• İzEdebiyat > Deneme > Unutulamayan Dönemler |
161
|
|
162
|
|
|
|
Büyüdüm istemeden gençliğime! Oysa sadece kalemle kâğıt arasında satırlar dolusu dünyalar kurup yeni yaşlar, yeni yaşamlar armağan edecektim daha yıllanmışlığıma. Çocukluğuma sahip çıkmayı unuttum anne! |
|
163
|
|
|
|
Nedir sizce Çanakkale Savaşları? |
|
164
|
|
|
|
Bazen ne gidebilir nede kalabilirsin... |
|
165
|
|
|
|
Türk milleti tarih boyunca nice çetin mücadelelere şahit olmuştur.Bunların pek çoğunu da zaferle neticelendirmiştir.Sözkonusu destanlaşan mücadelelerden birisi de Çanakkale’de yaşanmıştır |
|
166
|
|
|
|
Selam sana... Bin bir çile ve zahmetlerle yoğrulmuş. Al kana bulanmış ve gözyaşı sulanmış. İzanlarımızın muhakemesinde buluşmuş. Toprağının her bir metresi şehitlerin kemikleriyle süslenmiş. Hüzünlerin alevlerinde çığlık olarak kopan mahşerin kanları duygularımızı incitmiş bulunan. Hicran alevlerine sokulan korlarla kalb odamızı yakmış olan. ÇANAKKALE...
|
|
167
|
|
|
|
“Nerede o eski Ramazanlar” Ramazan ayı geldiğinde neredeyse herkesin hayıflanarak söylediği bir sözdür bu.
Kimisi genel olarak nostalji yaparak anar eski ramazanları kimisi de ise kaybetmekte olduğumuz değerlere hayıflanır.
Artık klişeleşmiş olan bu lafı her kuşak kullanacak mı acaba? Çünkü babam ve annem kendi çocukluklarını hep bu şekilde anardı. Şimdi ben büyüdüm. Ben de o eski ramazanları özlüyorum. Acaba eski günler gerçekten bugüne göre daha mı iyiydi, yoksa biz çocuktuk da her çocuğa o günler özel mi geliyordu? Buna karar vermek gerçekten güç.
|
|
168
|
|
|
|
!..Pardon yani!..’Onu susuz bırakan bozuk düzene karşıyım’ diyecektim; dilim sürçtü...İyi ki sürçtü!..Yoksa bu tümceyi... |
|
169
|
|
|
|
Çok sevdiğim kuşlara karşı son vazifem olarak kabul edin.Uçun kuşlar uçun doğduğunuz yere. |
|
170
|
|
|
|
Bazen hayat bize zor gelir. Umutsuzca bakarız yaşananlara... O zaman yazarız en çok hissettiklerimizi. Sonra da bu yazdıklarımızı okuyunca gülümseriz. İşte o tarz hayal kırıkları ve umutsuzluklara dolu bir yazı. |
|
171
|
|
|
|
Hiç üşenmez her bir fotoğrafı tek tek incelerim…
|
|
172
|
|
|
|
sen artık benligimdesin, güneşsiz günlerle baktıgım akşamlarımdan dinledigim bir şarkı gibisin. Bir siğara molasında gördügüm gökyüzü, seni düşüne bilmek için kendime ayıra bilecegim beş dakikamın her saniyesindesin... |
|
173
|
|
|
|
Elimde değildi büyüdüm. Zengin olamadım, büyük adam olamadım. Bütün düşlerimi attım. Yerine seni koydum. Soma Treni yolcularını döküyordu istasyona. Makasçı Niyazi Son düdüğünü çaldı. Sen gittin. Çocukluğum bakakaldı ardından ağlayarak...
|
|
174
|
|
|
|
zaman insana her şeyi unuttura bilse de izleri elbet kalmıştı... |
|
175
|
|
|
|
Seni bakışlarından ne kadar tanıya bilirim, ne kadar güvene bilirim sana, tenindeki o akustik beyazlığın ne kadar yakışır içimdeki siyahlığa, ya simsiyah düşlerimin içinde kaybolursan, ya bulamazsam seni bir daha... |
|
176
|
|
|
|
Bazen bir masalın ardında kaf dağını aşarım,
Genişler ülkem!
Bazen kırk haramiler çalar düşlerimi,
Kalakalırım!...
|
|
177
|
|
|
|
Her şeyimdin; ve, hiç bir şeyimsin.. |
|
178
|
|
|
|
Öğrenilmiş çaresizlikleri var insanın… Bu, suyun berrak ve akışkan olması kadar gerçek değil mi dost. Bastığın yer, baktığın gök gerçekliğinde kaç tane tuttuğun el olabilir.
İnandığın yürekler içinde inanılmaya değer kaç yüreğe dokundun şimdiye dek. Gün gelip dost bildiklerin birer birer çıkıp gittiklerinde hayatından bir tek kendin kalacaksın kendinde. |
|
179
|
|
|
|
Yazmaktan bahsediyorum. Ama kılavyenin tuşları arasında sendelemeden.. Yazamıyoruz besbelli, özellikle de mektup. Yazamamak diyorum, çünkü bu kadar duyarsız olmak yakışmıyor bize. Olsa olsa elimizi tutan var (!)
|
|
180
|
|
|
|
elinden tuttular
anlamıştı, hastaneye annesinin kontrolü için değil kendi için gidildiğini.
ben deli değilim anne benim hiç bir şeyim yok
anne lütfen yalvarıyorum sana!
elbette son sözleri bunlar olmadı annesine.
ilk görüş gününde teşekkür etti anneye...
"bak anne beni bunların içine layık gördüğün için sana çok teşekkür ediyorum ve gidermisin buradan bir daha da gelme" |
|