Yalnızca sevgiyi öğret, çünkü sen osun. -Anonim |
|
||||||||||
|
“Neler oluyor George?” dedim koltuğa otururken. “Gerard’dan bir telefon aldım. Bir konuyla ilgili bizim yardımımızı istiyor” dedi. Gerard’ın bizden destek istemesi garipti. Genellikle önümüze gelen davalar, Gerard ve infazcı daha önemli davalarla ilgilenirken ikinci sıraya atılmış olanlar olurdu. Gerard’ın destek istemesi ise, gerçekten önemli ve Jonah ile Gerard’ın bile altından kalkamadığı bir durum olduğu anlamına geliyordu. “Konu neymiş?” diye sordum. “Anlatmadı” dedi George düşünceli düşünceli. “Bugün bizimle buluşmak istiyor.” “Bizimle derken?” “Spesifik olarak seni istedi.” İşte bu, daha da ilginçti. Gerard, yaşını hiç göstermeyen, inanılmaz etkileyici biriydi. Ne zaman yüz yüze gelsek, kan bağımız olduğuna inanamadığımı düşünür, görünüşünden, gücünden ve karizmasından etkilenirdim. Zaten pek sık yüz yüze gelmezdik. “Zoe” dedi yanağıma soğuk bir öpücük kondururken. Ve George’un elini sıktı. Masanın çevresindeki yerlerimizi aldığımızda bize neden ihtiyaç duyduğunu anlatmaya başladı. “Yaklaşık bir ay kadar önce insanlara açık bir kulüpte bir olay yaşandığı haberini aldık. Bir vampir ile bir kurt adam insanların ortasında, tüm güçlerini sergileyerek dövüşmeye başlamışlardı. Jonah olay yerine vardığında, vampir ve kurt adamın infazlarını gerçekleştirmiş ve olayı örtbas etmişti. Dolayısıyla biz de durumun kontrolümüz altında olduğuna inandık.” “Olayı örtbas etmişti?” diye lafa atladım. Tüylerimi ürperten düşünce, bir kulüp dolusu insanı öldürmüş olmalarıydı. “Merak etme Zoe” dedi Gerard düşüncemi okuyarak. “İnsanları öldürmedik tabi ki. Sadece onlara olanları unutturduk.” O anda daha önce hiç düşünmemiş olduğumu fark ettiğim bir şey aklıma geldi. Jonah bir vampirdi. Ve bir infazcı. Ve elbette Jonah’ın hafıza silme gücünün olması kaçınılmazdı. Gerard gülümsedi. Düşüncelerimi bu kadar rahatça okuyor olabilmesi rahatsız ediciydi. “Elbette ki bu gücü var” dedi sonra. O an aklıma o küçük çocuk geldi. Onu öldürmek yerine Jonah’a götürseydik…George’a döndüm. “Jonah’ın böyle bir gücü olduğunu biliyor muydun?” “Her infazcının böyle bir gücü vardır Zoe” dedi George. “Olmasa, infazcı olmazlardı.” “Peki neden?” Sustum. Elbette ki o çocuğun olaya tanık olması benim suçumdu. Ve elbette ki onu Jonah’a götürmek gibi bir durum söz konusu bile olamazdı. Herkesi hafızasını silmesi için Jonah’a götürsek, infazcılığı bırakıp sadece hafıza silici görevinde olması gerekirdi. George da sesini çıkartmayınca Gerard anlatmaya devam etti. “Taa ki dün geceye kadar” dedi. “Bir ay önceki olayın çok benzeri dün gece de yaşandı. Ve Jonah yine olayı kontrol altına almış olsa da bu sefer olayın yaşandığı restorandaki insanların hafızalarını silerken birisi dikkatini çekti. Bir insan… Geçen sefer kulüpte yaşananlar sırasında da orada olan bir insan.” “Tesadüf mü?” diye sordu George. “Bilmiyoruz” dedi Gerard. “İlginç olan, geçen seferki olayda da, bu seferkinde de doğaüstü olanlar buradan değillerdi. Her iki taraf da Çin’liydiler.” Anlattığı bilginin önemini anlamamızı beklercesine sustu. Bir ay aralıklarla, insanların içinde yaşanan benzer iki olay. İkisinde de olayı çıkaran Çinliler… Ve her iki olaya da tanık olan bir insan… Çin, enerji noktalarından birine sahipti. “Neyin peşinde olduklarını bilmiyoruz. Oranın tüm şehir beyleriyle de konuştuk ve açıkçası hiçbirisi bu doğaüstülerin kendi şehirlerinden olduğunu kabul etmedi. Bu da, bizden bir şey gizledikleri anlamına geliyor. Biz, bu doğaüstülerle ilgili olarak araştırmalarımıza başladık ve tüm kaynaklarımızı da oraya yönlendirdik. Ancak bu esnada, iki olaya da tanık olan bu insanda farklı bir şey olup olmadığını öğrenmemiz gerekiyor. Birisinin, insanın iki olay yerinde de bulunmasının tesadüf olup olmadığını öğrenmesi gerek. Çünkü eğer tesadüf değilse, bu insanda Çin’lilerin istediği bir şey olduğu anlamına geliyor. Ve bunun ne olduğunu bulmalıyız.” Bana döndü. O zaman benden ne istediğini anladım. “Onunla yakınlaşmamı istiyorsun” dedim. “Hem insanları şüphelendirmeyecek denli olağan görünen, hem kendini koruyabilecek, hem güzel ve akıllı, araştırmacı, hem de kadın olan en uygun kişi sensin Zoe” dedi Gerard. Bu olaylar sırasında, sıradan olma olasılığı çok yüksek bir insanın görevim olması gururumu kırsa da Gerard’a hayır deme gibi bir şansım olmadığını biliyordum. “Pekala” dedim bu yüzden itiraz etme hakkımı kullanmaksızın. “Kimmiş bu insan?” “Adı Jordan Grayson. Bir müzisyen.” Jordan Grayson mı? Diye düşündüm. Her genç kadın gibi Jordan Grayson’ı tanıyordum elbette ki. Bir şarkıcıydı. Hem de ünlü bir şarkıcı. Ve evet, bu doğaüstü dünyada epeyce meşgul olsam da hala MTV izliyordum. “Jordan Grayson ünlü biri” dedim hem George hem de Gerard’ın bilmediği belli olan bir gerçeği dile getirerek. “Evet sanırım popüler bir müzisyenmiş” dedi Gerard. “Hayır, anlamıyorsunuz sadece popüler değil, gerçekten ünlü biri. Bu yıl Grammy aldı ve peşinde milyonlarca hayranı var.” Gerard düşüncelerimi okuyabilmesine rağmen kafası karışmış bir şekilde bana baktı. “Bu kadar ünlü biriyle nasıl yakınlaşmamı bekliyorsunuz?” dedim o zaman. “Cazibeni kullan” dedi George yanımdan. “Anlamıyorsunuz” dedim tekrar. “Jordan Grayson, Angelina Jolie veya Megan Fox gibi aktris ve şarkıcılarla çevrili. Benim cazibem Hollywood cazibesinin yanında etkili olmayacaktır.” Sustum. Elbette onlar kadar güzel olmasam da beni ilginç kılan farklı özelliklerim vardı. Ancak bu özelliklerimi Jordan Grayson’a ifşa edemeyeceğim de bir gerçekti. O özelliklerim olmadan onun ilgisini çekebilmem ise bence imkansızdı. Ancak belli ki Gerard için bu o kadar da imkansız sayılmazdı. Eski kafalı, yaşlı ve insanların dünyasının içerisinde de olsa onlardan bu kadar uzak birinin bunu anlamaması da normaldi aslında. Gerard’ın Oscarları izlediğini veya sinema, müzik dünyasını yakından takip ettiğini pek sanmıyordum. “Merak etme Zoe. Onun ilgisini bir şekilde çekebileceğinden eminim” dedi. Ve sonra beni şaşırtarak ; “Hala gitar çalıyor musun?” diye sordu.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Selin Arslanoğulları, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |