..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýnsanlarýn arasýnda yaþadýðýmýz sürece, onlarý sevelim. -Andre Gide
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Þiir > Sevgi ve Arkadaþlýk > Ýsa Kantarcý




10 Aðustos 2024
Parti  
Ýsa Kantarcý
parti..........................


:GA:
PARTÝ
1
Akþam olmuþtu. Yaz ayýydý. Ahmet terastaydý. Tahsin gelecek diye çay demlemiþ, marketten çekirdek satýn almýþtý. Beklerken çevrenin manzarasýný izliyordu, vakit epey ilerlemiþti. Sýkýldý. Tahsin’in geleceði yoktu anlaþýlan. Ahmet, tüpün üstündeki çayý ýsýttý. Çay doldurdu kendine, içmeye baþladý.
Az sonra terasýn kapýsýnda biri belirdi.
“Selam” dedi Tahsin, “Parti çok sessiz, hatta cýlýz.” Güldü, “benden baþka gelen yok.”
“Nerden kaldýn?”
“Ýþim çýktý, kusura bakma. Ýþten anca çýkabildim.”
“Ýþe mi baþladýn?”
“Evet. Halý satan bir adamýn dükanýnda çalýþýyorum.”
“Halý ha?”
“Evet. Bildiðin halý, yeni evlenenlerin satýn alacacaðý halýlar, gelinler ya da damatlar için, ev kuranlar için yani.”
“Ýyi iþ.”
“Yok, orada gün boyu müþteri beklemek skýntýlý. Baþka bir iþ bulacaðým.”
Ahmet, konuðuna çay doldurdu.
“Gün boyu sen ne yaptýn?
“Bir süre balkonda vakit geçirdim. Birkaç gündür gezip tek baþýma takýlýyordum. Sýkýldým. Artýk iþ bulmam lazým. Bizimkilere aðýrlýk yapmamam lazým.”
“Dostum, bizim derdimiz bitmez.”
“Niye bitmesin? Okuyup iyi bir iþe girdik mi tamamdýr.”
“Ne bileyim. Hep sýkýntý. Babamla da takýþtýk, halýcýda çalýþamayacaðýmý söyledim. Kýzdý, küfür etti. Zoruma gitti tabi. Her þeyime karýþmasalar olmaz. Ýlla karýþacaklar. Mezarlýkta su bile sattým.”
Ahmet güldü: “Ýlerde mühim noktalara gelenler öyle sýkýntýlý iþler yaparmýþ.”
“Acayip de yalnýzým. Partinde hiç kýz yok. Kelepçe ya da hücre gibi bir þey bu yalnýzlýk.”
“Boþ ver kýzlarý. Biz birbirimize yeteriz.”
“Ýnsanýn dostlarý, sevdikleri olmasa iþi yaþ, onlar insaný dengeliyor. Bu noktam güzel. Ama bana bir kýz arkadaþ lazým.”
“Zamaný gelince olur.”
“Emeklilik ya da sýnav sonucunu almak gibi bir þey deðil ki bu. Zamaný geldi ama kýz arkadaþým yok. Sahilde gözüme kestirdiðim kýz da pas vermedi.”
“O kýz zaten sana bakmazdý. Demiþtim.”
“Niye bakmasýn arkadaþ?”
“Hep en güzel, en süslü kýzlarýn peþindesin. Orta halli iyi niyetli kýzlarý dinle.”
“Ýyi niyetli kýzlar evlenmek ister.”
“Býrak kýzlarý. Kafaný baþka þeylere yor.”
“Ne bileyim. Ama farkýndayým. Ciddi meseleler var. Her yerde çeþit çeþit hayat var ve bir çekiþme yaþanýyor. Kýz arkadaþ nedir biliyor musun, insaný acayip rahatlatýr, alýp götürür, onun yüzüne bakýnca bütün dertlerini unutursun.
Arkadaþ yolda gördüðüm yanýmdan geçip giden kýzlarýn kokusunu duydukça bir de öylesi benim olsa ona sarýlsam diye hayal ediyorum. Ýmkansýz bir þey. Bugün yine öyle oldu.”
“Boþ ver. Babam eþek gibi çalýþýyor. Bizim de önce bunun gibi ciddi sorunlarýmzý çözmemiz lazým.”
“Ýstediðim bir þato deðil ki.”
“Anlýyorum. Üniversiteye gidince bir sürü kýz arkadaþýn olur.”
“Hayali bile çok güzel.”
“Bazen sadece inanmak gerekir. Sadece inanmak. Öyle çok çabalamana hiç gerek yok. Hatta hiç mücadele etmene de gerek yok. Aptalcasýna inanmak… Mutlaka iyi bir þeyler olur. Mutlaka iyi birileri karþýna çýkar. Hayat dar kafalý deðildir, senin için neler ayarlayýp hazýrlýyor bilemezsin. Ama ona inanmak lazým. Safça inanmak lazým. Ýyi bir þeylerin vardýr, kendine ve hayatýna safça inanman lazým. Yolu inanmak açar çünkü. Çok basit bir zihin olayý ama kalbinle de destekliyorsun.”
“Ahmet sen bence kesin psiklolg gibi bir þey ol. Hap gibi kafa yapan laflarýn var yemin ediyorum ki. Kendimden geçiyorum.”
Güldüler.
Ahmet dedi ki: “Ýlerde hangi mesleði yapacaðým. Bakalým. Þans. Ne bileyim. Senin kadar aptalým. Senin dert edindiklerin benim de kafamdan geçiyor. Zamaný deðil diyorum, zamanlý gelince hayal ettiklerim olur mutlaka. Böylece canýmý sýkmýyorum.”
“Þimdi istediðin gibi bir sevgilin olsa ne yaparsýn?
Ahmet sýrýttý: “Düþünme bunlarý. Geç git. Çünkü faydasý yok. Seni azdýrýyor. Her yerde bir çekiþme yaþanýr diyorsun. Aynen öyle. Bu koyu bir acýmasýzlýk. Sürat. Uyum saðlamak zorundasýn. Sözünü ettiklerin seni yoldan çýkaran, gevþeten saçma sapan þeyler. Evlerimizde bir çekiþme yaþanýr. Kavga ederiz, barýþýrýz, küseriz, nefret ederin filan. Evlerimizde yaþanan ya da dýþardaki geliþme hayatta kalmaya ve daha iyisini yapmaya yönelik olmalý. Zaten hep öyle. Zengin çocuklar deðiliz. Bitmek bilmeyen bir çaba hali. Düþe kalka ilerlerken bir þeyler ya da birileri tarafýndan cidden sevilmek yeterlidir. Ailen ve benim gibi dostlarýn. Annen, kardeþlerin filan.”
“Tabi gönül ister ki çok güzel, korkusuz; ama yürekli kýzlarla arkadaþlýk yapýp kafamýza göre takýlalým. Yiyip içip eðlenelim filan. O hayat tarzýna göre deðiliz dostum. Ona göre yaratýlmadýk bence. Ýyi ki de deðiliz. Zor tarafýndan baþlamýþ olabiliriz hayata. Gerekli gücümüz ve kapasitemiz de var. Onlarda da imrenebileceðimiz hiçbir þey yok aslýnda. Kendi yaþamýna saygý ve cidden bir sevgi duyuyorsan zorun önemli bir kýsmýný büyük sýçrama yaparak geçmiþsin demektir. Her þey kafadadýr dostum, kafada doðrularý yanlýþlarý gördün mü tamamdýr. Böylece hayallerin, hedeflerin için en uygun hale, kapasiteye gelirsin aþama aþama.
Tahsin cep telefonunu eline alýp kurcalamaya baþladý. Bu sýrada telefon çaldý.
“Doðum günü partim var, gelir misin?” diye sordu Özlem.
“Tabi, teþekkür ederim. Ahmet’i aradýn mý?”
“Hayýr.”
“Onu da davet edersin herhalde.”
“Telefon numarasý yok.”
“Bende var. Ayrýca Ahmet yanýmda. Onu da getireyim?”
“Ýyi olur, selam söyle.”
Özlem yeri ve saati bildirdi. Telefonu kapattý.
Doðum günü partisi her ikisine de garip ve sýra dýþý gelmiþti. Herhalde filmlerdeki gibi bir parti olacaktý. Parti her ikisi için de erkek arkadaþlarýyla toplanýp sahilde gezmek, terasta ya da bahçede oturup çekirdek yiyip çay içmek, oradan buradan laflayýp vakit geçirmekti. Vahþiler gibi vakit geçirmek, dalaþmak, güreþmek, saçma bir iddiasýna girmek. Leþini çýkarana kadar vakit geçirmek kýsaca.

Çok sýradan, basit, yavan ve çok az masraflý. Zaten ikisi birbirini buldular mý sahilde; diðerleri de bulurdu onlarý. Genelde açýk havada ya da cep telefonuyla mesaj atýp toplanýrlardý bir yerlerde.

Ahmet dedi ki: “Her þey saðlam bir ahlak üzerine yükselir. Yani güzel bir sevgilin olsun istiyorsun, cinsellik falan filan þeyleri yaþamak istiyorsun. Tamam da ahlak olmadan hiçbir þey edinemiyorsun.”
“Elbette dostum, o þeyler her gencin içinden geçer.”
“Demek istediðim bazýlarý istediði fýrsatý bulursa kötü biri olup çýkar, yoldan adamakýllý çýkar. Hamile kalan üniversite kýzlarýn çocuðu öldürdüklerini ya da çöpe attýklarýný görüyorum haberlerde.. Ahlak iyidir. Senin iyiliðini istediði için seni korur, içinden geçen birçok saçma þeyi elde etmeni engeller. Ýstediðin fýrsatlarý bulsan kim bilir ne kadar hain biri olacaksýn ve beni bile tanýmayacaksýn. Ahlak derken de tutucu olmayý kastetmiyorum. Bir kýzla orasý burasý þahane diye onunlaysan bu adiliktir. Bu iþi önce kalbin onaylamalý. Olacak bütün yanlýþlýklar olacaksa olur. Kýzýn ailesi seni onaylamaz. Onu alýp kaçarsýn filan.”
“Bir kýzýn orasýný burasýný sevdim diye onunla olmam adilik olamaz. Bence sen çok tutucusun.”
“Demek istediðimdeki ince ayrýntýyý göremedin.”
“Dostum býrak. Yaþlanýnca bunlarý düþünecek çok vakitimiz olacak ya da geri dönüp baktýðýmda ulan neden daha cesur, atak olmadým deyip piþman olabiirim. Kýz bana akýyorsa deli gibi, ben de ona akarým tehlikesi yoksa filan. Çok basit olay.”
“Okey. Aktýn diyelim. Kýz hamile kaldý ve bunu geç fark etti. Ne olur ikinizin durumu? Eh, eðlenmek istediðniz filan. Ýþte insanýn baþýna böyle geliyor belalar. Kýzýn yaþý küçüse hapse giriyorsun. Yani bu iþler senin yalnýzlýk anlarýnda ya da benle konuþurkenki gibi kolay ve basit deðil. Zor iþler bunlar. Her neyse. Boþ verelim gitsin.”

Özlem hakkýnda muhabbet etmeye baþladýlar.
Özlem’in babasý bir þirkette genel müdürdü. Sýnýftaki en zengin kýz oydu.

Geçen yazdý. Özlem’in kuzeni Ayþe Amerika’dan tatil için þehre gelmiþ, Ahmet’e rastlamýþlardý sahilde. Ahmet Ayþe’yi görür görmez tatlý ve muhteþem sinyaller almýþ, sarsýlmýþ, bunu belli etmemiþti. Amerika’dan gelen. O büyülü etki sonra hep aklýna gelip kartal gibi süzülmüþtü kalbinin derinliklerinden kafasýna doðru gömgök biçimde… sýkýntýlý gecelerinde…umutsuz gecelerinde…yaþamýn yorduðu anlarda… yalnýzlýk anlarýnda… kalabalýklarda… kýzý ay gibi taþýyordu en derin ve masum yerinde. Ýçinden bir ses; “gidip kýzla konuþ” diye ýsrar etmiþ, ötekisi ise; “o sana zerre þans vermez, Amerika’dan gelen Türk kýzý n’apsýndý baldýrý çýplak Ahmet’i” diye kafasýný ütülemiþ, kýzý unutmak için çabalayýp durmuþtu. Sonra unutmuþtu. Ama
ama o büyülü his onu zýnk diye yakalayýp kýstýrývermiþti zaman zaman. Yaþam, sorunlar ve çalýþma telaþý içinde bir zaman sonra Ayþe’yi unutuvermiþti.

Tahsin sordu: “Birden susup daldýn? Ne o, içinden neler geçiyor?”
“Hiç” dedi Ahmet.
Tahsin veda edip ayrýldý.
Ahmet, dostu gittikten sonra hayallere daldý, çayýn dibini getirene kadari içti ve eve geçti.

Ertesi gündü.
Tahsin parti böyle günler için sakladýðý kýyafetleri giydi, aynada kendine baktý, kýz kardeþinin parfümünü sýkýp evden çýktý.

Ahmet’in evine uðradý geçerken, kardeþinden evden çýktýðýný öðrendi.
Ahmet olsa iyi olurdu, cesaret ve bilge bir sakinlik alýrdý ondan, tutunacak bir dal gibi.
Tahsin konuþkan, dýþa dönük ve her zaman enerjik, hareketli biri olsa da zorlanacaktý bu kez. Ýnsan içinde özgüvenli davranýrdý ve çok rahatttý. Espriler yapabilir, dikkatleri üstüne çekebilirdi. Ahmet ise aðýrkanlý, sessiz ve düþünceliydi. Aslýnda Tahsin gibi olmayý isterdi. Çok düþünmeden konuþmak, harket etmek, yaptýðý ya da söylediði þeylerin sonuçlarýný hesap etmeden rahat davranmak, rezil olacaðý varsa olmak ve bir yolunu bulup kendini sevdirmek ya da kurtarmak. Ýþi/durumu þakaya vurmak. Tahsin iþi bilirdi. Belki de þansý yerindeydi.
Arkadan biri seslendi. Ahmet dönüp baktý.
Okuldan arkadaþý Neslihan’dý, koþarak geldi, selam verdi.
Neslhan da Özlem’in doðum günü partisine gidiyordu. Makyajýný yapmýþ, güzel bir yeþil giysi vardý üstünde. Neslihan sessiz, sakin, çekingen ve alýmlý bir kýzdý. Sevgili edindiðinden beri Ahmet’ten ve diðerlerinden selamý sabahý kesmiþti, sevgilisi kýskançtý ve öyle istiyordu.
Ahmet onu yanýnda bulduðu için þaþkýn ve mutluydu. Önceden sýký fýkýydý aralarý. Ahmet onun sevgilisinden ayrýldýðýný duymuþtu.
Neslihan havadan sudan konuþmaya baþladý, çok geçmeden eski candan dostluk havasý her ikisini de sarmýþtý.

Sahile indiler. Uzun bir yürüyüþün sonunda 2 katlý villanýn bahçesine girdiler. Ahmet sahilde arkadaþlarýyla turladýðýnda o zenginlere ait villalarda nasýl bir hayat yaþandýðýný düþünür, meraktan geberirdi. Ýþte sonunda onlardan birine ayak basmýþtý. Bir hizmetçi, uþak olarak deðil; insan -davetli-olarak! Neslihan’ýn da öyle düþüncelerle salladýðý þaþkýnlýðýndan belliydi. Neslihan garibanýn tekiydi. Üç küçük kardeþi vardý, ilkokula gidiyorlardý. Babasý iþ kazasýnda ölmüþtü. Ama bunu taktýðý yoktu. Neslihan, kendine ve hayatýna acýmazdý ki. Onun çok ciddi meseleleri vardý, Ahmet’inkine çok benzer.

Buradaki tipler de çok ilginç ve deðiþikti. Bahçe gençlerle doluydu, bazýlarý küme oluþturmuþ, ellerinde þarap kadehlerinde meyve sularý vardý.
Ahmet, tanýdýklarýna bile selam veremedi çekinmekten, yüksek müzik ve sesli sohbetlerden. Kendini yanlýþ bir dünya içinde bulmuþ gibi hissediyordu. Neslihan da benzer duygular içindi. Perdelerini, zincirlerini aþmak için etrafta Özlem’i ya da tanýdýk birini araþtýrýyordu gözleriyle tarayýp. Kýsa bir süre sonra kendilerini bir köþede birbirini tamir etmeye çalýþýr gibi bulduklar, kendi aralarýnda sohbet edip Neslihan’ýn açýk gözlülüðü sayesinde aldýklarý meyve sularýný içiyorlardý.

Tahsin yaklaþtý. Ýkisini selamladý.
“Bilader, hani birlikte çýkacaktýk, ben satýp gelmiþsin?”
“Sana baktým, annenle baban kapýda tartýþýyorlardý, sormaya çekindim.”
“E sen de al bir cep telefonu artýk.” dedi Tahsin, uzaktan ona selam eden arkadaþlarýný fark etti. “Az sonra gelirim. Çocuklar çaðýrýyor. Takýlýn siz.” Tahsin önünden geçen garsondan iki kadeh alýp ikiliye uzattý. Göz kýrptý, uzaklaþtý.
Ahmet az ötesindeki gruba gelen Ayþe’yi gördü. Ayþe’nin yanýnda yapýlý, at kuyruðu saçlý, dövmeli ve oldukça çarpýcý görünen mavi gözlü bir genç adam vardý. Pek samimi görünüyorlardý, muhtemelen sevgilisiydi Ayþe’nin. Ahmet gencin yakasý açýk gömleðinden kaslarýna baktý.
Ahmet’in içine bir eziklik, hiç þansým yok duygusu yayýldý. Yapýlý genç orada en gösteriþli olandý. Kýz kadar da güzeldi. Ahmet Ayþe’nin yerinde olsa herhalde o da onu tercih ederdi. Ayþe bir tarafa gitti, orada yalnýz baþýna kalmýþ sigara içip çevresini seyretmeye baþladý. Ahmet, onunla konuþma fýrsatý bulmuþtu. Ona kibarca yaklaþýr, birkaç þey söyler ve onu seyrederdi, kýz bir þeyler anlatýrken onu yakýndan seyretme imkaný bulurdu. Delice ona doðru koþmak istiyordu; ama cesareti yoktu.

Bu sýrada Neslihan mutluluk üstüne bir þeyler anlatýyordu.
“Beni dinliyor musun?” dedi Neslihan.
“Evet.”
“Bana bakmýyorsun ama?”
“Kulaðým sende. Tahsin’e bak, kýzýn yanýnda kan emici kene gibi duruyor. O kýz Tahsin’e asla bakmaz.” Güldü.
“Sen önce aynada kendine bak! Neden bakmasýn ki? En azýndan coþkusu ve cesareti, bir deliliði var” dedi Neslihan. “Aklýn varsa git o kýzla konuþ. Tahsin gibi aç köpeði napsýn?”
“Az önce baþka diyordun?”
“O kýz bence bir iki anlamlý konuþan ve derinliði olan birini sever. Ben olsam öyle yapardým.”
“E yanýnda zaten kýz gibi dövmeli çocuk var zaten. Çocuk þu tarafta kýzlarla konuþuyor.”
“Olsa bile onu gerçekten sevmiyor bence. Kýz içgüdüsü bunlar.”
“Tahsin’e neden aç köpek dedin?”
“E içinden geçeni hemen belli ediyor, aptal! Bakýþlarý haydi gel eðlenelim; ama birbirimize gerçekten deðer vermeyelim diyor. Her neyse. Konumuza dönelim. Mutluluða asla güvenmem. Çünkü seni aldatýr, yarý yolda býrakýr.”
Neslihan’ýn babasý öldüðünden beri zihniyeti buydu.

Ahmet ve Neslihan artýk burada sýðýntý gibi hissetmiyorlardý kendilerini. Gülüp akýyorlardý iþte su gibi. Bu sýrada Özlem, Ayþe ve Cemil yanaþtý. El sýkýþtýlar. Az sonra Özlem ona seslenenlerin yanýna gitti ve kýsa süre sonra döndü. Ses olsun diye Neslihan bahçenin çok güzel olduðundan… iþte aklýna uygun ne gelirse söz ediyordu. Ahmet usulca gözlerini çevirip Cemil’e baktý. Ondan hiç hoþlanmamýþtý; ama sarý iyi çocuktu aslýnda. Samimi bir hava veriyordu bakýþlarý ve Neslihan’ýn sözlerine sözlerini eklerken… kibardý da. Ahmet bu kibar küpelinin hakkýný yememesi gerektiðini anlamýþ, ona daha güzel davranmaya çalýþýyordu. Ona birkaç soru sordu. Cemil’in babasýnýn inþaat þirketi ve 3 restoraný vardý. Cemil, zengin ve þýmarýk bir züppe gibi davranmýyordu, gariban insanlar gibi doðaldý. Kendinden söz ederken sahip olduklarýyla büyülenmiyor ve karþý tarafa çok deðer verdiðini hissettiriyor, paranýn mutluluk deðil; dertten ve beladan baþka bir þey getirmediðine inandýðýný söylüyor, erdemli sözler söylüyordu. Özlem Neslihan’ý birileriyle tanýþtýrmak için alýp götürdü. Cemil ise Ahmet’i arka tarafa götürdü. Cemil’in dostu Mustafa elindeki viski þiþesinden gelenlere verdi. Ahmet almadý. Yeni gelenlerden biri Cemil’e ters baktýn deyip kabadayýlýk yaparak çatmaya giriþti. Mustafa dostu Hasan’ý sakinleþtirmek isterken Ahmet de olayý yatýþtýrmak istedi. Bu kez Hasan Ahmet’e adamakýllý çatmaya, ters ters konuþmaya baþladý. Hasan iri yarý ve uzundu. Orada onun gibi bir babayiðit fizikli kimse yoktu: “Erkeksen gel çýkalým dýþarda görüþelim!” diye pis pis kabardý.
“Sakin ol birader.”
“Karý gibi korkaksýn lan!”
“Haddini aþma arkadaþým! Çok rica ediyorum.”
“Tamam be, gel suratýma bir yumruk çak!” dedi, suratýný gösterdi, tam þuraya.
Sonra ben sana patlatacaðým, var mýsýn?”
“Ama bir daha yerden kalkamazsýn.”
“Sen iþin orasýný bana býrak.”Güldü.

Ahmet çevresindekilere baktý. Bu iddianýn sonucunu herkes merak ediyordu.
Gözler merak içinde ikiliyi süzdü. Ahmet gülümsedi.
Ahmet yumruðu patlattý.
Hasan yere serildi. Acýyla kývrandý bir süre.
“O neydi arkadaþým…of! O nasýl bir yumruksa demir miydi çelik miydi neydi?”
“Lisanslý boksörüm.”
“Demek öyle. Þunu daha önceden söyleseydin ya. Hoþ söylesen de inanmazdým. Ýþ var sende.”
“Çok acýttýysam özür dilerim.”
“Yok yok, ona iyi gelmiþtir” dedi Cemil, “Hasan durduk yere cinslik yaptýn, gördün gününü. Ne biçim kuzensin.” Güldü.
“Benim kýzla kavga ettim, ondan kafam bozuk. Ýçtim de… ayrýldýk… ne yapayým acýyla dolu kalbim…” Aðlamaya baþladý oturduðu yerde.
Ahmet onun yanýna çöktü, Hasan’ýn sýrtýný okþadý. Hasan baþýný Ahmet’in dizine koydu. Hasan Ahmet’e sarýldý çocuk gibi aðlayarak. Ahmet dedi ki:
“Ona her ne yaptýnsa düzelt. Ardýnda bir sýcaklýk býrak. Güzel bir þey. Seni hatýrlatan ve yürü git. Kýz arkandandan gelecektir. Öyle derler. Ne bileyim.”
“Ben de bilmiyorum. Ama durum daha da kötü olur galiba.”
“Umut kesme hemen.”
Cemil de diz çökmüþ, Hasan’ýn saçýný okþuyordu, o da aðlýyordu: “Koca bebek üzülme, beni de aðlatýyorsun. Kalk çýkýp gezelim arabayla, açýlýr kendine gelirsin. Elini yüzünü yýka. Sümüðün akýyor.”
Dýþarý çýktýlar. Cemil park yerinden kýrmýzý renkli spor aracý çýkarýp bahçe önüne çekti, içeri doluþuyorlardý. Özlem, Ayþe, Neslihan, Hasan… Tahsin
de olayý görüp koþtu, son anda atladý araca: “Bu harika çocuklar! Son zamanlarda insan olmayý unutmuþtum. Halýcýda çalýþmak öldürdü beni.”
“Halý mý yapýyorsun?” dedi Cemil. Otantik halýlara bayýlýrým.”
“Yok; satýcýydým. Cemil miydi?”
“Evet.”
“Ben Tahsin, tanýþtýðýma memnun oldum.”
“Ben de.”
Neslihan içerde bir yerde viski içmiþti, olur olmaz gülüp kafasýna göre bölük pörçük bir þeyler anlatýyordu. Arada yanýnda birileri olduðunu unutuyor ya da mekanlarý karýþtýrýyordu.
“Bas” dedi, Tahsin, “bu daha hýzlý gider.”
“Ceza yeriz. Ondan mühimi kaza olur filan.”
Cemil Ahmet’e baktý, ondan gaz almak ister gibi: “Boksör usta sen ne dersin?”
“Satayým anasýný o zaman. Bas! Uçalým! Hep kendini eleþtir, erdemli ol. Kurallara uy. Her türlü aþýlýktan uzak dur. Sürekli kitap oku. Yetti. Yeter artýk!
Mustafa Ahmet’e plastik bardakla viski verdi. Ahmet dikip içti, yenisini doldurdu Mustafa.

Ahmet dedi ki: -viskiyle çarpýldýðýndan haberi yok-Ýnsan olmayý unuttum. Bu gece baþka olsun. Yetti! Bu gece insan olacaðým! Eve sürekli babamýn istediði saatte giderim. Zavallý babam inþaatlarda çalýþmaktan bir deri bir kemik kaldý; ama halen panter gibi güçlü. Partiye gelmek için giydiðim kýyafeti de bir arkadaþtan ödünç aldým. Diþ fýrçamý 3 senedir kullanýyorum. Kýz kardeþime doðum gününde ayakkabý alacaðým demiþtim, sözümü tutamadým. Annem her sabah beni kahvaltýya çaðýrýrken yanaðýmý okþayýp bir umut pýrýltýsýyla… haresiyle demeliyim… gözlerimin içine bakýp gülümsüyor. Babamýn yapamadýklarýný ben yaparým diye. Okuyup çalýþýp adam olup ona bahçeli bir ev alýrým ya da yaptýrýrým diye. Ýnsan hissetmez mi umutlarý. Her gün deli gibi hissediyorum. Ama bekle diyorum kendime, bekle oðlum Ahmet, günün birinde senin de zamanýn gelecek. Hayal kurma; acý çeker ve üzülürsün. Gerekeni yap yeter.” Ahmet aðlýyordu, nemli gözleri, sesinin tonu… “Abim kýzýn birine takýlýp terk etti evi. Uyuþturucu mu hap mý kullanýyor ve satýyor mu belli deðil. Birkaç gün önce kafede çalýþayým dedim. Bir tabak düþürüp kýrdým diye sahibi ana avrat sövdü. Ýþi býraktým…Onu ölesiye pataklamayý çok istedim; ama durdum. Haddimi bilmekten, sinirlerime hakim olmaktan býktým.”
“Nereye?” dedi Ayþe.
“Týmarhaneye. Ne olsun.” dedi Cemil.
Ayþe ve Özlem deli gibi güldü.
“Çok sorun var, topran bir çözüm lazým bize.”
Az sonra araç yavaþladý. Cemil büfeye yanaþýp bir kasa bira ve kuruyemiþ aldý. Araç ilerledi. Ýçmeye baþladýlar.
Ayþe dedi ki: “Abi sen içme. Toslarýz bir yere.”
“Ben kendimi biliyorum; endiþe etme.”
“Demek abisiymiþ!” diye düþündü Ahmet, kýsa bir süre sonra Cemil’in Ayþe’nin kýz arkadaþýnýn abisi ortaya çýktý diyaloglarýndan.
Ahmet’in iç sesi þöyle diyordu: “Korkak Ahmet, sen de adam mýsýn?! Korkudan, pasiflikten yana kýlý kýrk yararsýn. Aptal! Bu tutumla sittin sene aþký yakalayamazsýn! Artýk baþka biri olacaðým!”

Araç sahil yolunda ilerledi ve Cemil aracý güzel bir yere park etti, banka oturup içip sohbet etmete baþladýlar.
Sonra aracýn müziðini açýp kumsala ilerlediler ve kuma oturdular. Tatlý bir yaz esintisi vardý.
Ahmet kustu ve sýzdý.
“Sýzdý bu köpek.” dedi Tahsin, Ahmet’i dürttü, güldü, o da kafayý bulmuþtu. Ama sýzmayacak kadar dayanýklýydý. Ayþe çok az içmiþti ve uykuya dalmýþtý, Neslihan ve Hasan da sýzmýþtý. Bu sýrada siyah lüks bir araç durdu yolda ve içinden Ayla çýkýp panikle geldi: “Sizi arýyordum. Bir saattir. Arkadaþlar sizi çýkarken görmüþ. Telefonlarýnýz neden kapalýydý? Ne o yýkýlýp çözülmüþsünüz?”
“Seninki sýzdý. Kapattýk iþte. Ortam bozulmasýn diye.” dedi Cemil.
Ayla Hasan’ýn yanýna gidip yanaðý okþadý: “Aþkým ben geldim! Aþkým gözlerini aç… lütfen… Ayý herif! Bu kadar içilir mi?!”
Cemil bir elini kaldýrýp baðýrdý:“Boþ versene! Neden geldin!? Adamý harap ettin!”
“Baðýrma bana! Hatamý telafi etmek için deðil. Arkada temiz bir sayfa býrakmak istedim sadece. Hasan beni güzel hatýrlasýn diye. Kendi hayatýma ve onunkine duyduðum saygýdan. Kirli bir aþk geçmiþi baþa hep bela olur. Temiz sayfalarla ilerlemek lazým. Karnem güzel olmalý. Kimseyi kalbi kýrýk býrakmak istemem. Söz konusu bir bardak su olsa bile. Onunla barýþmak için gelmemiþtim. Onu son kez görmek istedim. Onun bana diyeceði son cümleleri –veda-duymak istedim. Ama þimdi onu gerçekten sevdiðimi anladým.”
Cemil, Ayþe ve Ayla’nýn yardýmýyla kafileyi toplayýp araca bindirdi.
Tahsin dedi ki: “Ahmet’i ayýltmamýz lazým. Babasý anasý onu bu halde görürse çok kötü olur... büyük düþ kýrýklýðý.. Ona çok inanýrlar.”
“Ayýlmazsa kalýr bizde caným. Bir yalan atarýz.” dedi Cemil.

Ahmet gözlerini açtýðýnda Cemil’in villasýndaydý. Cemil onu ayýlsýn diye soyup banyoya götürmüþtü Ayþe’nin yardýmýyla. Ayþe soðuk su hortumunu Ahmet’e tutuyor ve gülüyordu. Ahmet ise utançla iki eliyle bacak arasýný kapatýyor, titriyordu. Ayþe’ye ulaþabilmek için böyle bir fýrsat! Çok gülünç ve acýydý.
Cemil bir fýkra anlatmaya baþladý.
Her þey açýklýða kavuþmuþtu. Doðru baðlar kurulmuþ, doðru kablolar yanlýþ yerlerden geçerek ampuller ýþýkla buluþturulmuþtu.


Gerçek sürat fiziksel olarak yapýlamaz. Gerçek süratin sadece yürekle yapýlacaðýný ustalar bilir. Ýþte o bölge akýl almazdýr!



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn sevgi ve arkadaþlýk kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Þeftali Bahçesinde
Yýl 3050 Türkiye
Yýldýz Adam Hatýrasý
Zengin Kýz ve Tesisatçý Çýraðý
Ýlk Aþk
Ýyi Kýzlar Severken
Demir Kafes Kýzlarý
Rus Kýz Aleksandra
Uçmanýn Formülü
Bir Kartal Gibi Umut Etmek

Yazarýn þiir ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Atlar ve Ýnsanlar (Aþýklar Ýçin)
Dað Köyünde Kýz Kardeþler (Burma Kadayýf)
Genç Kýzlarýn Ýç Dünyasý ve Dýþardakiler
Daðýýn Atmosferine Kapýlan Kýzlar
Kara Þimsek ve Kardeþleri
Dindar Kýzýn Kendini Arama Çabalarý
Tramvay Eleþtirisi: En Azýndan Bir Sýðýr Bilinci
Ýstanbul Sözleþmesi
Saplantýlý Aþk ve Yapayalnýz Günler
Bir Kýzla Bir Erkeðin Dostluðu

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Göðsümde Ateþ Böceði Gibi Parlayacak [Þiir]
Rüya Tarlasýnda Bitmiþ Bir Kýz Gördüm [Þiir]
Þimdi Yak Bir Sigara [Þiir]
Sahil Olduklarýný Hatýrla [Þiir]
Remzi [Þiir]
Bir Kadýnýn Geliþim Süreci [Þiir]
Bir Kedi Bir Fikir Meme [Þiir]
Kapý Açan, Cebrail [Þiir]
Seni Mutlu Edeceðim [Þiir]
Birds And Girls [Þiir]


Ýsa Kantarcý kimdir?

yazar

Etkilendiði Yazarlar:
jack london


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ýsa Kantarcý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.