Şu Dil Sorunu Dediğimiz...
(Alp Çetiner) 5 Mayıs 2006 |
Toplum |
| |
Son 40-50 yıldır süren dil yozlaşması-yozlaştırılması faaliyetinin mahsullerini son yıllarda topluyoruz: artık hepimiz İngilizce konuşuyoruz! |
|
Sanatın İfade Gücü
(Alp Çetiner) 24 Mart 2006 |
Sanat |
| |
Bir sanat dalını önemli –ve giderek- saygın kılan, herşeyden önce onun ifade gücü ve bu anlamdaki yeterliliğidir... |
|
Kitap ve Kelimeler
(Alp Çetiner) 13 Mart 2006 |
Sanat |
| |
“Kelimeleri sana veriyorum okuyucu... Onlar yanıp sönen birer oyuncak. Boş içleri. Boş mu? Alev var göğüslerinin içinde, barut var, gözyaşı var. Nihayet bütün dünya kelimelerden ibaret. Ama sende ne varsa kelimede de o var. Kelime, Narsis’in kendini seyrettiği dere. Çok bakma, içine düşersin!” |
|
Sanat Eseri, İzleyici ve "Gerçek"
(Alp Çetiner) 15 Mart 2006 |
Sanat |
| |
Doğrusu şu ki, izleyici, o kitapta veya bu müzikte ya da o resimlerde biraz kendisini bulduğu için, biraz da ötekini bulduğu için onları izliyor. Öyle ya, bazan kendimizi ararız, bazan da ötekini... |
|
Tüketim Toplumu Üzerine
(Alp Çetiner) 30 Temmuz 2006 |
Modernizm |
| |
Tüketme güdümüz perçinlendikçe, Fromm’un da saptadığı gibi “sahip olmak” ile “olmak” arasındaki ayrım azalıyor; sahip olmak, olmak haline dönüşüyor. Tüketim giderek onsuz yapamadığımız şeye, yani bir çeşit varoluş nesnesine dönüşüyor. Modaya ilişkin geçici sıradanlıklar olmazsa olmaz şeklini alıyor. Bu noktada artık “alışveriş bizim hayat tarzımız”dır. |
|
Porselen Bebek
(Alp Çetiner) 27 Ağustos 2008 |
Modernizm |
| |
O, çoğaltılmış tektipliğin ilk ürünüdür. Şahikada oturup pırıl pırıl parlayan yanaklarıyla bize gülümseyen ödülümüz... |
|
|
En iyisi dostum, sen de kaldır kollarını, şöyle birlikte, karşılıklı şakır şakır oynayalım. Ağır ağır, bazan hızlanarak, omuzlarımızı birbirine vurarak, diz vurup doğrularak, sevdiğimiz şarkıları mırıldanıp kendimizden geçerek dans edelim. Görsünler, boşverelim; eğlenmenin ne demek olduğunu herkese gösterelim!
Bugünlerde senin gibisini bulmak pek kolay olmuyor.
|
|