Öğrenecek ve Öğretecek Hikâyesi Olanlara
(Bedia Belkıs BALCILAR) 29 Ekim 2010 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Ali içerideki kanepeye uzanmıştı... Kalbinde değişik bir sızı vardı. İçin için yanıyordu. Kim bilir, Elif şimdi nasıldır ve ne yapıyordur? Tam o sırada kapı yavaşça açıldı. İçeriye usulca birisi girdi. Bu Elif’ten başkası değildi… Ali'nin kalbi hızla çarpmaya başladı. “Nasıl oldu da geldin Elif?” diyecek oldu, soramadı. Kelimeler boğazına düğümleniyor, konuşmak istiyor ama konuşamıyordu.
Elif ile gönülden gönle akarcasına konuşmaya başladılar.
—Elif sen... Buradasın, gelmişsin...
— Geldim evet.
— Aslında biliyordum geleceğini. İçime doğmuş gibiydi...
— Sen çağırmadın mı beni?
— Evet, gelmeni çok istedim.
Bu sırada Ali uzandığı yerden doğrulmuştu... Genç kıza doğru adım atmak istiyor ama bir türlü ayakları olduğu yerden kımıldamıyordu. Elif bir iki adım yaklaştı ve Ali’nin gözlerinin içine bakarak, kalpten kalbe akan kelimelerle dudakları kıpırtısız vaziyette,
— Geldim işte, buradayım… Yanındayım, dedi.
O sırada genç kız, elini Ali'nin kalbinin üzerine koydu. Ali bir an, sinesinden hızlı bir tren geçtiğini hissetti. Tüm ılıklığıyla Elif'in eli tam kalbinin üzerindeydi. Elif, "Biliyor musun insanın yaratılış sebebi aşk olmalı" dedi ve gülümsedi. Ali kalbine söz geçiremiyordu. "Elif..." diyebildi sadece. Ne bir adım ileri, ne de geri atabiliyordu adımlarını. Kalbinde gezinen duygu şerbeti öyle bir aromaya dönüşmüştü ki, sanki tek bir kelime bu büyülü atmosferi bozacak gibi hissediyordu. Sustu Ali... Elif ile kalpten kalbe konuşmaya devam edeceği sırada bir sesle irkildi. |
|
Güvercin Kanatlarında
(Bedia Belkıs BALCILAR) 26 Ocak 2010 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Mühür gözlerimi açtım senin renginle. Ellerin yüreğim kadar sıcaktı ilk ellerimdeyken. Ben o zamanın sularında kaynayıp dökülen bir ırmak kadar masumdum. Adı AŞK oldu, Sevgimi korkusuzca yüreğine saldığımda… Ve deli bir tay gibi sana koştuğumda… |
|
Gül Aşkım
(Bedia Belkıs BALCILAR) 4 Nisan 2010 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Nazende baharlar vardı el değmemiş hayal iklimlerinde. Rengârenk arzularıyla her dem boy veren gülşenler ve lâl eden ihtişamıyla besberrak süzülen nehir. Ağlamaklı iken gülmek nasılsa his mısralarında, işte o haldeyim ki ben, bahar gözlerini tarif etmekteyim.
Kırlarda gezinen bir ceylan bakışlı dilşah'ın yoluna, ansızın çıkan bir şehsuvar gibiydin tabib-i can'ım. Bütün işitmekliğim çalınmıştı sanki çünkü duymuyordum kalp sesimden başka sesi. Nedir yürekteki bu melâl? Olmuşum aşk ile hemhâl...
|
|
Haylaz Aşk
(Bedia Belkıs BALCILAR) 4 Nisan 2010 |
Aşk ve Romantizm |
| |
“Siz bilirsiniz” dedi… Küçük bir “nasılsın, iyi misin?” sözcükleri geçse de aralarında, kızın kalbi imkân vermiyordu ağzından çıkan kelimeleri duymasına. En iyisi ne söylediğimi bilmekle idare etmek dedi içinden. Zira artık sesinden bile emin değildi. Her an ağzından bir cümle kaçırabilirdi… “seni seviyorum ya, görmüyor musun” diyebilirdi. Ya da hayır belki de koşmalıydı, bahane üretip kaçmak. Deli gibi, nefessiz kalana değin. Kendini bir ağaç gölgesine atmak ve teskin etmek nabzını. Yine eski atışlarına döndürmek… O atışları ninni gibi dinlemek. Uyumak sessizliğinde. Onsuz olmanın ses halinde kelimeler kurup, cümleler tekrar etmek. |
|
Yusuf'u Kuyudan Kim Çıkarır?
(Bedia Belkıs BALCILAR) 6 Nisan 2010 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Yusuf ki, bakıpta görmediğimiz... Yusuf ki; görüpte, kendi ar gömleğimizi iç fistan diye giydiğimiz için, gözümüzü sızıyla yumduğumuz... Yusuf ki, kuyularda kalabilen, Yusuf ki, kuyuların öz çocuğu... Yusuf ki, kuyulardan çıkmanın yegane vesilesine meftun... Yusuf ki, münacat eden sabr-ı cemil ile... Yusuf ki, su ile yaren... Suya hasret kalmışlara rehber...
Yusuf kuyularında Yusuf olunurken, Yusuf'u kuyudan kim çıkarır?
|
|
Suyun Ses Hali
(Bedia Belkıs BALCILAR) 20 Kasım 2010 |
Beklenmedik |
| |
Kanepeye uzattılar. Midesi sırtına yapıştığını belirten bir sinyal veriyordu. Kocaman kırmızı bir ışık yanıyordu, gövdesinin tam orta yerinde. Kalbinden geçen trenlerin ışıkları olmalı bu, diye düşündü. Kendisine uzatılan tüm elleri reddediyordu günlerdir. Ne yemek, ne de ilaç… Zoraki ve bıktırıcı ritüellerdi sadece. Mutlaka bir plan yatıyordu ardında, tüm bunlar boşuna değildi. “Hastalandın sen, iyi değilsin” demeleri çok abesti. Doktorlar da işbirlikçi olmalıydı. |
|
|
Beni gözlerine esir eden bir zaman dilimine adım attım bu gece.. Hiç bitip tükenmeyecek bir melodi sanki isminde ki bu hece. Seni tekrar eder durur..Hiç durmadan.
Ey gönlüme nuru ile doğmuş Şems! Söndürme bahtımın yıldızlarıını. Mütebessim dizilsinler geceme. Aydınlığında, kelebek kanatlarımla döne döne, sana varayım.
Ateşinle yanmak mı geçeceğim yollar?
Seni ararken hasretinle ılgıt ılgıt erimek mi?
Eğer aşıklıksa maksat,
Maşuk'a ulaşmaktır vuslat!
Vuslat yollarında yanmaksa kısmet..
Sabır kollarında yaşamaktır hasret!
Bir kere 'AŞK' dedim..Başka söz çıkmaz gönülden!
|
|