Sessiz Konuşmalar
(Bedia Belkıs BALCILAR) 3 Aralık 2009 |
Yüzleşme |
| |
Aşkın karşısında kim zi-şuur olur? Ya AŞK'ın ortasındaysan o zaman kim bi-şuur olur? Kimse. Aşkın merkezi yokluk, sır. Aşkın sahibi dilediğine pay eder Aşkın zerre miskalini.Talib olana verilir istenilen.Yükünü omuzlarda çekersin, çilenin nev'ini ayıklamadan. Talebinden feragat etmeyen her aşık gibi nihayetinde yükselirsin hakiki aşkın kucağına. |
|
Su Gibi Geçiyor Zaman
(Bedia Belkıs BALCILAR) 9 Aralık 2009 |
İtiraflar |
| |
Biraz özgürce düşünüyorum kuzum. Biraz rahatça. Ve bu özgürlük bıçağın sırtıymış gibi hissettiriyor bana! ya öyleyse bu sahici özgürlük mü? Kırıp döktüklerimde var, derleyip toparladıklarımda... kırıp dökende var, sarılıp sarmalayanda.. |
|
Yazdıkça Gelir Cümlem
(Bedia Belkıs BALCILAR) 11 Aralık 2009 |
Anılar |
| |
Cümle dolaplarını açtım. Naftalin kokmaktaydı. Düş kırıklarım eski bir Anfora içerisinde köşede duruyordu."Tozlanmış" dedim, içimle dışım arası bir fısıltıyla.Eskiden ayakkabı tamircileri olurdu, sokak aralarında minicik dükkanları. Bizimde komşumuz Feride teyzenin kocası Adem amca, ayakkabı tamir eder dururdu bütün gün.İki oğlu vardı babayiğit..İkisini de okuttu nasır tutan ellerinin, kösele boyasıyla.Ne mutlu! Ya ben kime götüreyim düş kırıklarımı...Tamircisi yok ki? |
|
Seni Seviyorum
(BEDİA BELKIS BALCILAR) 22 Aralık 2009 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Aşkını gönlüme bırakıp gittiğinde, gözbebeğindeki siyah esir almıştı beni. Bu yüzdendir kendimi, deniz gözlerinin dalgalarında kaybetmem. Bu yüzdendir körlüğüm. Bu yüzdendir lâl oluşum. Yüreğimden akıp gidenler bir kalemin ucundan süzülüyor şimdi. Sayfalar dertlerimi bağrına çeken, sabır yarenliği sıfatında gönlüme bir bir düşmekte. Sensiz denizler geçiyorum. Mavi, titrek, alev geceler… Mum gemilerinde.
|
|
Krizantem, Üç Oda, Gökyüzü Vesaire
(Bedia Belkıs BALCILAR) 20 Kasım 2010 |
Yaşam |
| |
Cam kırıklarıyla doluydu her yer... Tiz bir çığlık ile cam kırılma sesi, müthiş bir ikili sayılabilirlerdi yerine göre. Kaygı dolu bir çift göz, olan bitene kılıf uydurmaya çalışıyordu. Şok kısa sürmeliydi. Öyle de oldu.
Çıplak ayağını tüylü paspasa değdirmeden, temizlik teçhizatlarının olduğu dolabı açtı ve faraş ile süpürgeyi aldı. Peştamala sardığı yarı çıplak vücudundan sızan su damlalarına aldırmaksızın eğildi ve banyo yüzeyine dağılmış cam kırıklarını itinayla süpürmeye başladı. Bir yandan da kanayan parmağını kâğıt mendille sarmıştı... Titreyen kolları ve dudaklarının yanında bir de, gözyaşları bu seremoniye eşlik etmeye başlamıştı. |
|
Yazarlığa Giden Yolda Çekilen Acı, Parmak Uçlarından Geçer
(Bedia Belkıs BALCILAR) 25 Ocak 2011 |
İtiraflar |
| |
Acılarımız vardı, ne âlâ! kocaman devasa bir başkaldırı, yüreğimizin orta yerinde, miğferini başından çıkarmadan öylece bekliyordu. Parmak uçlarımızdan ayrılırken içimizdeki yangınların dumanları, bir kümeye yol bulup akıyordu, kalemsiz ve çizgisiz. |
|
Rüzgâr'ın Sesi
(Bedia Belkıs BALCILAR) 30 Nisan 2011 |
İtiraflar |
| |
"...kalbinden aşağı süzülen, bir su birinkintisinin üzerinden atladı. yoruldu, küçük bir iskemleye oturdu. ondan önce kimse bulamasın beni diye saklandı, yüreğin en muhkem barınağına. eline aldı, küçük bir aynayı.. baktı fidan boyuna. ipek, dediydi bir zamanlar, saçları beline kadar inerken bir güzelin. göğüs kafesi elif mahrecini aşikar etti. gözlerini yumdu, sakladı sırrını... bir el dokundu omzuna, elbet bunlar da geçecek" dedi. |
|
|
Beni gözlerine esir eden bir zaman dilimine adım attım bu gece.. Hiç bitip tükenmeyecek bir melodi sanki isminde ki bu hece. Seni tekrar eder durur..Hiç durmadan.
Ey gönlüme nuru ile doğmuş Şems! Söndürme bahtımın yıldızlarıını. Mütebessim dizilsinler geceme. Aydınlığında, kelebek kanatlarımla döne döne, sana varayım.
Ateşinle yanmak mı geçeceğim yollar?
Seni ararken hasretinle ılgıt ılgıt erimek mi?
Eğer aşıklıksa maksat,
Maşuk'a ulaşmaktır vuslat!
Vuslat yollarında yanmaksa kısmet..
Sabır kollarında yaşamaktır hasret!
Bir kere 'AŞK' dedim..Başka söz çıkmaz gönülden!
|
|