"Hoþgeldin, sabah erken çýkmýþsýn" dedi deniz kýzlarýný kýskandýran güzelliðiyle karýsý
"Evet koþtura koþtura algý dairesine gittim, tebligat gelmiþ dün akþam uyandýrmak istemedim seni, söyleyemedim..."
Genç kadýn, gazetesi elinde ki haberleri algý dairesince sansüre tabi hep havadan sudan magazin kývamýndan öteye gitmeyen önemde okunlarla tehlikeli düþün engelleniyordu, önüde duran derme çatma kahvaltýsý ve mutfaðýn camýndan vuran ýþýn hüzmeleriyle üzüm reçeli, tuzsuz Trabzon tereyaðý, dünden kalmýþ ve devamýnda tost makinesiyle halvet ettiði bayat ekmeði birlikte sakin þekilde oturmaktaydýlar. Vaziyetten anlaþýlan o ki kahvaltý hafif paralanmýþ, gazete keyfine geçilmiþ idi. Bu tadý yazlarý uzun vakitlerdir artýk içinde yaþam belirtisi olmayan Çanakkale Boðazýnda temmuz sýcaðýnda yüzüp, güneþlenip günün yorgunluðu ile bir duþ almakla ayný seramoniye benziyordu. Deniz tuzunun vücudda yarattýðý gerginliði üvey kardeþi tatlý su alýp götürür, feraha ererdi.
Adam çocukken pomparto dediði portmantoya astý ceketini bir yandan lisede tanýþtýðý eþinin güzelliðine bakmaya devam ediyordu. Ýlk Þar Pastanesine gidiþleri, meslek lisesindeki kaslý çocuklardan ona laf attýlar diye halk bahçesinde evrile çevrile dayak yiyiþini, Saat kulesinin önünde yaðan yaðmura inat bekleyiþlerini hepsi dün gibiydi. Onun için tüm kötülükler karþýsýnda Klark Kent'sel dönüþüm yaþayýp süpermen olabileceðini hisseder dururdu.
"Eee anlatmayacakmýsýn neler oldu dairede, yine o öküz memur mu vardý hani þu geçen haddini bildirdim dediðin?"
Sorunun altýnda yatan gizliden gizliye hafif alaylý tebessüm kamuflajý çok güçlüydü. Erkek onurunun belli durumlarda zedelenmemesi gerektiðini anlayalý çok olmuþtu.
"Evet yine o öküz vardý, beni görünce toparlanýyor artýk. Ýnsanýn sinirini bozmak için giriþte klasik müzik çalýyorlar. Hani Naziler esirleri toplama kampýnda karþýlarken klasik müzik çalarlarmýþya öyle hissediyor insan. Neyse iþte kotayý aþmýþým biraz, aslýnda çok dikkatliyim düþünümde ama biliyorsun þu gizlice kapýlara býrakýlan bildiriler, okumadan edemiyorum, muhtemelen bu aykýrý yazýlarý okurken aþým yaþadým."
Ýnce uzun elleriyle yanaklarýna dokunduðu kocasýna ne demeliyim diye düþünürken ona kahramaný gibi hissetirmesi gerektiðinin farkýnda, yüzüne bilinçli takýndýðý hayran bakýþýyla birlikte "Sen benim Süpermenimsin..." dedi. Erkek telaþý bu dünyada hiçbir þeye benzemezdi, bu tip durumlarda kompliman en yaramaz migrene en etkili aðrý kesici kývamýndan gelirdi karþý cinse. Aklýný pervasýzca sergilemenin erkekler nazarýnda saldýrganlýk olarak algýlanmasý bir çok hemcinisinin düþtüðü hataydý, kadýnsý çekicilik ile kamufle edilmiþ tutarlý bir kadýn aklý bir erkeði idare etme kýlavuzunun olmazsa olmaz madddesiydi.
Sakinleþen adam bir kez daha uzun yýllardýr cevabýný bulamadýðý "bu kadýn neden benim gibi bir sýradanlýðý seçti?" sorusu ile kadýnýn gözlerinin akýna bakaldý. Öyleki uzun zaman önce çok sevdiði bir abisi kadýn güzelliðinin anlamanýn yolunun göz aklarýnýn büyüklüðü ile eþit orantýlý olduðunu söylemiþ "Bak oðlum örneðin Türkan Þoray gözlerinin aký ne büyük, dikkat et" demesinden sonraki yýllarda bu kriter bir çeþit algýda seçicilik etkisine gark olmuþtu. DEVAM EDECEK
Cumhur Ç. (imla hatalarým için hepinizden özür dilerim)