Sevgi en azgın yüreği uysallaştırır, en uysal yüreği azdırır. -Alexis Delp |
|
||||||||||
|
Kelimeler anne olmanın güzelliğini anlatmaya kafi gelmez. Daha çok küçükken zihninize oyuncak bebeklerle kazılı olan anneliğin gerçeğini yaşarsınız. İlk anne olacağınızı öğrendiğinizde başlayan heyecan bebeğinizi kucağınıza aldığınız güne dek her gün artarak devam eder.Ben de seni o kadar büyük bir sevgiyi heyacanımla harmanlayarak bekledim ki. Dokuz ay hemen geçsin bir an önce yavrumu görebileyim derken bir taraftan da büyük bir merak vardır aslında. Yüzü nasıl olacak, kime benzeyecek, burnu nasıl, gözleri ne renk gibi bir çok ayrıntıyı düşünürsünüz. Ben de seni işte öylesine merak ediyordum.Anneler öylesine güzel şeyler hayal ederler ki yavruları için kötü hiç bir şeyin yeri yoktur o hayallerde. Seni ilk gördüğüm an kalbimin içinde bir yerlerde öyle şeyler oldu ki ben yaratılırken sevgin içimdeydi de haberim yokmuş gibi.Sen hep benim bir parçamdın da şimdi farkettim gibi.Sen hep benimdin ve ben hep sen var olasın diye bu dünyaya gelmişim gibi.Sensiz hiç olmamışım ya da seninle tam olmuşım gibi.Sensiz bir daha hiç olamam gibi... Seninle konuşmadan da anlaşabiliyorduk.Hatta sen konuşmayı öğreninceye kadar bakışarak anlaşırdık. o kadar ki şimdi kelimeler gözünde gördüklerimi ve sana bakarken anlatabildiklerime karşılık gelmiyor.Sana dokunurken hissettiğimi ise yeryüzünde yazılı hiç bir metin anlatamıyor.Ses de kelime de aciz... İlk gülüşün, ilk sözün ve ardından gelen ilklerin hepsini hatırlıyorum.Biliyor musun hani hep yanımda taşıdığım doğduktan altı gün sonra düşen göbek parçan vardı ya onu sonunda gömebildim. Hiç bir yeri ona layık bulamadığım için yanımda cüzdanımda taşırdım. Bana ilk anne diyen sendin yavrum... Bu benim duyduğum en güzel söz oldu. Sesini hatırlamaya çalışıyorum ama sanki zamanın bir yerinde kaybettim.Yine duyacağım o güne kadar saklı gibi.İlk etek giydirdiğimde yürüyemiyordun bile. Sonra ilk ayakkabıların.Yürüyüşün...Kreşin camında beni bekleyişin gördüğünde gülüşün...Özür dilerim hatırlamaya bile dayanamadığım için bunları hiç dile getrmeyişim unuttuğumdan değil inan bana seni çok özlediğimden, aradığımdan ve bulamamaktan korkumdan. Özür dilerim yavrum .Beni affet. Dokuz yıl oldu ve ben senin kabrine gelemedim.İlk mezar taşına adını yazdırdığım o günden beri hiç bir mezara bakamıyorum Beni affet gelemiyorum.Mezarlığın bahçe kapısına kadar gelsem de içeri bakamıyorum. Anne olacağımda da anne olduğumda da hayallerimde seninle o kadar güzel şeyler yaşardım ki. Adını koyarken de hiç onu bir mezar taşında okuyacağımı düşünmedim bile. Onun için sadece adını yazamadım ''Cennet gülü yavrum''...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gülsüme Kaldıroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |