiştir. bir saniye sonrasında bile başımıza ne geleceğini bilemediğimiz şu dünyada “yazabilmek” dışında ne mirasımız kalabilir? insan dökmek, ruhen dinlenmek, kültür aktarımında bir karınca misali çalışmak için yazar. hem yalnızca yazabilenler kalıcılığı yakalamıştır.
13 
 Cem Mumcu - Kendine Bakma Kitabı  (Didem Duruöz)

Okuduğum kitapların, -satırlarının altını çizmeye kıyamasamda- önemli bulduğum kısımlarını ve sayfalarını işaretleme huyum vardır. Bu işaretli kısımlarda, bazen cevabını bilemediğim soruların tanımına, neden oluştuklarına, nasıl çözülebileceklerine dair kıvılcımlara hatta yıldızlara rastlarım. Cem Mumcu’nun Kendine Bakma Kitabı da, bunlardan biri. Bana göre, kitabın her bölümünde, yaratıcılığın konuşturulduğu, farklı bir bakış açısının kazandırıldığı, hatırlatılan farkındalıkların olduğu birçok kısım var. Hatta çoğunlukla bölümlerin hepsi, başlı başına kişinin anlam arayışına ışık, aynı kitabın kapağında da vurgulandığı gibi ayna tutuyor. Cem Mumcu, aslında, güçlü kalemi, eğitimi, bilgileri, tecrübeleri ve belirtemeyeceğim birçok vasfıyla insanın iç dünyasının röntgenini çekiyor. Ve bence insanda iz bırakıyor, hatta kişiyi kendi parmak iziyle tanıştırıyor. Yazılarımda alıntıladığım ve beni en derinden etkileyen Cem Mumcu’nun Kendine Bakma kitabından iki bölümü sizlerle paylaşmak istedim. Okuyan herkese şimdiden teşekkür ederim. İzedebiyat yazarları olarak, hepimizin -kendi doğrularımız, önceliklerimiz, ihtiyaçlarımız, alışkanlıklarımız bazında- anlam arayışında olan bireyler olduğumuzu düşünüyorum. Şayet, kitabı okuduysanız ve paylaşmak isterseniz etkilendiğiniz bölümleri öğrenmekten mutlu olurum. Kitabı okumadıysanız ve okumayı tercih ederseniz, bazı bölümlerin sizi de çarpma olasılığı olabileceğini tahmin ediyorum. Kafesin Güvenliği! Kimi ruhlar çarmıha gerilidir. Kadim yaraları yüzünden yeniden ve yeniden gerilirler her iki koldan birer çiviyle. Birisi paslıdır çivinin. Onu çıkarmak hem zor hem acılıdır. İki kolun asıldığı ve ruhu geren; gerdikçe çatlatan bu çarmıhın çivilerinden biri arzu diğeri gereklilik; ya da biri aşk öteki onaydır çoğu zaman. İçin için yansa da istediği yöne meyletmek için öteki paslı çivi tutar biteviye. Birini koparmalı, birini sökmelidir. Yoksa daha fazla dayanamayacaktır. Sökülmeye aday olan taraf çoğu zaman yeni çividir. Arzu çivisi, onay çivisinden daha kolay sökülüp atılır. Daha az korkutucudur onu sökmek. Kendini yok etmek de olsa daha az suçluluk vardır o yanda. Eski esarete boyun eğmek yine de çarmıhtan kurtulmak olacaktır çünkü. Ve fakat yeni bir çarmıh daha vardır: Nasıl yapmalı? Sorumluluk almadan, suçluluk hissetmeden… Kendini yok etmek isteyen, bunun da bulur bir yolunu. Bilir, öğrenmiştir çünkü paslı taraftan bunu yıllar boyu. Hataya zorlar ite kaka taze tarafı. Böylece kendi yapmamış olacaktır olanı biteni; kendi almayacaktır ne suçu, ne de sorumluluğu... Aslında ortada tek çivi vardır. Geçmişin çivisi… Hiç kopamadığı… O yüzden yerleşemez ruh yeni bir eve, yeni birine, yeni bir “biz”e. Ne kadar yerleşse o kadar çarmıh olacaktır. Bilir bunu içten içe… Geçmişin bilindik acısından daha ağır ve fazla gelir özgür ve sorumlu olmanın acısı zira.
14 
 Tutunamayanlar Üzerine  (Ethem Yenice)

80 darbesinin toplum üzerine saldığı korku canavarı ve yine 80 darbesi sonrası uygulanan kalkınma programlarıyla ülkeye dayatılan neo-liberal politikaların etkisiyle toplum içinde insan yabancılaştı, yabancılaştırıldı. Hayatta tek başına bırakıldı. Kendisinden dahi güven duymayan, para uğruna her şeyi yapabilen bir insan kuşağı yetiştirildi. Vicdanı benliğinin yeni düzenin kurallarına uymasını engelleyenlerse, hayat karşısında beceriksizleşti. Beceriksizler tutunamadı. Bu süreçte bu kuşatılmışlıktan kurtulmak isteyen insanların silahıydı Olric. Bir şizofreni kahramanı değil, direnmenin farklı bir diliydi Olric. Tutunamayanlar'ın en büyük öğretmeni ve öğrencisiydi.
15 
 Batılı Şiiri Bize Nasıl Sevdirdiler?  (Yûşa Irmak)

... Şeyh Galib’in çıtasına erebilen şairin çıkmayışı bir yana, Nedim gibi söyleyebilen adamlar da yok olmuştu.
16 
 Körleşme  (Yûşa Irmak)

Elias Canetti’nin romanı “Körleşme” 40-50 yıl önce ilk Ahmet Cemal’in çevirisiyle yayınlandı. Yaklaşık yarım asırlık kitabı ömrüm boyunca ya bir ya da iki kez üzerinde düşünmeden, tartmadan okudum. Şimdi yine elimin altında ve tekrar not olarak okuyorum…
17 
 Gitmeli, Gitmesi Gereken  (Alp Şahin)

Gitmeli, gitmesi gereken. O yüzden de ‘’Gelmesi gereken zamanından geç gelecek.’’ Mesela… Tutar mı? Çaldık bir maya…
18 
 Kıbrıs'ın İlk Yerli Komedi Filmi  (Hakan Yozcu)

Ülkemizde bir sinema sektörü olmamasına rağmen Sayın Susuzlu büyük bir cesaret örneği göstererek uzun metrajlı bir film çekti. Film, tamamen yerli unsurlardan oluşuyor. Kendi deyimine göre her şey yerli. “Senaryo yerli, oyuncular yerli, aksesuarlar yerli, mekân yerli, konu yerli…” yani aklınıza ne geliyorsa bu filmde yerli. Bizden olmayan hiçbir şey yok. İlke Susuzlu “Pandemiden dolayı ülkemizde hayat adeta durma noktasına geldi. Tiyatrolar durdu. Seyirci olmadığı için oyunlarımıza ara vermek zorunda kaldık. Aylarca evlere kapandık. Kapanma süreci biter bitmez sinema filmi düşünmeye başladık.” diyor.
19 
 Mihr ile Mâh  (Yûşa Irmak)

Esasen Batlamyus kuramına göre şekillenen orta çağ şark astronomisi dünyayı merkeze koyarak, isimlerini gezegenlerden alan üst üste yedi kat felek tabakasından bahseder. Buna göre, 1. katta Mâh (Ay, Kamer) feleği, sonra sırasıyla Utarit (Merkür), Zühre (Venüs, Çoban Yıldızı, Kervankıran), Mihr (Güneş, Şems), Mirrih (Merih, Mars), Müşteri (Bercis, Jüpiter) ve Zühal (Satürn) felekleri bulunur. Yine şarkın hüsn-i ta’lil geleneği, göklerdeki bu düzen ile toplumsal hayata yön veren şahsiyetler arasında bir paralellik kurarak Güneş’i göğün ve feleğin sultanı olarak düşünür. Ay onun veziri, Utarit kâtibi, Mirrih başkumandanı, Müşteri kadısı, Zühal bekçisi ve Zühre de çalgıcısıdır.
20 
 El Ruido de Las Cosas Al Caer (Düşen Şeylerin Gürültüsü)  (Yûşa Irmak)

Kitap: Toplumdan, ferde -bazen tam tersi- ilerleyen dikenli bir yolda insanın geçmişiyle yüzleşmesinin tarifsiz, derin acılarını anlatıyor diyebilirim kısaca. Diğer taraftan yazarımız, İspanyol bir yazar değil, esasen Kolombiyalı bir gazeteci ve çevirmen…

1 2 3 4  Sonraki Sayfa




son eklenenler
Eşek Edebiyatı
Yûşa Irmak
Deneme > Yapıtlar
Jon Snow
Alp Şahin
Deneme > Yapıtlar
Körleşme
Yûşa Irmak
Deneme > Yapıtlar
Şiirdeki Roman…
Yûşa Irmak
Deneme > Yapıtlar
Eskimek
Yûşa Irmak
Deneme > Yapıtlar

 


 


Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.