Sanatçının işlevsel tanımı bilinci neşelendirmektir. -Max Eastman |
|
||||||||||
|
Sabahın serinliğinde gülün yanağına düşen çiy damlası kıskanır çayı. Çaya değen elif parmaklar karıştırır aklını çiy damlasının. Kaşığın çayı karıştırdığı gibi. Sonra, bir karanfil al benisine bürünmüş dudak değince ince bellinin tenine çözlür albeni yumağı. Bir tebessüm huzmesi yayılır camdan. Bu çayın ve çayı yudumlayanın güne merhabasıdır sımsıcak. Bulutlar geçerken imrenir gördükleri manzaraya. Suyun en güzel hâline methiye düzer kalem. Kâğıt da emre amadedir… Sesli harfler, sessiz harfler el birliği eder, sükutun resmini çizerler ünsiyetle. Dudaklar lal olur bu ünsiyete binaen. Gül misalin elif parmakları, harflerden bir buket yapar hayallerde çay olarak sızar buketin usaresi demliğin derununa. Gül misalden yadigar acı çay literatüre girer öylece. Çay tarihini ikiye ayırırız o demde, acı çaydan önce ve acı çaydan sonra diye… Artık, ocağa çaydanlığı hep acıyı bal eylemek niyetiyle vururuz. “Niyet hayır akıbet hayır.”düsturunca. Usturuplu laf etmesini bilmesek dahi mevzu çay olunca dökülür billur kelimeler kalemimizden. Nice sözcük düşer sayfalara çiy damlası misali. Gece gündüz çayla hemdem olmamızın mükafatını alırız zahir. Ateş, su, porselen ve cam nasıl da bir araya gelir çayın hatırına. Ayrı gayrı olmaz bu mecliste. Herkes kendi çapında katılır bu imeceye. Dil ve gönül birliği nice güzelliklere kapı açar… Takvimler hangi tarihi gösterirse göstresin. Çay dostları bir araya gelmişse mevsim huzur ve sükun mevsimidir o beldede. “Denizlerden esen bu ince hava saçlarınla eğlensin. Bilsen melal-i hasret ü gurbetle ufk-ı şama bakan bu gözlerinle bu hüznünle sen ne dilbersin” diyen şair,çayı kast etmese de biz biliriz ki her çay tiryakisi bu dizeleri duyunca çayı düşünür. Çünkü onların nazarında çay bir sevgilidir. Hem de ne dilber kimi dem Leyla, kimi dem gül misal. Bir gün çaya dair yazma itiyadımız kesintiye uğrarsa bilinsin ki bu cihandan göçmüşüzdür. Artık harflerle kâğıt ve kalemle olan ünsiyetimiz son bulmuştur. Çay sevgimiz bizden sonraya kalan gönül ehli dostlarımıza emanet ettiğimizden gözümüz de arkada kalmaz. Yazımızın bu bölümü dostlarca vasiyet olarak telakki edilebilir. Ömrümüz vefa ederse çaya dair söyleceklerimiz henüz tamam olmamıştır. Selam ile… Ankara, 01.09.2012 İ.K
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © İbrahim Kilik, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |