Bir klasik herkesin okumuş olmayı istediği ancak kimsenin okumayı istemediği eserdir. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Limanda koşuşturan insanlar,vapurların büyük bir ihtişam ve hakimane tavırlarıyla çıkardığı sesler,düzensizce bir yerlere kurulmuş seyyarlar gırtlaklarındaki son enerjiyi ekmek kazanmak için harcıyorlar.Öylesine garip ki onun yüzünü döndüğü her yer yeni bir başlangıç oluyor arkasında kalanlar için ise hayat artık çok geç.Bunalıyor,rahatlamak için kafasını kaldırdığı gökyüzü diğer her şey gibi hızlı bir şekilde dönüyor.Zaman kavramı kaybolmuştu artık onun için.Uzun süredir bakmadığı kendi vücudu bile yabancı geliyordu.Çocukluğunun geçtiği bu mekan onu hep rahatlatırdı ama bugün ne çığırtkanlar ne de vapurların sesi kar ediyordu.Bir anda koluna onu hiç bırakmayacakmış gibi sımsıkı yapışmış saatinin tik tak ları dikkatini çekti.Bu saat ona babasını hatırlatan tek şeydi.Saatin tik tak ları babasıyla arasında geçen uzun sessizliği bölen tek araçtı.Hayatın her türlü pisliğini neşesini yüzünde barındıran baba,oğlu için ayaklı bir tecrübeydi.Belki konuşmuyorlardı ama birkaç bakış ona yetiyor,ne demek istediğini çok iyi anlıyordu.Şimdi ortam değişmişti bir anda limandan uzaklaşmış karanlık uçsuz hayatına geri dönmüştü.Artık rüyaları bile gerçek hayatı gibi karanlık ve baş döndürücü oluyordu.Uyumak onun için dinlenmenin bir yolu değil,gerçek hayatındaki kabusa devam etmekti.Sonunda uyandığından beri anlayamadığı ve evde yankılanan bu sesin telefondan geldiğini anladı.Aslında bir telefonun varlığından bile habersizdi.Öksürmelerine yellenmelerine bazen de ağlamasının sesine alışmış olan duvarlara bile bu ses yabancı geliyordu.Ağır adımlarla yatağından kalkıp tahta gıcırtılarının eşliğiyle koridora yürüdü.Bu yürüyüş ona ne zor gelmişti uzun süredir yatağından kalkmaması dizlerindeki tüm gücü almış ve onu bitap etmişti.Telefondaki her kim olursa olsun birilerinin sesini duymak ona iyi gelecekti.Telefonun ucundaki yabani ses tanıdık gelse de hatırlayamıyordu. Telefon ucundaki yabancilastigi ses babasının öldüğünü söyledi.Hâlâ o bitmek bilmeyen rüyalarının etkisinde olduğunu sandı.Uyanmak için koluna bır çimdik attı ve ķendine geldi.Telefondâki ses oraya gelip defin işlemlerini başlatmak gerektiğini söyleyince bir kez daha yıkıldı.Kendi harabeleriyle uğraşmaktan babasına,onu en çok anlayan adamın ziyaretine gidememişti.Telefonu kapatıp odasına koştu.Ağlayarak üstünü değiştirdi.O son bakışları gözünün önünden gitmiyordu.Saatine baktı,onun dünyası durmuşken saati hiç durmamacasına işliyordu.Babasına olan son görevini yerine getirmesi gerekiyordu ayakları geri gitse de.Soķağın başından gelen feryat figan sesler o şokdan çıkmasını sağladı.Eve girdiğinde ağlaşan kadınlar ve odanın ortasında yerde yatan babası vardı.Uzunca bir süre gözünü ondan alamadı.Yine eskisi gibi bakışlarına cevap vermesini bekledi.Odanın köşesindeki annesi ve kardeşine yöneldi.Ağlamaktan bitap düşmüşlerdi.Evdeki duvarlarda asılı aile fotoğrafları ayrı bir eve kendimi hapsetmesinin yanlışlığını yüzüne vuruyordu.Mutlu anılar gözünde canlanıyordu.Babası,en hararetli sohbetlere giriştiği her bakışı bir öğüt olan biriydi.Yükselen dua sesleri babasını onâ yaklaştırıyordu sanki.Dualar eşliğinde evden çıkıp mezarlığa geldiler.Onu ihmal ettiği için ona kızgındı bilirdi ama babâsı ona küsemezdi ki.Onunla derin sessizliklerde kaybolurdu.Şimdi ise karşısında tepkisiz bir toprak yığını var. Babasının acısıyla eve geldi.Yorgunlugunu atması için uyumak ona iyi gelecekti.Onâ rahatsızlık veren ruyalarina çaresizlik boyun eğdi ve gözlerini kapadı.Çocukluğunun geçtiği evdeydi.Babasi çalışma masasında ona gülümsüyordu.İlk defa mutlu bir şekilde uyandı.O anlam yüklü bakışları görmek rahatlattı onu.Babası zaten çok fazla konuşmayı sevmez,konuşmada az ve özlülükten şaşmazdı. Öğrendiği bilgileri tecrübe edip sunardı.Herkesin akıl danıştığı bir dayanaktı.Babası ona olan sevgisini dile getirmese de oğlu o sıcak bakışlarından herşeyi anlıyordu.Hep ona ciddi bir tonda tecrübelerinden bahseder bir yandan da severdi.Sessiz konuşmaları vardı aralarında.Hep anlattığı hayret verici anıları ve uzun soluklu susuşları vardı.Oğlu son zamanlar ondan uzaklastığını düşündü.Yaşadığı yorgunluk ve umutsuzluklar onu bunalıma sokmuştu.Evinden çıkmaz hale gelip kendi hengamesinde babasının son anlarını kaçırdı.Bu kötü haber onu anca kendine getirebildi.Babasının vefatından sonra taziyeleri kabul ederken biri çıkageldi.Herkes birbirine sorgulayan gözlerle bakmaya başladı.Anne sözü alarak: Bu bey babanızın son anına kadar yanında olan doktoru.Hiç birinize söylemememizi babanız istemişti. Babaları hiçbir zaman onlara zayıflığını göstermek istemezdi.Hep onların kahramanı oldu ölürken bile.Doktor anlatmaya başladı. Babanızın beyninden kaynaklanan büyük bir sorundan dolayı yavaş yavaş tüm fonksiyonlarını kaybederek son zamanlar uyuyamıyordu. Evin içindeki soğuk hava herkesin birbirini yargılamasına sebep oldu.Doktor durumu yatıştırmak istercesine: Herşey için çok geçti.Bize geldiğinde büyük ve sürekli büyümekte olan bir tümör vardı.Tedaviye evde ilaçlarla devam etmek zorunda kaldık.Bizimkisi sadece süreyi uzatmaktı.Sonra ilaçlar da fayda etmedi.Uyuyamadığından halüsülasyonları artmaya başladı.İnanın onu en güzel haliyle hatırlamak isterdiniz. Anneleri,o dönemdeki hayretle dinledikleri anıların ilaçların etkisiyle görülen bir kötü rüya olduğunu ama babalarının onları mutlu sona çevirdiği söyledi.Babaları onlar için ne kadar fedakâr olduğunu bir kez daha gösterdi.Bu duydukları onları şaşırtsa da büyük bir boşluğa sürükledi.Evin annesi anlamış olacak ki hemen söze girdi: Babanız sizlerden çok memnundu.Hastalığı yüzünden kimseyi görmek istemiyordu. Babaları,hastalıkla boğuşurken büyük özveriyle bunu göstermemeyi başarmıştı.Anılarının, içindeki savaşı anlattığını sezemedikleri için kendilerine kızıyorlardı.Oğlu,babasının rahatsızlığının kendisine malûm olmuş olduğunu varsayarak kötü rüyaları için babasının arkasına saklanarak kendisini rahatlatıyordu.Yine bir anlık dalgınlıkla gözlerini kapadı.Babasını eski evlerinde masasında çalışırken gördü.Ona bakıp sıcacık gülümsedi oğlunun içindeki kötülükler kayboldu sanki. Oğlu,aynı rüyanın iki defa görülmesinin bir işaret olacağını düşünerek sabah erkenden eski eve gitti.Bomboş evde babasının çalışma masası ve üzerinde kağıt duruyordu.Kağıt evin tapusuydu.Neden bu eski evin tapusunu bıraktığını anlamadı üstelik bir evi varken.Arkasina yapıştırılmış notta:"Sana en büyük mirası bırakıyorum.Hayal dünyamı..."yazıyordu.Artık kötü rüyalarının kaynağı bu yerde yeni güzel anılarla mutlu bir şekilde yaşayacaktı.Babası yine en çok yararı dokunan olmuştu.Hasret kaldığı rahat uykunun kollarında olmasına bağliyordu işlerinin yolunda gitmesini.Bilmiyordu ki ilhamın kaynağının orası olduğunu...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Türkan Abay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |