"...Ve hepimiz az ya da çok rüyacı değil miyiz!" -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
VEDA 2.bölüm İsterdim ki sana yine yazmaya başladığım şu an bütün kalemler kırılsın, bütün parmaklar klavyede gezinirken tutulsun, isterdim ki aşk ile çarpan bütün gönüller dursun konuşan bütün diller sussun… İsterdim ki şu an o meşhur şair Nazım Hikmet’in bile yazamadığı en güzel yazıyı hemen bir çırpıda yazıp bitirebileyim… İsterdim ki şu an her şeyi , sana dair her şeyi iki satıra sığdırabileyim… Kara kuzu/m... Aslında şu an isterdim ki içimde bir türlü bitmek bilmeyen cümleleri bir çırpıda yazıp bitirebileyim… Ve yine isterdim ki adını hala koyamadığım ve adının hala ne olduğunu bilemediğim bu duyguyu sana tam manası ile anlatabileyim… Anlatabileyim ki, kış mevsimini yaşadığım şu ömrümde içim rahat günleri tüketebileyim… Anlatabileyim ki bu vesile ile belki bir adı olur, sana dair adını koyamadığım ne kadar şey varsa… Bizarım! Bunca zamandır iki kelimeyi bir araya getirip de içimdeki seni sana bir türlü anlatamadım. Anlatamadım sana dair senli cümleler kurmayı… Sana duyduğum bu yokluğu … Ve bir o kadar da bu varlığı… Bu fakirliği bu acizliği ve yine bir o kadar zenginliği…n.b Sevgili Samed Hiç beceremedim oldum olası, ne mektup yazmayı nede vedaları. Kalan hep bendim, giden hep benden gitti. Kelimelerin hepsi birbirine yabancı, sanki gelmiyorlar birbirinin yanına. Nasıl baslasam bilmiyorum zaten. Nasıl başlanır ki. Ellerin yasak, gözlerin yasak, sözlerin yasak. Artık aynı şehirde nefes almak boğuyor beni. Kalem kağıda küs, ben bahtıma. Radyoda Sezen çalıyor "sana korkular bıraktım birde yeni başlangıçlar,bir kendim bir ben gidiyorum" diyor, Evet bir kendim gidiyorum, ama sana bırakabileceğim hiç bir şey yok bu mektuptan başka. Bir tek kömür karası gözlerini alıyorum yanıma, ve çakmak çakmak benliğime işleyen tebessümünü. Vakti ayrılık vakti. Kalkan ilk otobüse binip uzaklaşmak vakti, sormadan nereye gittiğini. Zaten ne önemi var ki nereye gittiğinin. Kalbin, kalbime bu kadar uzakken yanında olmanın verdiği ızdıraptan daha mı fazla kanar için. Şarkı değişiyor Erol Evgin "aşktan, sevdadan ben bu dünyadan aldım payımı gidiyorum" diyor. Düşünüyorum kendi payıma düşeni. Kendi içimde yeşertip, kendi içimde büyüttüğüm ve kendimden bile sakladığım bir aşktan başka bir şey değildi. Vakit veda vakti. Usul usul gitmek gerek. Ne olur kendine dikkat et. Sigarayı azalt. Çayı şekersiz içmeye çalış. Ben gidiyorum ve giderken bir tek kara gözlerini alıp öyle gidiyorum. Hakkını helal et... Salih Sut
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nuran Bulak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |