İsrail Başbakanı “Yıllarca Bekleyemeyiz” diyor!..
Savaş tamtamları çalıyor.
İslam’ın kalbine yerleştirilmiş İsrail Devleti Amerika’ya rağmen “vuracağım” diyor
Örnekler veriyor
“1948′deki bağımsızlık kararının, 1967′de Mısır’a ve 1981′de de Irak’ın nükleer tesislerine saldırılarının ABD’ye rağmen alındığını” hatırlatıyor
Batının onayı ve desteği olmadan özellikle Amerikan’ın desteği olmadan bu acımasız saldırıları gerçekleştiremeyeceğini bilmeyen yok.
Güç, işin bu tarafını kamufle ediyor.
Türkiye amansız bir mücadele veriyor.
Bu ateş çemberinin alev almasını önlemeye çalışıyor.
Kanın üstümüze sıçramaması mümkün değil çünkü.
Zalim kararlı. İran bu karalılığı tıpkı Saddam gibi takmıyor, bildiği yolda devam ediyor.
Bir yandan haklı. Eğer “İsrail’de öldürmek için atom bombası varsa, sadece enerji elde etmek için ben neden sahip olmayayım” diyor..
Hatırlarsınız, İsrail “eğer Iran sahip olursa daha büyük tehlike Türkiye ve Mısırdır, onlarda ister” diyor utanmadan.
Yani kendisinden başka hiç kimsenin Ortadoğu’da böyle bir gücü elinde bulundurmasını istemiyor.
Sorun öldürmek mi, daha ucuz enerji kaynağına sahip olmak mı?
İran bu konuda dünyayı bir an önce ikna etmelidir.
Çünkü Belli ki, bunu yapmadığı takdirde gelişen ülkemizin enerji kaynağını çeşitlendirmek, artan enerji ihtiyacını daha ucuz yoldan çözmek için atacağı adımları dolaylı yoldan engellemiş oluyor.
Bu düşünceyle milletini zalimin kollarına atıyor.
Suriye bu denklemde yerini almış… Iranla birlikte İslam’ın, Müslümanların başına inanılmaz bir çorap örüyor.
İran enerji konusunda atoma ihtiyacı olmayan bir ülke. Ama hakkıdır. İstediği enerji kaynağını seçme hakkı var.
Ama halkını, etrafındaki Müslümanları ateşin ortasına atmaya da hakkı yoktur.
Beladan kurtulmanın mantıklı yollarını bulmalarını diliyorum.
İrak’ın Amerikan güçlerince işgal edilmesi ve milyonlara Müslüman kanının akmasında gelinen oyuna bu sefer düşmesin Müslümanlar.
Zalimin arzularını yerine getirmesini engellemek hepimizin görevidir.
Sevgi ve saygılarımla…