Sevmiyoruz bağlanıyoruz. Yaşamıyoruz hayata asalak gibi yapışıyoruz. Gülmüyoruz; çünkü dudaklarımızdaki köpek salyalarıyla yaşıyoruz. Köpekler gibi yaşıyoruz bu yüzden ne ağlayabiliyoruz ne gülebiliyoruz insanca. Bir kemiğe insanlığımızı satıyoruz. Sokaklarda öpüşüyoruz ve sevişiyoruz. Şarkı söylerken it gibi uluyoruz. Hayatımızı çöpe çeviriyoruz, sonra bize poşetlenmiş aşkları karıştırıyoruz. Poşetler bile doluyken, bazı yüreklerin boş olması ne acıdır. Sevgi satın alınmıyor işte ve zorla da olmuyor. üstelik poşetler her şeyi taşırken, yürekler her şeyi taşıyamıyor. zorla sevgi olmuyor. Emin de olamıyorsun sevgilerden. Kim kimi ne için seviyor anlaşılmıyor. Yürek poşet değil, içindekini göstermiyor. Başka hayatların çöplüklerinde geziniyoruz. Seviyoruz köpek gibi. Aşk köpeklik değil midir ki zaten? İz bırakmıyoruz, koku ve sidik bırakıyoruz. Sınırlarımızı sidiklerimizle belirliyoruz. Yaşamıyoruz, sadece geziniyoruz, yiyoruz, içiyoruz, birbirimize sürtünüyoruz. Konuşmuyoruz, sadece diş biliyoruz. Biz it kadar kıllıyken, başkalarına kıl kapıyoruz. Herkesi ve her şeyi küçük görüyoruz. Sadece üzerimizdeki ve bize ait bitleri büyütüyoruz. Benim bitim senin bitinden daha büyük diyerek it dalaşı yapıyoruz. Gittikçe itleşiyoruz. Kadınlar kancıklaştıkça, erkekler daha fazla itleşiyoruz. Birilerinin kapısına sığınıyoruz. Hep dört bacak geziyoruz. Dik duramıyoruz. Sahiplerimiz uğruna başka kapıların köpekleriyle dalaşıyoruz. İnsanlıktan çıkıyoruz. Kimsenin insan olmak gibi derdi olmuyor. Etekli ve pantolonlu köpekler gibi sokaklarda dolaşıyoruz. Sokak köpekleri gibi yaşıyoruz. Kaldırımlarımıza işiyoruz. Biz itken, başkasına it oğlu it diye küfrediyoruz. Kuduruyoruz. Et ve deri peşinde koşuyoruz. Sevmiyoruz, sadece çiftleşiyoruz. Çocuklarımız olmuyor, yavrularımız oluyor.Onları da sokağa salıyoruz. İti kopuğu ne varsa hayata dolduruyoruz. Hayat, itinden kopuğundan geçilmiyor. Dünyayı kemik gibi yalıyoruz. Yalaşıyoruz. Ağzımız pis kokuyor. Bu yüzden insanca konuşamıyoruz. İnsanlaşamıyoruz. Zor geliyor bize, insanca yaşamak. Başka kapılara sığınıyoruz. Medet umuyoruz, zavallılardan. Zavallılaşıyoruz. Zincire vuruluyoruz. Tasmalar vuruluyor boyunlarımıza. Köle olmayı seviyoruz. Ah güzel insan peygamberim! Senin kölen Bilal bile asilken, şimdi herkeste soysuzluğu yaşıyoruz. Senin deven çok değerli iken, biz senin deven kadar bile olamıyoruz; gittikçe köpekleşiyoruz.