Anılarımda Saklı Çocukluğum
(GÖNÜL SEVİNÇ) 13 Kasım 2004 |
Anılar |
| |
Ah o karakışlarda küçücük evlerin saçaklarından sarkan buzların tadını en pembe en parlak şekerler vermezdi o zamanlar. Artık ne sarkan buzlar var nede küçücük evlerden eser sokağımızda... |
|
Kar Düşümü
(GÖNÜL SEVİNÇ) 24 Kasım 2004 |
Anılar |
| |
İlk kar düştü toprağa… Tabiat beyaz yorganını örttü üstüne. Ne kadar çok zaman geçmiş camda kar düşümünü izlemeyeli… Nefesimin ısısı camı buğularken farkında olmadan bir çöpten çocuk çizmişim parmağımla cama; |
|
Tuvaletli Taşıt (Tren)
(GÖNÜL SEVİNÇ) 12 Şubat 2005 |
Anılar |
| |
Ne zaman sesini duysam kulaklarımı var gücümle tıkar masa iskemle ne bulursam artına girerdim. neydi bu tren dedikleri şey? |
|
Baharın Rengidir Lila!
(GÖNÜL SEVİNÇ) 29 Mart 2005 |
Günlük Olaylar |
| |
Her şey lila bugün.Lila bahar rengi,Kıyafetlerimin rengi
Ağaçtaki çiçeklerin rengi, Elimdeki kitabın rengi…
Lila baharın rengi... |
|
Yağmur ve Barış (Manço)
(GÖNÜL SEVİNÇ) 12 Kasım 2005 |
Unutulamayan Dönemler |
| |
Bu buhranlı güne bu yağmurlu havaya rağmen neşelerinden hiçbir şey kaybetmemiş bu çocuklar en güzel en cici kıyafetleriyle ıslandıklarına aldırmadan kapımıza şeker almaya gelirken aslında bizlere mutluluk getirdiklerinin farkında bile değiller... |
|
Baba (Mın) Kokusu...
(GÖNÜL SEVİNÇ) 17 Haziran 2006 |
Anılar |
| |
Bilirdim ki babamın kucağındayım… Bilirdim ki güvendeyim…
Uykuda olsam da kokusundan tanırdım baba kucağını…
Babam tütün kokardı…
|
|
Baba Evim...
(GÖNÜL SEVİNÇ) 6 Haziran 2007 |
Anılar |
| |
Annem saksılara naneler ekti!
Burayı aratmasın diye…
Taç yapraklı çiçekler hazırladı üzerlerine kurdele bağladı…
Ve çeyizindeki tablolardan ayırdı bana…
|
|
Parmak Uçlarımla Dokunarak Elveda Dedim Her Anıma…
(GÖNÜL SEVİNÇ) 12 Haziran 2007 |
Günlük Olaylar |
| |
Kapımın önünde beni uğurlamak üzere açmış olan hanımelinin kokusunu çekiyorum içime sindirircesine…
Hiç olmadığı kadar dikkatli inceliyor evimi gözlerim…
Ve sık sık artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak cümlesi dökülüyor dilimden kendimin bile duymakta güçlük çektiği bir kısıklıkta…
|
|
Adı Özlem Oldu! Özlenmiş Bütün Çocukluk Anılarımızın…
(GÖNÜL SEVİNÇ) 5 Mart 2008 |
Anılar |
| |
Saklambaç vazgeçilmezimizdi…
Bir küçük çam ağacı bile saklayabilirdi küçücük bedenimizi…
O küçücük ellerimize sığdırabileceğimiz küçük taşlar arardık beş taş oyunu için.
Sonralarda idrak ettik istop oyununun asıl adının stop olduğunu...
|
|
|
Hiç yorulmadan koşup oynadığım çakıl taşlı sokak artık çivi gibi batıyor ayaklarıma...
Çok sevdiğim çilek reçeli eski tadını vermez oldu bana...
Artık büyüdüm farkında olmadan. ‘Yaşını göstermiyorsun’ dendiği zaman sevinmeye başladım.
Aslında ne çok isterdim büyümeyi.
Üzülüyorum…
Çünkü büyümek değil ,yaşlanmak diye nitelendiriyorum geçen zamanı…
Dehşetle bekliyorum yüzümde çıkacak ilk kırışıklığı
Anlımda mı? göz çevremde mi? diyorum.
Hangisi ilk olarak ‘misafir değil kalıcı geldim’ diyecek acaba bana
Korkuyorum…
Gelecek kaygısı korkutuyor beni
Yalnızlık korkutuyor…
Kimsesizlik, kayıplar korkutuyor…
Bir kağıt bir kalem alıyorum elime
Birde kendimi…
İç hesaplaşma yapıyorum
Yanlışlar doğrular….
Günahlar sevaplar…
Hayat bir sınavmış oysa
Yanlışlar doğruları alıp gidiyormuş meğer
Öğretmediler yeni duyuyorum...
Nede çok yanlış yapmışım ben
Kısacık ömrüme ne çok yanlışlıklar sığdırmışım…
Her gün bir takvim yaprağını hevesle koparıp savururken;
Meğer ben her gün ömrümden bir gün koparıyormuşum
Yeni bir hayata merhaba diyorum bu gün
Kağıttaki doğrulara ve yanlışlara çizgi çekiyorum
Ve altına bir not düşüyorum.
Kışı yaşayacağım tüm güzelliğiyle
Baharı da…
Artık iyi insanlara kucak açıp kötü insanlar tanımayacağım.
Yine fesleğen yetiştireceğim balkondaki saksıda
Yine gözlerimi kısmadan bakmaya çalışacağım güneşe
Ey hayat!
Seni yaşayacağım tüm güzelliğinle…
* * * * * * *
NOT: Daima GÜLÜMSE :)
Gülümsemek uluslar arası bir dildir
tercümeye ihtiyaç duyulmaz... :o)
_______________________________________
_______________________________________
|
|